Şuanda 123 konuk çevrimiçi
BugünBugün3908
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11632
Bu ayBu ay11632
ToplamToplam10480056
1970-72 dönemi ve ODTÜ PDF Yazdır e-Posta


            Engin Erkiner

 

            GİRİŞ

 

            Sosyalist hareketin yaklaşık 90 yıllık tarihinde 1965-1980 arasındaki 15 yıllık dönemin özel yeri vardır. Bu dönem, solun kitleselleştiği ve halkı önemli oranda etkileyebildiği yılları kapsamasının ötesinde, aradan 45 yıl geçtikten sonra bile hatırlanan ve adeta efsaneleştirilen bir dönem olmak özelliğini taşır. Ne 1965 öncesinde ne de 1980 sonrasında sosyalistler için benzeri bir dönem yaşanmadı.

            1965-1980 döneminde iki tarih sosyalistler için özel önem taşır.

            Birincisi, 1965 seçimlerinde TİP’in 15 milletvekiliyle Meclis’e girmesidir.

            İkincisi, 1970-72 yıllarını kapsayan ve Cumhuriyet tarihinde ilk olan sol silahlı mücadeledir.

            Bu mücadele, sonraki yıllarda, sadece solun değil, toplumun geniş bir kesiminin hafızasında da kalıcı olarak yer edecek; bu mücadelenin Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan gibi isimleri sürekli olarak anılacak, hatırlanacaktır.

            1968, bir yılın değil, bir dönemin adıdır. 68’i uzun ve küresel bağlamında ele almak gerekir.

            Latin Amerika’da 68’in 1959’da Küba devrimiyle başladığı ve 1974’te Şili’de Allende yönetimine karşı yapılan askeri darbeyle sona erdiği kabul edilir.

            Türkiye 68’i ise 1965-80 dönemini kapsar. Bu 68’in ilk dönemi (1965-72), ikinci dönemini (1974-80) derinden etkilemiştir. Bu etkinin büyük bölümünde 1970-72 dönemindeki silahlı mücadelenin önemli payı vardır.

            1970-72 silahlı mücadele hareketi iki örgüt tarafından temsil edilir: Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) ve Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C).

            İki örgütün yıllar sonra bile hatırlanan kadroları sayıldığında; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Sinan Cemgil, Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Ertuğrul Kürkçü vd., bunların önemli bölümünün ODTÜ ve Sosyalist Fikir Kulübü (SFK) kökenli oldukları görülür.

            THKO büyük oranda ODTÜ kökenli bir örgüttür. Deniz Gezmiş, 1970’de İstanbul’dan Ankara’ya gelir ve aylarca ODTÜ yurtlarında kalarak bu örgütteki yerini alır.

            THKP-C’nin önemli bazı kadrolarının da ODTÜ-SFK kökenli olmasının ötesinde, 1974-80 döneminde de sosyalist örgütlerdeki yöneticilerin önemli bir bölümü bu okul kökenlidir.

            ODTÜ’yü ya da daha açık bir belirlemeyle SFK’yı kırk yıldır sosyalist hareketi derinden etkileyen bir dönemin (1970-72) ve onun önde gelen örgütlerinin en önemli kadro kaynağı yapan özellikler nelerdir:

            Bu kısa yazının amacı bu soruya cevap aramaktır.

 

1.      Küresel 68

ABD, Fransa, Almanya, Çekoslovakya Yugoslavya, Latin Amerika ülkeleri ve

Türkiye gibi sosyo-ekonomik ve politik yapıları birbirinden oldukça farklı ülkeleri kapsayan 68 hareketi, son küresel kalkışma özelliğini bugün de koruyor. Gerçekleştiği ülkeye göre değişen oranlarda olmakla birlikte sömürüye karşı ve demokratik haklar talebiyle gerçekleşen bu hareketin iki simgesini Vietnam savaşı ve Che Guevara oluşturur.

            Farklı ülkelerdeki 68’lerin birbirini etkilemesi söz konusudur. Türkiye 68’inin Fransa’dan ne kadar etkilendiği anlatılırken, Latin Amerika 68’inin bizdeki üzerinde durulmamıştır.

            1970-72’nin iki silahlı mücadele örgütü THKP-C ve THKO’nun oluşumunda ve politik-askeri çizgilerinde Küba devriminin ve Latin Amerika ülkelerindeki gerilla savaşlarının önemli yeri vardır.

            Silahlı mücadele, 68 hareketinin, her ülkenin özgül koşullarında ayrışmasının ardından gündeme gelir. Ülkeler (ABD, Fransa, Almanya, Latin Amerika ülkeleri, Türkiye) değişmekle birlikte, bu özellik ortaktır.

            Bizde de silahlı mücadele 68 hareketinin bir bölümü tarafından yürütülecektir.

            THKO ve THKP-C’nin kadroları 1970 öhcesinin öğrenci eylemlerinde, fabrika ve toprak işgallerinde, 1969’da ODTÜ’de ABD Elçisi Komer’in arabasının yakılmasında yer almış kişilerdir.

