Şuanda 189 konuk çevrimiçi
BugünBugün2998
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10722
Bu ayBu ay10722
ToplamToplam10479146
eski acilciler, yeni acilciler PDF Yazdır e-Posta


Kısaca Acilciler olarak bilinen örgüt 1974 yılında kuruldu, değişik ayrılıklar yaşadı ve 1988 yılında tarihe karıştı. Diğer örgütlerde olduğu gibi Acilciler’de de eski dönemin militanlarının büyük bölümü dağıldı. Küçük bir bölüm ise değişik alanlarda politik mücadelenin içinde bulunuyor.

Acilciler hataları ve sevaplarıyla, içlerine sızdırılmış ajan Mihrac Ural ile, bir dönemin en iyi teorik metniyle anılan adlarıyla, tanınmış bir örgüttü.

1988’den sonra yaklaşık 19 yıllık bir sessizlik dönemi geldi.

Ardından Acilciler adı yeniden ortaya çıktı, ama geçmişten farklı biçimde…

2007’de bir kısım eski Acilcilerden ve HDÖ’den kişi birlikte bir site kurdular. Amaçları örgüt kurmak ya da eski örgütlerini diriltmek değil, görüşlerini açıklayabilecekleri bir platforma sahip olmaktı.

Bu platforma kendisini örgüt Genel sekreteri olarak gören Mihrac Ural’ı almadılar.

Kendisi girebilmek için çok çabaladı, ama almadılar.

Bugünkü kadar açık olmasa bile Mihrac Ural’dan pis kokular yükseliyordu.

Çağrı üzerine bu sitede yer aldım ve değişik konularda yazmaya başladım.

Kısa süre sonra Mihrac Ural’ın bana yönelik büyük saldırısı başladı.

Önce bir başkasının adını kullanarak benim hakkımda türlü çeşitli iletileri ulaşabildiği herkese gönderdi, ardından bunu doğrudan kendisi yapmaya başladı.

Ne olmuştu da yıllardır sesi çıkmayan Mihrac Ural harekete geçmişti?

Sonraki gelişmelerden çıkan sonuç, büyük bir hesap hatası sonucu harekete geçtiğini gösteriyor.

Örgütün toparlanacağını, yeniden kurulacağını sanıyordu.

Başına da ben geçecektim.

Böyle bir şey yoktu, ama o öyle sanıyordu.

Yine daha sonraki gelişmeler sadece onun böyle sanmadığını gösterdi.

Mihrac Ural’ın Muhabarat olduğu dünya alem tarafından biliniyordu.

Mart 1978’den başlayarak MİT ile olan ilişkisi de ortaya döküldü.

2007-2008 yılında eski örgütlerin yeniden kurulması neredeyse moda olmuştu.

Heves tabii, ne yapacağını bilememekten gelen bir heves…

Kurulanlar herhangi bir gelişme gösteremeden kalakaldılar.

İsimle, geçmişe sığınmakla bu iş olmuyor…

1980 sonrasında hem dünya hem de ülke çok değişmişti. Geçmişin uzantısı olarak kurulacak bir örgütle hiçbir yere gidilemezdi.

Bunu deneyenler de gidemediler.

Mihrac Ural ve de MİT 2007 yılında Acilciler’in yeniden kurulduğunu sandılar.

Eskinen tehlikeli bir örgütü yeniden kurulmaya başlıyorsa ne yapılır?

Hemen seçenek çıkartılar ve böylece yeniden kuruluşun gücü bölünür.

Mihrac Ural’dan iyi seçenek mi var?

En büyük rakip ben olduğum için Mihrac Ural olabilecek bütün gücüyle bana saldırmaya başladı.

Ancak gelişmelerin beklediği gibi olmadığını görmesi için fazla beklemesi gerekmedi.

Eski kadrolarda kendisi hakkında son derece negatif bir düşünce vardı.

Örgüt var diyordu ama elinde örgütü oluşturabilecek asgari kadro bile yoktu.

Devrimci hareket içinde bana karşı tavır geliştirilmesi konusunda da hiç başarılı olamamıştı.

Esnek adam ne de olsa, bazen dansöz kadar esnek olabiliyor.

Hemen başka politika geliştirdi.

İnsanları etkileyebilecek ve kadro devşirilmesine de yarayabilecek bir şey bulunmalıydı.

Nebil Rahuma adına Antakya’da boş mezar yaptırılması böyle gündeme geldi.

Çok büyük bir açılış töreni planlanmıştı ama çok sayıda kişi Mihrac Ural’ın davetine gelmeyi reddettiği için açılış beklenildiği kadar büyük olmadı. Ama yine de oldu.

Mehmet Yavuz, Mihrac Ural’ın baş yardımcısı olarak burada ortaya çıkar.

Yıllarca ortadan kaybolmuş eski bir sempatizandı.

Nebil Rahuma’nın naşını aramak iddiasıyla her tarafa koşturuyordu.

Dikkat çekici gelişmeler yaşanmaya başlandı.

Mehmet Yavuz bana ve İbrahim’e saldırmaya başladı.

Kim bu adam, diye insan ister istemez soruyor.

