Şuanda 69 konuk çevrimiçi
BugünBugün3851
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11575
Bu ayBu ay11575
ToplamToplam10479999
reel sosyalizmi değerlendirme yanlışları PDF Yazdır e-Posta


Çözülen ve büyük oranda tarihe karışan reel sosyalist sistemin ardından çok sayıda değerlendirme yapıldı. 10-12 yıldan beri konuyu sosyalist hareketteki çok sayıda kişiyle tartıştım. Bazılarıyla sert tartışmalarım da oldu. Hepsinde dikkatimi çeken ortak nokta şuydu ve bunu da açıkça ifade ettim:

Sosyalizmin tarihini bilmiyorlar ve bir takım görüntülere bakıp teori üretiyorlar. Söyledikleri kendilerinin ve bir bölüm başka insanın hoşuna gidiyor olabilir, ama gerçek değil, yanlış üretiyorlar.

Bir ara bu tartışmadan bana sıkıntı gelmişti. Bilmiyor, ama iddia ediyor ve savunamıyor da, sadece iddia ediyor.

Sonra anladım ki, birçok insan böyle yapmak zorundadır. Kafalarındaki büyük bir tarih yıkıldı. Neden yıkıldığını o tarihi inceleyerek öğrenmek yerine emperyalist komplo ardına sığınarak açıklamak sadece kolay değil, psikolojik olarak rahatlatıcıydı da. Gerçeği öğrenmek istemiyorlardı çünkü bu gerçek kafalarındaki sosyalizm imajını fena halde yıkacaktı.

Dört yıl kadar önce Özgür Medya’daki bir arkadaşla Küba konusunu tartışmıştık.

O Küba’yı sosyalizme örnek olarak gösteriyordu. Ben ise Küba’nın yaşamasının önemli olduğunu ancak nüfusu İstanbul’un yarısı kadar bile olmayan bu ülkenin herhangi bir örnek teşkil etmeyeceğini savunuyor ve Küba sosyalizminin karşısındaki sorunları anlatıyordum.

Sonuçta Küba’nın kaçınılmaz olarak Pazar sosyalizmi denilen bir uygulamaya yöneleceğini, bunun için de Pazar ekonomisinin bazı önemli unsurlarını kabul etmek zorunda kalacağını belirtmiştim.

Raul Castro ile birlikte Küba gerçekten de başka bir aşamaya geçti. Tarım ve hizmet sektöründe küçük üretim serbestleşti. Eskiden bu uygulamaya sosyalizmden sapma diye ateş püskürenler baktılar ki başka çare yok, bu uygulamaya yöneldiler.

Bu yepyeni bir olay değil… Masallarla kendini kandırmayan herkes için geleceği görülebilen bir uygulamaydı.

Buradan İdris Köylü arkadaşımızın son yazısına geçeceğim…

Hemen şunu belirteyim:

Gorbaçov 1985 yılında SBKP Kongresi (kaçıncısı olduğunu hatırlamıyorum şimdi ama bu önemli değil) tarafından MK Genel Sekreteri seçildi. Kendisi için şunu veya bunu düşünebilirsiniz, ama onun sızma olduğunu iddia ederseniz, bunun altında kalkması biraz zor olur.

Aynı saptama Yeltsin için de geçerlidir.

Yeltsin Moskova parti örgütü sekreteridir. SBKP içine havadan inmemiş, yıllarca partinin değişik kademelerinde bulunmuştur. Sarhoş olduğu, çok içtiği doğrudur, ama halk tarafından özellikle sevildiği ve ilk serbest seçimde aldığı oylarla rakiplerini ezdiği de doğrudur.

Bu insanlara emperyalizmin sızdırdığı kişiler derseniz, bu olayları açıklamanız kolay olmaz.

1991 yılının yaz aylarında bir grup subay ve asker SSCB’deki gidişatı durdurmak için darbeye teşebbüs etti. Gorbaçov’u kısa süreliğine göz altına aldılar. Ne ki, kızıl Ordu’nun büyük bölümü onları desteklemedi.

Darbeden birkaç gün sonra Yeltsin bir tankın üzerine çıkarak halkı direnmeye çağırdı.

Destekçileri birkaç yüz kişi kadardı. Darbeciler destek bulamayınca direnemediler.

SBKP üyeleri neredeydi o zaman?

Partinin yaklaşık on milyon üyesi vardı ve bunlardan yüzde biri bile sokağa çıkmadı.

Neden acaba?

Herhalde CIA engel olmadı!

Bir sistem bitmişti ve halkın ilgisizliği kadar bunu açıkça gösteren başka örnek herhalde bulunamazdı.

Yeltsin ve Gorbaçov ön plandaki isimler…

Alexander Yakovlev’i duymuş muydunuz?

Kendisi uzun yıllardır SBKP Politik Büro üyesiydi.

Sosyalizmin çözülmesinin ardından biyografisini anlattığı kalın bir kitabı yayınlandı.

Kitap Almancada da çıktı ve hemen aldım.

