Şuanda 169 konuk çevrimiçi
BugünBugün3952
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11676
Bu ayBu ay11676
ToplamToplam10480100
Taraf kötü hazırlanmış... PDF Yazdır e-Posta


Halil Berktay ve Taraf gazetesinin bazı yazarları ve yönetimince desteklenen bir kampanya etkili olamadı. Bu kampanyaya göre, 1 Mayıs 1977’de yaşananlar solun eseriydi, devletin bu konuda herhangi bir rolü bulunmuyordu. Sol, suçu üzerinden atabilmek için yıllarca efsaneler uydurmuş, devlet güçlerinin 1 Mayıs 1977’deki katliamı düzenlediğini savunmuştu.

Bu kampanyanın bir öğretim üyesinin ya da köşe yazarının kafasının eseri olduğunu düşünmüyorum. Organize bir çaba karşısındaydık. Taraf gazetesinin konuyla ilgili olarak günler süren yayını, bazı yazarların neredeyse kırk dereden su getirerek Berktay’ı savunmaları organize bir çaba karşısında olduğumuzu gösteriyor.

Bu çabanın amacı ne olabilir?

Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya yargılanıyor gibiler… Böyle diyorum çünkü tutuklu bile değiller. Davanın sadece 12 Eylül darbesini değil, öncesini de kapsaması için çaba harcanıyor. Başarılı olunur mu, şu anda bilmek mümkün değil.

Taraf’ın çabası başarılı olsaydı, savundukları gibi 1 Mayıs 1977 katliamı solun eseri olsaydı, bunu solun başka marifetlerinin de izleyeceğinden emin olabilirdiniz.

Çok sayıda faili meçhul üzerimize yıkılacaktı.

En iyi ihtimalle 12 Eylül öncesinde devlet kadar sosyalistler de suçlu olacaktı.

En iyi ihtimalle diyorum çünkü büyük ihtimalle sosyalistler daha da suçlu olacaklardı.

Beni özellikle hayrete düşüren konu, bazı insanların büyük bir iddiayı bu kadar az hazırlıkla ortaya atmasıdır.

İddia büyük, ama doğru dürüst bir araştırma yapılmamış. Tekil örneklerden genellemelere gidilmiş ve sonunda da Mete Altan gibi değişik yayınlarda 1 Mayıs 1977’de kalabalığın üzerine ateş açanlar arasında bulunduğu ileri sürülen bir kişinin şahitliğine kalınmış…

Taraf Gazetesi ve konunun öteki Taraf’ları büyük bir iddiayı ortaya atarken daha iyi hazırlanmalıydılar. Bu nasıl tarihçiliktir, bu nasıl gazeteciliktir, anlamak mümkün değil…

Baştan şunu belirtmek gerekir: 1 Mayıs 1977’de alanda olan hiç kimsenin şahitliğini genelleyemezsiniz. O mahşeri kalabalıkta ve ardından yaşanılan kargaşada herkes –kürsü gibi görece yüksek bir yerde değilse- ancak çevresinde ne olup bittiğini görebilirdi. Orada bulunan herkesin kendine göre bir deneyimi var. Bazılarını dikkate alıp bazılarını dikkate almamazlık yapamazsınız.

Alandaki tek tek tanıklıklarla fazla ileri gidemezsiniz.

Taraf, iddiasını üç temel üzerine kurmuştu:

Birincisi: çağrışımlarla sonuca gitmek…

1 Mayıs 1977 öncesinde solun değişik grupları arasında yüksek bir gerginlik, ciddi bir çatışma potansiyeli vardı.

Evet, vardı. Ama buradan 1 Mayıs 1977’de mutlaka çatışma çıkacağı, karşılıklı silah kullanılacağı sonucu çıkmaz.

Savaş tehlikesi olmasının mutlaka savaş çıkacağı anlamına gelmemesi gibi, gerilimin yüksek olmasından da mutlaka insanların birbirlerini vuracakları sonucu çıkmaz.

Değişik sol örgütler arasında iç çatışmalar vardı ve bunlar 1 Mayıs 1977’den sonra da sürdü. Bu çatışmalarda hayatını kaybedenler de oldu.

Ama buradan 1 Mayıs 1977’ye, kalabalığın üzerine ateş açılmasına nasıl geçebiliyorsunuz?

Üstelik değişik örgüt sorumlularının da belirttiği gibi ateş edenler de havaya ateş ediyorlar, kitleye değil… Orada kimin hangi örgütten olduğu zaten pek belli değil…

Bu durumda bir rakama göre 134 bir diğerine göre 137 kişi nasıl kurşunla yaralanmış oluyor dersiniz?

İkincisi: Intercontinental otelinden ateş açılmadı.

Otelin bazı odalarının sivil polislerce işgal edilmiş olduğunu bir gazetecinin şahitliğinden öğrendik.

Üçüncüsü: Sular İdaresi üzerindeki uzun namlulu silahları olan kişiler.

Taraf’ın dünkü sayısında 1986’da Nokta dergisinde konuyla ilgili olarak yapılan araştırmadan alıntılar yapıldı. Bu araştırmaya göre, o sırada 1. Şube’de komiser olan Mete Altan ve ekibi ellerinde tomson silahlarla Sular İdaresi üzerine çıkmışlar ve oradaki kişileri aramışlar, ancak silah bulamamışlar.

Sonuçta şahidimiz işkenceciliğiyle bilinen ve kitle üzerine ateş açılmasının failleri arasında adı geçen Mete Altan oldu!

Sol adına kötü bir durum açıkçası…

Bu kadar büyük bir iddiayı bu kadar hazırlıksız olarak ortaya atmak, bana sorarsanız, cahil cesareti kategorisine giriyor.

Çok sayıda itiraz geleceğini, bunlardan bazılarının ciddiyetsiz olacağını, ama bazılarının da olgulara ve tanıklıklara dayanan itirazlar olacağını mutlaka Taraftarlar da önceden biliyordu.

Hep bir ağızdan konuşunca, sesimiz iyi çıkınca inandırıcı oluruz mu sandılar, bilmiyorum.

Burada Halil Berktay’ın politik görüşlerini, Taraf’ın çizgisini vb. gibi hususları işin içine hiç karıştırmadım. Ortada ciddi bir iddia var ve iddia sahiplerini iddia ile ilgisi olmayan konulardan hareket ederek yanlışlamak doğru değildir.

Bu kadar ciddi bir iddia ile ortaya çıkanların daha iyi hazırlanmış olmaları, karşı görüş getiren tanıklıkları çürütebilmeleri beklenirdi. En azından bu konuda ciddi bir performans göstermeleri beklenirdi.

Ne çare ki fazla dayanamadılar!

1 Mayıs 1977’de devletin solun iç çelişkilerinin ve iç çatışma potansiyelinin arkasına gizlenerek amacına ulaştığı söylenebilir.

Bu bir şeydir, 1 Mayıs 1977’deki ölümlerin sorumlusu sol’dur demek başka bir şeydir.

Ciddi bir iddiaya sahip olmak için daha ciddi olmak gerekir…