Şuanda 357 konuk çevrimiçi
BugünBugün1807
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9531
Bu ayBu ay9531
ToplamToplam10477955
zindanlar basılsın, özel af! PDF Yazdır e-Posta


 

  Bir slogan duyarsınız ve “bu nedir?” diye birkaç dakika durursunuz ya, bu da öyle bir slogan işte…1979 yılının sonbahar aylarında Selimiye Askeri Cezaevi’nde THKP-C (Eylem Birliği) tarafından atılan bir slogandı…O sırada bir bölüm kadın tutuklu Selimiye Cezaevi’ne getirilmişti. Biz yukarı bölümde kalıyorduk. Aşağı bölüme, eskiden at ahırları olarak kullanılan bölüme o sırada MHP’lileri koyuyorlardı. Garip bir slogan, değil mi?

 

Cezaevinde yer olmadığı için yeni tutukluları da  bizim bulunduğumuz bölümün koridorundan geçilerek gidilen bir bölüme yerleştirmişlerdi.

Yeni tutuklular avukat ziyareti ya da mahkemeye giderlerken bir başçavuşun nezaretinde bizim koğuşların bulunduğu koridordan geçerlerdi.

Aralarında Halkın Kurtuluşu’ndan kadınlar da vardı.

Bunlar, koridordan geçerlerken, “Zindanlar boşalsın, genel af” diye bağırırlardı.

Koğuşlardakiler de gerek içeriden gerekse de koridora çıkarak bu slogana eşlik ederlerdi.

Tutuklu birkaç HK’li erkek de vardı ve onların da nemsen çanhıraş biçimde bağırarak bu slogana eşlik ettiklerini belirtmek gerek…

Eylem Birliği örgütünden arkadaşlar sayıca fazlaydılar. Kaç kişi olduklarını tam hatırlamam mümkün değil ama 20 kadar vardılar.

Bunlar, MLSPB’den ayrılmış olan THKP-C Savaşçıları adlı örgütte aynı koğuşta kalıyorlardı.

Hem eylem birliği hem de Savaşçılar adlı örgütle aramız son derece gergindi.

Selimiye’ye geldiğimiz ilk aylarda, özellikle Savaşçılar örgütünün çağrısıyla, geniş bir tartışma toplantısı yapmıştık. Konu, tahmin edilebileceği üzere, Mahir Çayan’ın görüşleriydi.

Yaklaşık iki saat süren ve çok sayıda dinleyicinin katıldığı tartışmanın sonunda cevap veremez duruma gelmişlerdi.

Ben de şaşırmıştım, zira böylesine düşük bir düzey beklemiyordum.

Arkadaşların birkaç yazıyı –o da anlamadan- ezberlemiş olmaktan ve bazı gazete haberlerinden başka bilgisi bulunmuyordu.

Daha sonra birkaç kere koridorda volta atarken de tartıştık (koridora çıkış serbestti).

İnanılması zor bir durumdu ama bu insanların büyük bölümü siyasi değillerdi.

Çok sayıda askeri eyleme katılmış ve idam istemiyle yargılanan insanlara böyle demenin ağır bir belirleme olduğunu biliyorum, ama gerçekten böyleydi.

Koğuşlarında kitap aramayın, bulamazdınız.

Bol miktarda Teksas, Tom Miks vardı, belki birkaç tanede gerilla savaşı kitabı…

O kadar…

Devrim programını tartışıyoruz. Diyorlardı ki, “devrim programımızı Mahir Çayan belirlemiştir, anti-emperyalist ve anti-oligarşik devrimdir.”

Tamam, isim olarak böyledir, ama bunun içeriğinden ne anlıyorsunuz?

Soruya cevap yoktu.

Örneğin ülkede toprak devrimi olamayacağını savunuyorduk, onlar ise yapılması gerektiğini savunuyorlardı.

Toprak devrimiyle anti-emperyalist, anti oligarşik-devrim bağdaşmaz, deyince de, susuyorlardı.

Halk savaşı konusundaki tartışmalarımız tam bir filmdi denilebilir…

Ben, “halk savaşı toprak devrimiyle bağlantılıdır, torak devriminin gündemde olmadığı bir ülkede halk savaşı olmaz” diyordum.

