Şuanda 85 konuk çevrimiçi
BugünBugün3866
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11590
Bu ayBu ay11590
ToplamToplam10480014
galatasaray, metin oktay ve diğerleri PDF Yazdır e-Posta


Başlığa bakıp alışık olmadığınız bir konu görebilirsiniz. Olsun…

15-16 yaşlarındayken hasta taraftardım diyebilirim. Galatasaray Ankara’ya geldi mi mutlaka maça giderdim. 1965-66’da hafta sonunda iki maç oynanırdı ve ben de birisine, genellikle pazar günü olanına giderdim.

Neden Galatasaray’ı tutardım, bilmiyorum.

Futbol oynamadım, beceremem.

Ailede benden başka takım tutan da yoktu.

Sonraki yıllarda futbola olan ilgim ve hele de maçlara gitmem azaldı. Hatta ancak televizyonda seyrederdim, maça gitmezdim de diyebilirim.

Bugün mutlaka bir takım söyle derseniz Galatasaray derim, ama eskisi kadar değil tabii…

Bunun nedenlerinden birisi de Fatih Terim’i günahım kadar sevmememdir.

Antrenör olarak başarılı olabilir ve sağcı da olabilir. Ama kendisi MHP’ye yakındır. Dahası, Mehmet Ağar’ı hapishanede iken ziyaret edenlerden bir tanesidir. Ahde vefalı bir kişi, tamam da Mehmet Ağar’ın bu ülkedeki faili cinayet dosyası da hayli kabarık…

Hiç hoşlanmadığım bir başka özelliği ise, kendini lider sanması ve bunu da değişik söylemlerle ifade etmesi…

Kendini lider sanmak bizim toplumda yaygın sayılabilecek psikolojik sorunlardan bir tanesidir. Herhangi bir alanda lidersen gerçekten, senin belirtmen gerekmez, başkaları görür ve kabul eder. Liderlik havalarıyla lider olunmaz.

Bugün gazetelerde Hakan Şükür’ün kendisini Metin Oktay ile kıyasladığını okudum, bu yazı da ondan icap etti diyebilirim.

Hakan Şükür AKP milletvekili ve Fettullah Gülen’e yakınlığı ile de biliniyor. Kendisi bir dönem takımda Feto propagandası yapmış ve tepkiyle karşılanmıştı.

Eğer futbolculuk sadece sahada gösterilen performans olsaydı, Şükür ve Oktay karşılaştırılabilirdi. Ne ki, özellikle 30-40 yıl öncesinde futbolculuk daha başka bir şeydi.

Yıl 1972. Denizlerin idam kararı onaylanmış. Kızıldere olmuş. Derken Ankara-İstanbul seferini yapan THY uçağı Sofya’ya kaçırılmış ve Denizlerin idam edilmemesi talep edilmiş. Gizli pazarlıkta hükümet bu şartı kabul etmiş, sonra sözünde durmamış.

Ardından Jandarma Genel Komutanı Kemalettin Eken’i başarılı olamayan rehin alma girişimi…

Bu arada da Denizlerin idam edilmemesi için imza toplanıyordu.

İmzalarla sonuç alınacağını sanmıyordum ama imza toplama aynı zamanda propaganda demekti. Toplanıyordu…

İmzalar arasında bir isim dikkatimi çekti: Metin Oktay.

Metin Oktay’ın solcu olduğunu gösteren herhangi bir sözü ya da eylemi görülmemişti. Muhtemelen solcu değildi ama sola karşı da değildi.

O günlerde Denizlerin idam edilmemesi için imza vermek cesaret işiydi.

Bu bir karakter meselesidir.

Metin Oktay futbolcuydu, sonradan gelenlere ise ancak topçu denilebilir.