            Konuya Türkiye merkezli olarak yaklaşıldığında, önemli bir gelişmeyle, sosyalist harekette Ankara’nın öneminin artmasıyla karşılaşılır. Ankara, sosyalist mücadele açısından, 1960 öncesinde olduğu gibi, geri planda kalan bir kent olmak konumunu sürdürseydi, ODTÜ’nün bu denli önem kazanması da söz konusu olmazdı.

            Ankara’daki iki üniversite, ODTÜ ve SBF, sosyalist mücadelenin ağırlık merkezinin kaymasıyla birlikte önem kazanırlar.

 

            2. Ankara’nın artan önemi

            Cumhuriyet tarihinin başlangıcından beri toplumsal muhalefetin merkezi İstanbul oldu. Ülke sanayisinin büyük bölümü bu kent ve çevresinde toplanmıştı. Keza cılız gençlik hareketinde de öncelikle akla gelen kent İstanbul olurdu.

            27 Mayıs 1960 darbesiyle birlikte durum değişti. Ankara’da darbeden önce gerçekleşen gençlik eylemleri, 1962 ve 1963 yıllarında Talat Aydemir ve Fethi Gürcan önderliğindeki iki darbe teşebbüsü, Ankara’yı “hükümeti bir vuruşta devirerek iktidarı ele geçirme ihtimalinin bulunduğu” bir kent durumuna getirdi.

            Türkiye İşçi Partisi’nin kurulması ve 1965 seçimiyle öne çıkması, parti merkezinin doğal olarak Ankara’da olması; YÖN, Devrim, Türk Solu, Aydınlık gibi önemli yayın organlarının merkez bürolarının da burada olması, Ankara’nın önemini daha da artırdı.

            Akşam gazetesinin genel yayın yönetmeni, daha sonra merkezi İstanbul’da bulunan dönemin önemli dergilerinden ANT’ı yayınlayan Doğan Özgüden, kendisiyle yaptığım bir konuşmada, Ankara’daki devrimcilerin teorik düzeylerinin İstanbul’dakilere göre daha yüksek olduğunu söylemişti.

            Yine Özgüden’e göre Deniz Gezmiş, İstanbul’da sürekli gözaltına alınmaktan kurtulmak için, 1970’de ülkenin en özgür yeri sayılan ODTÜ’de kalmak amacıyla Ankara’ya gidecektir.

            THKO’nun 1971 başında şehir gerillası eylemlerine banka soygunuyla başladığı kent de Ankara’dır.

            THKO’nun dört ABD’li askerin kaçırılması gibi önemli bir eylemi de bu kentte gerçekleşir.

            THKO’ya göre daha geniş ve kozmopolit bileşime sahip olan THKP-C ise eylem alanı olarak İstanbul’u seçecektir.

            Ankara’nın artan önemi ODTÜ’yü öne çıkarırken, Komer’in arabasının yakılmasından başlayarak hızla yükselen eylem düzeyi de bu üniversiteyi ülke çapında dikkat çeken bir yer durumuna getirdi.

 

            3. Yabancı dil bilmek

1970-72 döneminin silahlı mücadelesinde ülkenin iç koşullarının yanı sıra dış etkinin de önemli payı vardır. Bu konuda asıl önemli olan Vietnam ve Filistin değil, Küba ve Latin Amerika ülkelerindeki silahlı mücadele hareketleridir.

Burada şöyle bir soru akla gelebilir: Devrimcilerin bir bölümü dünyanın öteki ucu sayılabilecek Küba’daki devrim ve Latin Amerika ülkelerindeki silahlı mücadele hareketleri hakkında nasıl bilgi ediniyorlardı?

O yıllarda Kübe devrimi, Regis Debray’ın bu devrimle ilgili görüşleri (foko teorisi) ve bunların eleştirisi konularını içeren yayınlar Türkçe’de yok sayılırdı. 1970’de Venezuela’da Douglas Bravo’nun “Milli Kurtuluş Cephesi” ve Brezilya’da Carlos Marigella’nın “Şehir Gerillası” kitapları çevrilmişti, ama o zamana kadar THKO ve THKP-C’yi oluşturan kadrolar kararlarını vermişler ve örgütler kurulmuştu.

1970-72 silahlı mücadele hareketinde ODTÜ’nün önemli yer tutmasının nedeni, bu üniversitede okumuş öğrencilerin İngilizce bilmesi (Mahir Çayan da Fransızca bilirdi), Küba ve Latin Amerika ilgili güncel bilgileri bu dillerdeki yayınlardan izleyebilmeleriydi.

ABD 6. Filosuna karşı militan eylemlere katılan İstanbul Üniversitesi ya da İTÜ’nün değil de ODTÜ’nün öne çıkmasında yabancı dil bilgisinin önemli payı vardır.

Bir dönem (1970-72), bir okul (ODTÜ), bir kulüp (Sosyalist Fikir Kulübü), bir ülkenin yakın tarihinde derin iz bıraktı.

NOT: bu yazıyı yazıp göndereli altı ay kadar oldu. Değişik yazıların yer alacağı bir kitaptı ama anlaşılan daha yayınlanmadı. Nedenini tahmin etmek zor değil, yazarım diyenler zamanında yazmadılar. Bu, hep karşılaşılan bir durumdur. Zaten kısa bir yazı, bari yayınlayayım...

Hafta sonu dolu olduğum için artık Pazartesi günü görüşürüz.