Şuanda 32 konuk çevrimiçi
BugünBugün2881
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10605
Bu ayBu ay10605
ToplamToplam10479029
kandil'e operasyon PDF Yazdır e-Posta


İran ordusu Kandil’in doğu kesiminden içeriye girmeye çalışıyor. Bu amaçla PJAK ile çatışıyor, yoğun bombardıman yapıyor ve ağır silahlar kullanıyor.

İddiaya göre, Türk ordusunun özel kuvvetlerinin bir bölümü de bu saldırıda yer alıyor.

Türk savaş uçakları da PKK kamplarını bombalamanın yanı sıra ordu da bazı yörelerde operasyon yapıyor.

Edinilen bilgiye göre, PJAK’ın yoğun direnişi karşısında İran ordusu Kandil içlerine doğru önemli bir ilerleme sağlayamamış durumda.

Çatışmalarda on kadar üst düzey komutanın da öldüğü söyleniyor.

Bir diğer bilgi ise, İran’ın operasyon konusunda YNK ile anlaşmış olması.

YNK karışmıyor ama operasyona yeşil ışık yakıyor.

Operasyonun başarılı olması durumunda İran’ın Kandil’in doğu bölümünün denetimini bu örgüte bırakacağı söyleniyor.

İran, Kandil sınırına inşaat makineleri getirmiş durumda…

Bunlarla tankların Kandil’e girebilmesi için gerekli yol çalışmasına girişeceği tahmin ediliyor.

İran, ek olarak, Kandil sınırına seyyar karakollar inşa etmiş durumdadır.

Bunlar savaştan gelen bilgilerdir ve ne oranda doğru olduklarını belirleme olanağım yoktur.

Her savaş aynı zamanda psikolojik savaştır ve bu nedenle de savaştan gelen bilgilere ihtiyatla yaklaşmak gerekir.

Aşağıdaki değerlendirme zorunlu olarak bu bilgilerin doğruluğu temelinde yapılacaktır.

Birincisi: Öncelikle “Kandil nedir?” diye soralım.

Kandil, öncelikle PKK’nin kurtarılmış bölgesidir.

Kırsal alandaki silahlı mücadelede kurtarılmış bölge; silahlı güçlerin gerektiğinde çekilebildiği, eğitim gördüğü, kumanda merkezinin bulunduğu bölge demektir.

            Savaşılan tarafın kurtarılmış bölgeye zorlukla ve ağır kayıp vererek girmesi söz konusudur.

            Dikkat edilirse, geçmişte silahlı mücadele yürütmeye çalışmış Türk örgütlerinin aksine olarak, PKK’nin başından itibaren kurtarılmış bölgesi olmuştur.

            Bu bölge başlangıçta Bekaa daha sonra da Kandil’dir.

            Kürdistan’ın çok parçalı olması, Kürtler için yıllar sonra avantaj sağlamıştır da denilebilir.

            İran ve Türkiye’nin birlikte yapmaya çalıştıkları operasyon, PKK’nin kurtarılmış bölgesine girmektir. Bu bölgenin ele geçirilmesi PKK’yi bitirmez, ama ağır darbe indirir.

            İkincisi: İran ordusunun, kayıplar konusundaki değişik rakamlara rağmen, PJAK karşısında en azından operasyonun ilk günlerinde başarılı olamadığı görülüyor.

            Garip bir durum!

Şu nedenle garip: Gerillanın alan savunması konusundaki başarısı sınırlıdır. Gerillanın ağır silahlarla ve büyük güçle saldıran bir ordu karşısında belirli bir alanı savunması son derece zordur. Gerilla alan savunmaz, büyük bir güçle karşılaşınca alan değiştirir.

İran ordusunun alan savunması yapan gerillaya karşı başarılı olamaması, bu ordunun sözde büyük gücünün biraz Acem palavrası olduğunu düşündürüyor.

Verilen rakam doğruysa ve on kadar üst rütbeli savaşta hayatını kaybetmiş ise, İran ordusunun zafiyetini başka yönden de düşünmek gerekir. Normalde cephe gerisinde ve kumanda merkezinde bulunması gereken bu insanlar, eğer hedef oluyorlarsa, bunun iki nedeni olabilir: ya PJAK, İran ordusu saflarından sızabilmiştir ya da orta kumanda kademesi yetersiz kaldığı için üst kademe ön saflara gelmek zorunda kalmıştır.

Nedeni ne olursa olsun, böyle bir durum, bir ordu için iyi bir puan değildir.

ABD ve İsrail ordularının üst düzey subaylarının bu gelişmeler karşısında ister istemez gülümsediklerini tahmin etmek zor değildir.

İran ordusu bu savaşta yüksek bir performans gösterirse, ABD ve İsrail, İran’a yönelik kara savaşını daha zor göze alacaktır. Tersi durumda ise, “bu ülkenin ordusu sandığımız kadar güçlü değilmiş” düşüncesi doğacaktır.

ABD’nin Türkiye-İran işbirliğine karşı çıkmaması, kapalı kapılar ardında yapılan bilmediğimiz başka anlaşmaların gereğinin yanı sıra, ABD’nin İran ordusunun gerçek gücünü görmesini de sağlıyor.

Üçüncüsü: YNK’nin ve adı verilmeyen ama ima edilen başka Kürt güçlerinin İran saldırısı karşısında hayırhah bir tutum takınması, büyük bir coşkuyla toplanması beklenilen Kürt Ulusal Konferansı’nın temelinin sanıldığı kadar güçlü olmadığını gösterir.

Kürtler arasında silahlı çatışma –en azından şimdilik- geride kalmıştır. Ne ki, bu durum, değişik Kürt örgütlerinin her durumda birbirini desteklemesi anlamına gelmemektedir.

Dördüncüsü: İran’ın Kandil sınırına karakollar inşa etmesi, buradan ülkeye girişleri engellemeyi amaçladığı gibi, bu karakollardan hareketle Kandil içlerine yönelik özel tim operasyonları için de gerekli altyapının oluşturulması anlamına gelebilir.

Her durumda söz konusu olan, Türkiye ve İran ile Kürtler arasındaki savaşın şiddetleneceğidir.

Yakında Suriye de bu savaşa bir şekilde katılırsa şaşmayacağım.