Şuanda 128 konuk çevrimiçi
BugünBugün3912
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11636
Bu ayBu ay11636
ToplamToplam10480060
ben bana kurban olayım! PDF Yazdır e-Posta


Bu sözü bir Kürtten öğrendim.

Bir konuda yaptığı işleri anlattı anlattı, sonra da “ben bana kurban olayım” deyip elini öpüp başına koydu.

Laf hoşuma gitti doğrusu: ben bana kurban olayım ya da ne kadar da doğru yapmışım…

Sadece politikada değil hayatta da zaman faktörü önemlidir. Ne yaptığınız kadar ne zaman yaptığınız da önemlidir. Bir konuda erken ya da geç davranmak iyi değildir. Erken davranmışsanız koşullar olgun olmadığı için başarısız olursunuz, geç kalırsanız, yapılacak iş için artık geç olmuştur…

Zamanı tam ayarlamak kolay değildir.

Zamanı ayarlamak, doğru zamanda doğru işi yapmak bir oranda dönemin analizine dayanır, ama bir oranda…

Daha çok sezgiye, tahmine ve tesadüflere bağlıdır.

Tabii yerinde ve zamanında inisiyatif göstermeye de bağlıdır.

Harekete geçersiniz ama bir süre sonra işlerin tahmin ettiğiniz gibi gitmediğini görürsünüz ve rota düzeltmesi gerektiğini anlarsınız. Bunu zamanında anlamak ve zamanında gereken düzeltmeyi yapabilmek gerekir.

Geçenlerde İbrahim ile konuşurken aklıma geldi, o da aynısını düşünmüş:

Eğer dört yıldır sürdürdüğümüz teşhir ve tecrit mücadelesine başlamakta geç kalsaydık, diyelim iki yıl kadar sonra başlasaydık, bu işi bitiremezdik, yarım kalırdı.

Dört yıl önce kimin aklına Suriye’de bu gelişmelerin olacağı gelirdi?

Suriye içinde eskiden beri muhalefet vardı ama ülkedeki durum sağlammış gibi görünüyordu.

Biz Suriyeli soytarının, Lazkiye tombulunun hakkından, o arkasını Suriye’ye ve Muhabarat’a dayamasına rağmen geldik…

Suriye olaylarının içinde biz bu işi bitiremezdik. Neyse ki işi daha önce bitirebildik.

Biraz bekleseymişiz iyi olmayacakmış…

Gidip kendisini görenler var. Zayıflamış, diyorlar. Korkuyormuş…

Yine görenlerin belirttiğine göre son fotoğrafında tam bir çöküntü içinde olduğu yüzünden belli oluyormuş.

Henüz Lazkiye’de pek bir şey yok, ama geliyorlar…

Bir ülkede muhalefet ülkenin iki büyük kentine saldıracak ve bazı mahalleleri bir süreliğine de olsa ele geçirebilecek güçte ise, o ülke bir daha iflah olmaz demektir.

Bundan sonra Beşir Esad iktidarda kalsa bile Suriye’de durum asla eskisi gibi olamaz.

Başka bir yazıda açmayı düşünüyorum: Suriye’de 21. yüzyılın ilk küçük dünya savaşı yaşanıyor.

Dünyanın ve bölgenin başlıca güçlerinin tümü bu ülkede açık veya dolaylı olarak savaşıyorlar.

Güçler arasında tek demokratik isteğe sahip olanlar Kürtler; bunun dışında al birini vur ötekine durumu var.

Görünmüyor ama Suriye, aynı zamanda, Türkiye-İran mücadelesini de içeriyor.

Bu mücadele daha sürer.

Açık işgal olacağını sanmıyorum.

Yeni iç savaş konsepti, halkın bir bölümünü öteki bölümüne ve onun arkasındaki iktidara karşı desteklemeyi içeriyor.

Suriye’de de yapılan budur ve iç savaş daha sürecektir.

Gerçi belli de olmaz, rejim birdenbire çökebilir de…

Başbakan, iki bakan, en az 26 general kaçtı.

Maliye Bakanı kaçarken yakalandı…

Çözülme açık olarak var…

Bakalım…

Her durumda Lazkiye’nin tombulu (eski tombulu demek daha doğru olabilir) kötü durumda…

Hak’a ve Hakk’a inanmam ama bu pisliği ister Lazkiye’de isterse Bassit Köyü’nde bacağından asarlarsa kurban bile kesebilirim yani…

Tövbe tövbe!

 

NOT. Pazartesi günü televizyonda programa katılacağım için Salı gecesine kadar yazılar pek düzenli olmayabilir.