Aslında bu belirleme sınırlı oranda doğruydu. O zamanki bilgi düzeyimle yaptığım bir saptamaydı. El Salvador, Nikaragua gibi ülkelerin Türkiye’den daha da ileri düzeyde dışarıya bağımlı kapitalist ülkeler olduklarını, buna rağmen bu ülkelerde toprak dağıtımının devrimde önemli olduğunu sonra öğrenecektim.

Benzeri bir durum Küba’da da vardı.

Latin Amerika tarımı Türkiye’dekinden farklıydı.

Orada büyük toprak sahipleri küçük köylülük büyük toprak sahibinin (Latifundista) topraklarını kiralarken, Türkiye’de tersi durum vardı. Orada küçük köylü işlediği toprağın sahibi olmak istiyordu, Türkiye’de ise küçük toprak mülkiyetinden kentlere kaçış vardı.

Tarımda kapitalist ilişkilerin egemen olduğu dışa bağımlı kapitalist bir ülkede de toprak dağıtımı olabilir ve nitekim olmuştu da…

Türkiye için halk savaşının geçersizliğini savunmamız doğruydu, ama gerekçelendirmemiz eksikti.

Sonraki yıllarda PKK’nin yaptığı da halk savaşıydı ve bu savaşın toprak dağıtımıyla ilgisi yoktu. Ek olarak, dört parçalı Kürdistan’ın başka bir parçasından hareket ederek bu savaşı verdiler. Başka bir deyişle, klasik halk savaşı teorisinde mücadelenin az çok ileri bir aşamasında varolan kurtarılmış bölgeye, başından beri sahiptiler.

Daha sonra bu adamlar bir fırsatını bulup bana saldırdılar; birkaç darbe aldım, burnum kötü kanamıştı.

O zamandan beri hiçbir ilişkimiz yoktu.

Hele de Savaşçılar’dan bir arkadaşın bize geçmesine iyice kızmışlardı.

Gelelim yukarıdaki slogana…

Eylem Birliği’nin Gaziantep Cezaevi’nde yatan iki kişisi, ziyaret yerine yapılan silahlı bir baskınla kaçırılmıştı.

Benzer bir baskını önceki yıllarda MLSPB, Toptaşı Cezaevi’ne düzenlemiş ve yanlış hatırlamıyorsam 9 kişiyi kaçırmıştı.

Atılan slogan bu baskını hatırlatmak amacını taşıyordu: Zindanlar basılsın, özel af!

Bu kafaya göre, ilk slogana reformist bile denilebilirdi. Sonuçta oligarşiden talepte bulunuyorsunuz. Kendi sloganlarında ise işlerini kendileri görüyorlardı.

Eylem Birliği tanıdığım ilginç örgütlerden bir tanesidir.

Bu ve benzeri THKP-C kökenli örgütler gibi çabuk dağıldılar.

Ege bölgesi dışında neredeyse yoktular ve ağır bir polis darbesi yediklerinde kolaylıkla yok olmanın eşiğine gelebiliyorlardı.

Nitekim de öyle oldu.

1988’de Hollanda’daki arkadaşlar Eylem Birliği’nden iki kişinin bu ülkeye geldiğini söylediler. Beni tanıyorlarmış.

Görüşelim dedim, onlar görüşmek istemediler.

“Adama cevap veremedik, saldırdık, şimdi ne yüzle görüşeceğiz” demişler.

SHP’li olduklarını duymuş ve şaşırmıştım.

İnsan görüşünü değiştirebilir de, Eylem Birliği’nden SHP’ye gitmek ve bunu da on yıldan az süre içinde yapmak, biraz fazla oluyordu.

Selimiye’de gördüklerim arasında tek politik kişi bir numaraları sayılan Mustafa Hilmi Begümcan’dı.

1990 sonrasında tahliye olduktan sonra bir süre BSP’de çalıştığını duydum.

Necdet Atılgan ve Tevfik Safran, bu özellikle keskin ve saldırgan iki kişi, 12 Eylül sonrasında itirafçı oldular.

Diğer kişiler hakkında ise hiçbir şey duymadım.

Eylem Birliği’ni hala hatırlayan var mı, bilmiyorum.

 

DÜZELTME: Necdet Ayma adı Necdet Atılgan olarak düzeltilmiştir.