İlk cümlesi şuydu: “1917 Ekim devrimi, 20. yüzyılın ilk karşı devrimidir.”

Bulgaristan’a geçelim…

Todor Jivkov 40 yıl civarında Bulgaristan Komünist Partisi Genel Sekreteri oldu.

BKP iktidardan çekilmek zorunda kalınca ailesini zengin etmek suçlamasıyla hapse atıldı ve hapiste öldü.

Başka bir uca, Azerbaycan’a gidelim.

“Azerbaycan’da bir tek mafya vardır, o da devlettir” saptaması vardır.

1990 sonrasında Azerbaycan’da bir ara Elçibey başa geçti ama denge politikasını beceremediği için çabuk gitti. Yerine Haydar Aliyev geldi. Şimdiki Devlet Başkanı İlham Aliyev onun oğludur.

Kimdir Haydar Aliyev? SBKP PB üyesi ve KGB Başkanı…

Tansu Çiller’in kendisine karşı darbe örgütlemeye kalkıp beceremediği lider…

Hanımefendi siz kiminle dans ettiğinizin farkında mısınız?

Karşınızdaki KGB’nin en yetkili kişisi…

Geçelim Özbekistan’a…

Burada reel sosyalizmin çözülmesi ve ayrı bir devlet olunmasının ardından başta olan kişi İslam Kerimov’dur. SBKP MK üyesiydi ve ülkeyi kendisi, akrabaları ve çevresinin dışında kimseye sömürtmezdi.

Geçelim Gürcistan’a…

Türkiye bu ülkeyle stratejik önemi nedeniyle yakından ilgilenir.

Bir dönem devlet başkanının korumalarının maaşını Türkiye ödüyordu.

Kimdi devlet başkanı? Eduard Schwardnadze…

Bu adam SSCB eski Dışişleri Bakanı değil mi, ta kendisi…

Daha sayayım mı bilmem…

Bunlar isimleri çok bilinen örneklerdir ve gerilerinde daha çok sayıda kişi vardır.

Bu büyük çürüme ve çöküş sızdırma insanlarla ya da emperyalist propagandanın etkili olmasıyla açıklanamaz.

Bunların da rolü olabilir, ama talidir.

Uzun bir konudur, burada çok uzatmak istemiyorum.

Dileyen arkadaşlar 1989 - Berlin Duvarı ile Alt Emperyalizm ve Türkiye kitaplarına bakabilirler.

İkinci kitabın güncelleştirilmiş halinin yazılması talebi hayli fazla sayıda gerçekleşti, zira bu kitap Irak işgalinden önce yazılmıştır. Türkiye’nin Özal dönemindeki Türk İmparatorluğu çabası döneminde yazılmıştır. Bunun yerini şimdi İslamcılık aldı. Bölgedeki güçler dengesinde de önemli değişiklikler oldu.

Zaman ayıramadım açıkçası…

ABD’nin desteklediği politik İslam SSCB’nin yıkılmasında önemli rol oynayamadığı gibi, Orta Asya ve Kafkasya’da da ABD egemenliği kurulmasını sağlayamadı.

Niyet bir şeydir, bunu gerçekleştirmek başka bir şeydir.

(Bkz. Brezinski: Büyük Satranç Oyunu, 1990’ların etkili kitaplarından biridir ve ABD’nin Orta Asya politikasını anlatır… İyi başlamış ama sonraki yıllarda hayata geçirilememiştir. Alt Emperyalizm ve Türkiye’de bu konu ayrıntılarıyla ele alınır.)

Afganistan dışında hiçbir yerde kayda değer islamcı hareket bulunmuyor. Özbekistan ile bu konuda çok uğraştılar, (Fergana vadisi)  yapamadılar.

Özbekistan, Fettullah Gülen okullarını ilk kapatan Orta Asya ülkesidir.

Orta Asya’daki büyük petrol ve doğal gaz rezervleri üzerindeki Rusya Federasyonu’nun büyük denetimi –ABD ve Türkiye’nin büyük karşı çabasına rağmen- engellenemedi.

Nabucco petrol ve doğal gaz boru hattıyla bu egemenliğe darbe vurulacaktı ama proje hayata geçemedi.

Geçebilecek bile olsa, Rusya Federasyonu Türkmenistan ve Azerbaycan doğal gaz ve petrolünü yeni boru hatlarıyla Karadeniz üzerinden kendisi ihraç ediyor.

Kazakistan petrolü de var, orası da önemli diyeceksiniz…

Haklısınız diyeceğim, ama Kazakistan nüfusunun üçte birinin Rus olduğunu bilmiyor musunuz diye de soracağım.

Kazakistan da Rusya Federasyonu ile yakın ilişki içinde ve bu nedenle de Bakü-Ceyhan boru hattının tam kapasiteyle çalışması için kendisinden istenilen petrolü vermeyi reddetti.

Daha yazmak istemiyorum…

Gerçek başka türlü…

Ve ısrarlı çaba göstererek bu gerçeği, bu tarihi öğrenmek hepimiz için önemlidir.