Şuanda 33 konuk çevrimiçi
BugünBugün4602
DünDün3402
Bu haftaBu hafta12326
Bu ayBu ay12326
ToplamToplam10480750
Bir şey yapmak, bir şey olmak... PDF Yazdır e-Posta


Sevdiğim yazarlardan bir tanesi Andre Malraux’dur. Umut, Kanton’da İsyan, İnsanlık Durumu gibi yapıtları Türkçeye çevrilmişti ve okumuştum. Bir de Altenburg’un Ceviz Ağaçları adlı başka bir romanı daha çıktı ama beni sarmadı diyebilirim.

Umut’ta İspanya iç savaşı, öteki romanlarında ise Çin’deki devrimci savaş anlatılır.

Malroux, devrimcinin psikolojisini anlatması bakımından sevdiğim bir yazardır.

Öyle cümleler vardır ki, üstüne roman yazılır denir ya, öyle cümleleri vardır.

Mesela, 25 yaşındaydı ve anılarını mezarlar dolduruyordu, gibi…

Malraux’nun bence önemli belirlemelerinden bir tanesi ise, yine Çin devrimi sırasında kahramanlarından birisine söylettiği şu sözdür:

“Anarşistler bir şey olmaya çalışıyor, komünistler ise bir şey yapmaya…”

Buradaki anarşist ve komünist kelimelerini çıkarıp bir şey olmakla bir şey yapmak arasındaki önemli fark üzerinde duralım. Bu farklılık sadece politikada değil hayatın bütün alanlarında geçerlidir.

Bir şey olmak, bir şeyi ilan etmektir denilebilir.

Ben filanca konuda şu düşüncedeyim, dediğiniz zaman bir şey olmuşsunuz demektir.

Siz filanca düşünceyi savunuyorsunuzdur.

Bir şey yapmak ise, düşünceyi ilan etmekle ya da olmakla yetinmez, bu düşünce nasıl hayata geçirilebilir konusunda da çaba gösterir.

Buradan hareketle olmak’ın kişisel ya da grupsal, yapmak’ın ise daha toplumsal bir olgu olduğunu söylemek mümkündür.

Yapmaya kalkıştığınız ya da uygulamaya çalıştığınız düşünceyi hayata geçirmekte başarılı olamayabilirsiniz, ama bunu bütün imkanlarınızla deneyerek hayatta değişim yaratırsınız.

Olmak ile yapmak arasındaki farklılığı 1917 yılında Lenin’in sürgünde bulunduğu İsviçre’den Rusya’ya gitmesi ekseninde ele alayım.

Lenin Rusya’ya gelir gelmez kendisini karşılayanlara Nisan Tezleri olarak bilinen görüşlerini ifade ettiğine göre, bunları önceden yazmıştır ya da kafasında vardır.

Bütün iktidar Sovyetlere çağrısıyla birlikte Kerenski hükümetinin devrilmesini de içeren bu tezler başlangıçta oldukça garip karşılanır. O kadar ki, toplantı yerinde bulunan bir hükümet temsilcisi Lenin’in zararsız bir kişi olduğunu üstlerine bildirecektir. Görüşlerini kimse anlamamıştır, ciddi de bulmamıştır.

Başlangıçta Bolşevikler bile öncelikle demokratik devrimin tamamlanması gerektiği, ardından sosyalist devrimin düşünülebileceği görüşündedir. Az gelişmiş bir kapitalist ülkede sosyalist devrim yapmak ise kimsenin düşünmediği bir girişimdir.

Lenin ise, politik olarak bu ülkede demokratik devrim tamamlanmıştır, der ve “politik iktidarın sınıf yapısının değişmesi bir devrimin başlıca karakteridir” görüşünü getirir.

Çarlık yıkılmış ve politik iktidarın sınıf yapısı değişmiştir ya da demokratik devrim politik olarak tamamlanmıştır. Bundan sonraki aşama ancak sosyalist devrim olabilir ve politik olarak bitmiş ama bunun dışında bitmemiş (yapılmayan toprak devrimi gibi) demokratik devrimin kalan görevleri de ancak sosyalist iktidar tarafından tamamlanabilecektir.

Bu konuda büyük tartışmalar olur. Almanya Sosyal Demokrat Partisi ve Kautsky de Lenin’in görüşünü yersiz ve yanlış bulmaktadır.

Kerenski hükümetinin savaşı sürdürmesi ve Lenin’in Bolşevikleri ve hatta daha da geniş bir kesimi ikna etmesi sonucu Ekim devrimi gerçekleşir.

Ekim devriminde de Bolşevikler, sol sosyalist devrimcilerin tarım programını aynen kabul ederler. Sonraki yıllarda ise Bolşeviklerle bu kesim arasında çatışma başlayacaktır.

Lenin eğer Rusya’ya gelemeseydi, en hızlı iletişim aracının telgraf olduğu o yıllarda Rusya’da etkili olamazdı.

Nisan Tezleri’ne yönelik ciddi itirazlar vardı. Bunlar telgraflaşarak çözümlenemezdi, orada bulunmak gerekiyordu.

Bunun da tek yolu Almanya içinden trenle geçerek Rusya’ya gitmek ve bu amaçla da Alman emperyalizminden izin almaktı. (Almanya ile Çarlık Rusyası savaş halindeydi.)

Alman emperyalizmi de; Bolşevikler savaşın bitirilmesini istiyorlar, bu bizim de işimize gelir, oradaki orduları alıp Batı cephesine süreriz, düşüncesiyle Lenin’in trenle ülke içinden geçişine izin verdiler.

Buna bir çeşit Bolşeviklerle Alman emperyalizmi arasında yapılmış bir anlaşma da denilebilir…

İki tarafın da bir süreliğine çıkarına olan bir anlaşma…

Lenin Nisan Tezleri’ni İsviçre’de düşünüp yazmakla ve telgrafla Rusya’ya iletmekle yetinseydi, ancak bir şey olurdu; o kadar.

Rusya’ya gitmenin yolunu araması ve bulması ise bir şey yapmaktı.

Düşünceye sahip olmak yetmez, onu hayata geçirebilmek gerekir.

Doğru bir görüşünüz olacak ve bunu ifade eder etmez de kabul edilecek…

Böyle şey olmaz…

Çok sayıda itirazla karşılaşmak genel kuraldır denilebilir.

Bu itirazları karşılayabilmeniz ve insanları ikna edebilmeniz gerekir.