Şuanda 174 konuk çevrimiçi
BugünBugün3958
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11682
Bu ayBu ay11682
ToplamToplam10480106
bir garip sol vesselam! PDF Yazdır e-Posta


Filistin’deki Hamas ile İsrail arasındaki çatışmalar yeniden başladı. Ve yazımızın konusu olan haber: Mısır Başbakanı Hişam Kandil bir grup bakan ile birlikte Gazze’ye gideceğini açıkladı.

Mısır, ABD’nin Ortadoğu’yu yeniden yapılandırması için iktidarı değiştirilmiş bir ülke değil miydi? Bizde solun bir bölümü böyle bir iddiayla ortaya çıkmamış mıydı?

Bu iddiaya göre, Arap Baharı, hedefini bulamayan bir halk ayaklanması değil, ABD’nin güdümünde yeni Ortadoğu projesi için geliştirilmiş bir değişimdi.

Ne demektir bu?

ABD, Ortadoğu ülkelerinde, ki Mısır en önemli ülkelerden birisidir, kendisine yakın iktidarları işbaşına getirmek istiyordu.

Hayırdır inşallah!

ABD yanıldı ve İsrail’e karşı çıkacak bir gücü mü iktidara getirdi acaba?

Şaşıran ABD değil, bizdeki solun bir bölümüdür.

ABD’nin Hüsnü Mübarek yönetimiyle herhangi bir sorunu yoktu.

İsrail’in de yoktu ve dolayısıyla Mısır’daki yönetimin değişmesi için çaba harcamalarına gerek de yoktu.

Mısır’da yıllardan beri süren yoksulluk, keyfi yönetim ve ileri boyutlara varmış yolsuzluklar halkı isyan ettirdi.

İsyan örgütlü değildi ve açık hedefleri de yoktu.

ABD isyanı kabul etti, Ortadoğu’daki büyük müttefiki Mısır’daki değişikliklere direnmedi, ama onu çember içine aldı.

Ülkenin en örgütlü gücü yıllardan beri Müslüman Kardeşler’di. Yapılacak normal bir seçimi onların kazanacağı kesindi ve nitekim de böyle oldu.

Toplumda ve ekonomide yirmi yıl önceki Türk ordusundan bile daha büyük yer tutan Mısır ordusu ise yerini korudu.

Filistinde’ki Hamas, Mısır’da Müslüman Kardeşler iktidarının hemen ardından merkezini Şam’dan Kahire’ye taşıdı.

Hamas, Mısır’daki Müslüman Kardeşler’in kardeş örgütüdür.

İşte böyle!

Yıllarca Beşir Esad yönetimi Hamas’ı kullanmaya çalışmıştı. Güç dengeleri değişince Hamas da merkezinin yerini değiştirdi.

Kıssadan hisse:

Mısır’daki olaylar dış kışkırtma ile çıkmadı. ABD’nin elinde olsaydı Mübarek yönetiminin sürmesini isterdi. Ancak değişimin kaçınılmazlığını görünce, ona karşı çıkmak yerine, çizdiği eskisine göre daha geniş sınırlar içinde tutmayı tercih etti.

Aynı durum Suriye için söz konusudur.

Hatırlayacaksınız, birkaç yıl önce Beşir Esad yönetimiyle AKP yağlı ballı durumdaydı.

Ortak bakanlar kurulu toplantısı yapacak kadar iyi ilişkileri vardı.

İsrail’in ne olduğu biliniyor da Türkiye’nin ne olduğu bilinmiyor mu?

Sözde anti emperyalist Suriye yönetimi Türkiye ile ilişkisini neden geliştirdi?

Suriye, Türkiye üzerinden Avrupa Birliği ve ABD ile ilişkisini geliştirmek istiyordu.

Ülkede bu amaçla özelleştirmeler yapıldı.

Yoksulluk belirgin oranda arttı.

İşsizlik, yolsuzluklar ve Mısır’dakinden daha da ağır baskı yönetimi ise yıllardır sürüyordu.

Suriye halkının bir bölümü buna karşı ayaklandı.

Esad yönetimi hiçbir şekilde iktidar değişikliğine yanaşmıyor.

Bu nedenle de başlangıçtaki barışçı gösterilere karşı –Mısır’ın aksine- artan oranda silah kullandılar ve ayaklanma büyüdü.

Dış müdahale tabii ki var. Hangi iç savaşa dışarıdan karışan olmuyor ki?

Suriye yıllarca Lübnan’daki iç savaşa müdahale etmemiş miydi?

Bu işler böyledir.

Sen yaparken iyi de başkası sana yapınca kötü mü oluyor?

Sonuca gelelim:

ABD’nin yeni Ortadoğu projesi sanıldığı kadar basit ve esas olarak darbelere, kışkırtmalara dayanan bir proje değildir. ABD aktör, işbirlikçileri de kısaca kuklalar değildir. Yakın işbirliği yapanlar vardır, mesafeli işbirliği yapanlar vardır. Halkların direnişi, yanılgıları, yetersizlikleri vardır. ABD bunların içinden geçerek yolunu açmak zorundadır. Dar kurduğu egemenlik çemberini gerektiğinde genişletmek zorundadır.

Solun bir bölümünün bunları kavraması mümkün görünmüyor.

ABD kuklası denilen ılımlı İslamcı yeni Mısır yönetiminin Gazze konusundaki tavrını nasıl açıklayacaksınız bakalım?