Şuanda 129 konuk çevrimiçi
BugünBugün3913
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11637
Bu ayBu ay11637
ToplamToplam10480061
kürdistan'ın acilcileri PDF Yazdır e-Posta


Konuyu kısaca tekrarladıktan sonra asıl söylemek istediğime geleceğim…

Üç yıl kadar önce bir televizyon programında sunucu bana şöyle sormuştu:

“PKK’nin 1978’den kurulmasından önceki Ulusal Kurtuluş Ordusu (UKO) zamanından beri bu hareketin içindeyim. Biz o zaman kendimize Kürdistan’ın Acilcileri de derdik. Acilcileri çok severdik, kendimizi onlara benzetirdik. O dönemde bizimle herhangi bir bağınız var mıydı?”

“Yoktu,” demiştim. Beylerderesi ile birlikte bölge örgütlenmesi çökmüş ve yeniden kurulamamıştı. Bölgede örgütlenme olmayınca UKO ile ilişki kurmak şansımız da çok azalmıştı.

Bir süreden beri eski Acilcilerin (sürekli belirtiyorum buna Halkın Devrimci Öncüleri ve Devrimci Savaş da dahildir) ayakta kalanlarının PKK ile şu veya bu şekilde ilişki içinde olduğunu duyuyorum. Kimisi çalışmalara doğrudan katılıyor, kimisinin desteği daha dolaylı ama her iki örneğin de ortak iki yanı bulunuyor:

Birincisi: Kürt özgürlük hareketine karşı pozitif bir tutum içindeler. Kesinlikle karşısında değiller.

İkincisi: Bu pozitif tutumlarını şu veya bu şekilde pratikte de gösteriyorlar.

İkinci özellik de önemlidir çünkü “gönlüm onlardan yana” deyip somut hiçbir şey yapmayan tipler de var. Bunları saymıyorum. Yaptığınız küçük veya büyük olabilir, burası önemli değil… Ama sadece konuşmak, pratikte ise konuştuklarının küçük bile olsa karşılığını yapmamış olmak, bize yabancıdır.

Eski Acilcilerin ayakta kalanlarının bu tutumu memnuniyet vericidir. Demek ki zamanında harcanan onca teorik çaba boşa gitmemiş, yıllar sonra bile olsa pratik sonuçları görülebiliyor.

Aykırı iki örnekten söz edilebilir:

Birincisi: Mihrac Ural gibi Abdullah Öcalan’a yönelik başarısız suikast teşebbüsüne katılmış tipler ve onun yakın elemanı Mehmet Yavuz gibi “Apo MİT ajanıdır, PKK emperyalizmin oyuncağıdır” diyen tipler…

Bunlar tarihimizin pislikleridir ve tarihimiz dışına atılmışlardır.

Acilcilerin ayakta kalanlarının yöneldiği tutum bunu yeterince gösteriyor.

İkincisi: ne kadar kaldıysa artık HDÖ’nün bir kesimidir. Bunlar da PKK’nin gerilla savaşı anlayışına “eleştirel yaklaşanlar”…

Hayatı boyunca halk savaşını savunan ama dağa çıkmayı da bir türlü beceremeyen bazı arkadaşlar, PKK’nin gerilla savaşı anlayışını eleştirdiklerinde doğrusu komik bile olmuyorlar…

Eksik ve hataları kuşkusuz var, ama hata ve eksikle de olsa yapıyorlar.

Önemli olan da yapmaktır ve belirleyici olan da hatası eksiğiyle birlikte de olsa yapılmış olandır.

Sonraki yazılarda geçtiğimiz hafta sonu katıldığım Kürt sorunuyla ilgili bir konferanstan ve burada yaptığım bazı tartışmalardan söz edeceğim.