Şuanda 197 konuk çevrimiçi
BugünBugün3003
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10727
Bu ayBu ay10727
ToplamToplam10479151
hayat hala zor mu? PDF Yazdır e-Posta


Çocukluğumdan beri insanın hayatta amacı olmasına ve hayatını da buna göre düzenlemesi gerektiğine inanırım. Ve hep bu doğrultuda hareket ettim. Hep bir amacım oldu ve bu amaca ulaşmak için büyük bir hırsla ve gerektiğinden fazla enerji ve kaynak harcayarak uğraştım. Aynı amaçlara daha az enerji ve kaynakla da ulaşabilirdim, ama öyle yapamadım.

Ve arkasından bir nokta geldi, içimde boşluk hissetmeye başladım.

İstediğim her şeyi yaptım ya da yapmak için elimden geleni yaptım.

Bazı amaçlar kendi başıma becereceğim işler değildi. Örneğin devrim gibi…

Elimden geleni yaptım ama bu sadece bana bağlı bir amaç değildi.

61 yaşındayım ve “şunu da yapsaydım” diye bir duyguya sahip değilim.

İstediğim her şeyi yaptım…

Liseyi bitirip üniversiteye girdiğim zaman 17 yaşındaydım.

O zamandan beri çizgisiz defterlere karşı zaafım vardır.

Çizgisiz kağıda son derece düzgün yazı yazarım ve 1967 yılının yaz aylarında bir günde “tarihin bir yanına kendi adımı yazacağım” diye yazdığımı hatırlıyorum.

Gençlik amacıma sadık kaldım ve bunu yaptım.

Acilciler’in gibi tanınmış bir örgütün çok bilinen adı olmak ve TDAS bir yanda, 1981-1991 arasında sosyalist hareketin merkezi durumuna gelen Batı Avrupa’da sürgündeki mücadelenin önde gelen kişilerinden birisi olmak öte yanda, bir de ek olarak on bir yılı Türkiye’de de yayınlanmak üzere 28 yıl yayın hayatı olan bir edebiyat-kültür dergisi çıkarmak (Yazın)…

Sosyalist hareketin sürgün yılları daha yeni yazılmaya başlandı.

Başka bir sürü şey daha da yaptım.

Yapacak işler bitmedi, daha yazacağım şeyler var.

Ama içimdeki o büyük hırs yok…

Bu da bana garip geliyor…

Yazacaklarım var ama benim için büyük sayılabilecek hedefler yok aklımda…

Halbuki bütün hayatım boyunca bu hedeflerle yaşamıştım.

Ciddi bir doygunluğa ulaştım ve bu da bana garip geliyor.

Bir türlü alışamadım.

Yeni bir büyük hedef gerek…

İnanır mısınız, edebiyatı düşünüyorum.

Bir dönem hayli uğraştığım, sonra da insan iki konuda birden iyi olamaz, önce birisinde ol, sonra ötekine bakarsın anlayışına uyarak bıraktığım edebiyatı düşünüyorum.

Aklımda felsefe de var…

Kafayı bozup üniversitenin felsefe bölümüne baştan mı başlasam…

Yaklaşımım farklı olur zira sosyal psikologların felsefecilerle haklı olarak nasıl dalga geçtiklerini biliyorum.

İnsanlığın büyük acıları felsefede çok az yer bulur saptamasını yapan Freud’dur ve tümüyle haklıdır.

Sakin bir ırmak gibi akan bir hayat bana göre değil…

Böyle bir hayatı ben beceremem…

Girdiği bütün savaşları kazanmış, kimsenin yaptığını yanına bırakmamış birisi olarak da içimde büyük bir huzur var.

Bunu sadece Miro ile ilgili bir konu olarak anlamayın…

Bu konu başka, genel boyutları olan bir konu, benim söz ettiğim sadece beni ilgilendiren konulardır.

Şimdi gel de bir karar ver bakalım…

Hayat hala zor…