Tanımıyorum. Bırakın tanımayı, dolaylı bir ilişkim bile olmadı. Adını bile duymamıştım.

İbrahim de benzer durumda…

O zaman bu adam neden bize saldırıyor?

Sadece düz saldırı değil. Örneğin benimle ilgili olarak değişik yerleri dolaştığını, araştırma yaptığını, bulgularını Mihrac Ural’a ilettiğini, onun da beceriksizce kurgularla hakkımda suçlamalar ürettiğini biliyorum.

Derdi neydi bu adamın?

DYP’nin Mersin gibi önemli bir il teşkilatında önde gelen kişi imiş.

Ne zaman? 2006-2007’de…

Bu partide uzun sayılabilecek bir geçmişi olmalı…

Kişi partiye girip kısa sürede başkan yardımcısı ve milletvekili aday adayı olamaz…

Zamanın parti başkanı Mehmet Ağar ile bağlantısı insana kaçınılmaz olarak bu kişinin görevli olduğunu düşündürüyor.

Mihrac Ural zaten kirli bir tip…

Tam bulmuşlar birbirlerini…

Yapamadılar…

O kadar çabaladılar, bu sitede yazarak örgüt tarihiyle ilgili gerçekleri açıklayanların önlerine koyduğu engeli aşamadılar.

Resmen ezdik bu adamları…

Bırakın yeni kadro bulmayı, ellerindekileri bile koruyamadılar.

“Biz Acilciler” başlıklı bildiri bile çıkardılar…

Olmadı, yapamadılar…

Ve operasyon geldi…

Acilciler, Kanarya Sevenler Derneği değil…

Kendini Acilci olarak ilan ediyorsan, bunun sonuçları da olacaktır.

Aptallık parayla değil…

Aylarca Mihrac Ural ve birbirleriyle yaptıkları görüşmeler izlenmiş.

MSN iletileri, telefon görüşmeleri, artık ne ararsanız…

Mihrac Ural’ın polise yönelik olarak özellikle açık oynadığı yıllardan beli bilinir.

1981 yılında Lazkiye’de haberleşme için kullanılan bir posta kutusu vardı.

Yıllarca kullanıldı. Polis bu adresi tabii ki biliyordu.

Bilsin, Mihrac Ural’ın umurunda mı…

Suriye’den Türkiye’ye örgüt militanlarını götüren kaçakçı Ali Hamam’ın MİT ile çalıştığı ortaya çıktı.

Bu karanlık adamı Mihrac Ural daha önce bilmiyor muydu? Biliyordu, ama kendisi için sorun yoktu.

Polisle çalışmanın değişik yolları vardır, öyle değil mi…

Geldik bugüne…

Durumun kötü Mehmet Yavuz…

Acilciler ya da Acilcilerin yenisi diye bir örgüt var ise, Mihrac Ural bu örgütün Genel Sekreteri ise, sen de Genel Sekreter yardımcısısın.

Neredeyse üç yıldır örgütün bütün işlerine sen koşuyorsun.

Mihrac Ural adına hiç tanımadığın insanlara saldırıyorsun.

Nebil Rahuma’yı arama konusuna da Mihrac Ural ile birlikte ve örgütü yeniden kurmak için girdiniz.

Bir örgüt var ise, sen de bu örgütün üyesisin.

Üç yıl boyunca her tarafa koşturdun.

Bir üye, sorumlu bir üye bile olsa, daha başka ne yapabilir ki…

Kendi kendine bulduğun komik açıklamalarla insanı güldürme…

Hakim ve savcı ne düşünür?

Örgüt yok ise ya da senin bu örgütle ilişkin yok ise, üç yıldır süren bu gayretkeşlik nedir?

Yapmaya çalıştıklarını sadece Mihrac Ural ile olan derin dostluğunla açıklaman mümkün değildir.

Kafası normal çalışan herkes bunu böyle düşünür.

Ya “Mehmet Ağar bana bu kişileri hedef olarak gösterdi. Mihrac ile birlikte çalıştık,” diyeceksin…

Ya da “evet, bu örgütün Mihrac Ural’dan sonra iki numarasıyım,” diyeceksin…

Ya da ikisi de doğrudur diyeceksin.

Başka bir seçenek bulunmuyor.

Mehmet Ağar’a ve DYP üyeliğine çok güvendin, yoksa bu kadar pervasız davranmazdın.

Polis ifadende de DYP’den o nedenle söz ettin. Bakın benim desteğim nerelere uzanır havası atmak için…

Ne çare ki DYP’nin de Mehmet Ağar’ın da devri geçti ve sen de ortalıkta kaldın.

Mahkeme gününe daha var. Bu arada istediğini uydurabilirsin ama kimse inanmaz.

Örgütüz demek kolay, Acilciyiz demek de kolay, ama bunların sonuçları da var.

O sonuçlarla karşılaşınca neden panikliyorsun?

Yeni Acilciler rezillik ve kepazelikten ibaret…

Eski Acilciler olarak bizler gücümüzün oldukça üzerinde işler yapmıştık.

Biz, eski Acilciler, Türkiye Acilcileriydik.

Yenileri Suriye Acilcileridir.

Yeniler hiçbir işi beceremediler…