Şuanda 131 konuk çevrimiçi
BugünBugün2955
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10679
Bu ayBu ay10679
ToplamToplam10479103
6 Mayıs'tan bugüne kalan nedir? PDF Yazdır e-Posta


30 Mart Kızıldere gibi 6 Mayıs da sosyalist harekette büyük önem taşıyan sembolik tarihlerden bir tanesidir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sosyalistlerin ilk kez idam edildikleri tarih olan 6 Mayıs 1972 üzerinde bugüne kadar fazlasıyla yazıldı. 6 Mayıs’ın 39. yıldönümünde bunları tekrarlamak yerine, bu tarihe farklı bir yönden bakmak daha yararlı olacaktır.

O dönemin devrimci hareketinden kalan “direniş geleneği”nden söz edilir.

Bu tanımlama sorunludur.

Ne kadar görkemli olursa olsun direniş, pasif bir fiildir.

İnisiyatif karşıdadır ve siz, size yapılmaya çalışılana karşı direniyorsunuzdur.

Kızıldere bir direniştir ve inisiyatif devlettedir.

6 Mayıs da bir direniştir.

Üç devrimci onurlarıyla ölmüşlerdir ve inisiyatif yine devlettedir.

O dönemin silahlı mücadele örgütleri “direniş”in çerçevesini fazlasıyla aşan ilkleri üretmişlerdir.

Teorileri ve eylemleriyle üretemeselerdi, aradan 39 yıl geçtikten sonra bu kadar etkili olamazlardı.

Onların ülke tarihinde yaptıkları ilk büyük yenilik, devlete silah çeken ilk sosyalistler olmalarıdır.

Devlet güçleriyle girdikleri çatışmalarda karşı tarafın kayıp vermemiş olması bu gerçeği değiştirmez.

THKP-C ve THKO kadrolarının Kartal-Maltepe Askeri Cezaevi’nden firar etmesi, ülke tarihindeki ilk politik firardır.

Daha önce uzun yıllar hapis yatan sosyalistlerin firara teşebbüs ettiklerini duymadım.

Dışarıda gidecek yeriniz ve sizi yasa dışı çalışmaya yerleştirecek çevre yoksa, kaçıp ne yapacaksınız?

O sosyalistlerin ne gidecek yerleri ne de böyle bir çevreleri yoktu.

Partilerinin böyle bir çevreyi oluşturma anlayışı da yoktu.

30 Mart gibi 6 Mayıs da geçmişten kopabilen, aynı mücadele anlayışını tekrarlamayan, her koşul altında devlete meydan okuyan bir anlayışı simgeler.

O dönemin geçmişten kopabilme ve eksiği hatasıyla da olsa yeniyi, farklı bir değerlendirme ve mücadele anlayışını üretebilme özelliği, bugün bize en gerekli olandır.

Sosyalist hareketin önemli bir bölümü halen 12 Eylül öncesindeki, 30 yıldan fazla geride kalan geçmişle yaşıyor.

Gerçekte geçmişle değil, düzeltilmiş geçmişle yaşıyor.

Eskinen olaylarını düzeltiyor, mükemmelleştiriyor ve onları sürekli tekrarlayarak yaşıyor.

Kendini yeniden üretemiyor.

Bunun yerine geçmişi yeniden üretiyor, onu düzelterek yeniden üretiyor.

12 Eylül öncesi bu kadar iyi olan bir hareketin, 12 Eylül sonrası bu kadar kötü olabilir mi sorusunu ise sormuyor, soramıyor.

Geçmişe fazla bağlı kalanın geleceği olmaz.

30 Mart ve 6 Mayıs kendisinden önceki sosyalist hareketin uzun geçmişinden, o geçmişin mücadele anlayışından ayrılabilmeyi simgeler.

Artık arandığı zaman adresinde bulunabilmek, hapse mahkum edilince yıllarca yatmak, polise ve askere açıkça karşı koymamak yoktur.

Devlete meydan okumak, döneme uygun yeni mücadele biçimleri bulmak ve bunları uygulamak vardır.

6 Mayıs’tan günümüze kalan bu anlayışın yeniden üretilmesidir.

Bugün 6 Mayıs 2011 Cuma…

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan sosyalist harekette yine bir ilki gerçekleştirerek ateizmlerini açıkça göstermişler ve idamdan önce dini telkin istememişlerdi.

Bugün yaşasalardı, sivil Cuma namazını desteklemek için bu eyleme katılırlardı.

Devlete meydan okuyan bu eylemi desteklemek için sembolik olarak namaza dururlardı.

6 Mayıs’tan bugüne öncelikle kalması gereken işte bu anlayıştır…

 

NOT: Bu akşam 19.45’te (Türkiye saatiyle 20.45) ROJ TV’de 6 Mayıs ile ilgili bir programa katılacağım. Yarın ise 19.00’da Frankfurt’ta Teslim Töre ile birlikte yine aynı konuyla ilgili bir panelde olacağım. Bu nedenle yarın bu sitede yeni yazı olmayacak…