Şuanda 46 konuk çevrimiçi
BugünBugün4612
DünDün3402
Bu haftaBu hafta12336
Bu ayBu ay12336
ToplamToplam10480760
Reyhanlı katliamı ve acele senaryo PDF Yazdır e-Posta


Redhack grubu jandarma istihbaratını hackleyerek Reyhanlı katliamıyla ilgili bazı belgeler elde etmiş ve yayınlamış.

Bugüne kadar olduğu gibi şimdi de iyi bir iş yapmışlar.

Ne var ki, elde ettikleri belgelerle bunlardan çıkardıkları sonuçlar birbirine yeterince uygun değil…

Acele etmişler…

Ele geçirilen belgelere göre hükümetin Reyhanlı patlamasını önceden bilmesi ama önlem almaması söz konusu…

Burada çok yeni bir şey ele geçirilmiş olmuyor çünkü bu durum biliniyordu.

“İstihbarat örgütleri arasında kopukluk olabilir” diyerek Başbakan da bu durumu üstü kapalı biçimde kabul etmişti.

Büyük ihtimalle MİT patlamayı önceden haber almıştı, emniyeti uyarıyor, ama emniyet önlem almıyor.

Ya da başka türlü bir süreç…

Her durumda Reyhanlı patlaması önceden biliniyor.

Bu ihtimali güçlendiren belgelerin de ele geçirilmesi iyi olmuş, ama yeni bir şey de söylemiyorlar.

Bir başka belgede Türkiye’nin Suriye’de El Nursa Cephesi dahil değişik örgütlere patlayıcı gönderdiği belirtiliyor.

Bu da bilinmeyen bir şey değil…

İran’ın Esad yanlılarına her türlü yardımı yapması gibi, Türkiye de –Kürtler dışında- Esad ile savaşanlara silah ve patlayıcı desteğinde bulunuyor.

Ardından elde ettikleri bilgilerden “hükümetin katliamı devrimci örgütlere yıkmaya çalışması” gibi bir sonuç çıkarıyorlar ki, burada sormak gerekiyor:

Kastedilen Acilciler olsa gerek, çünkü başka bir örgütten söz edilmedi.

ACİLCİLER REYHANLI KATLİAMINDA YOKTUR başlıklı yazıda bir kere daha açıklandığı gibi böyle bir örgüt 1988 yılından beri yoktur.

Beş yıldan beri bu sitede sürekli olarak bunu belirtiyoruz.

Mihrac Ural ise üç ay öncesine kadar böyle bir örgütün var olduğunu, yaşadığını ve savaştığını anlatıyor, bu örgüt adına basın bildirisi yayınlıyordu.

Geçenlerde artık iyice sıkışınca “Bu örgüt 20 yıldır yoktur” demek zorunda kaldı!

Eğer bu kişi sürekli olarak Acilciler örgütünün lideri olduğunu, bu örgütün var olduğunu, Hatay’da güçlü olduğunu vb. belirtmese idi, bu örgütün adı da bu patlamaya karıştırılmazdı.

Var olmayan bir örgütü varmış gibi göstermek hangi akla hizmettir?

Yukarıda adı geçen yazıda üç yıl kadar önce BİZ ACİLCİLER diye bir bildiri yayınlandığını, bu bildiriye Mehmet Yavuz adlı kişinin de aralarında bulunduğu değişik kişilerin imza attığını belirttik.

Mehmet Yavuz’un polis ifadesini yayınladık.

Bu kişi, avukatının da bulunduğu ifadesinde, DYP üyesi olduğunu ve bu partinin Mersin İl Başkan Yardımcılığı yaptığını açıklıyor.

Bitmedi…

GÜN ELBET AĞAR’ır adlı kendi blogunda yayınladığı bir yazıda (bu yazı de bu sitede yayınlandı) Mehmet Ağar’dan aldığı pusula ile Emniyet genel müdürlüğü arşivine girerek araştırma yaptığını açıkladı.

Mehmet Yavuz herhangi bir kişi değil…

Mihrac Ural ile birbirlerine yönelik övgülerini bu iki kişinin bloglarında okuyabilirsiniz.

Mihrac Ural, bu kişinin DYP üyesi olmasını, “Orada biz görevlendirdik. Kürt halkı için çalışma yapıyordu” diyerek de savunmuştu…

Muhabarat Acilcileri ya da Mihrac Ural Acilcileri ile devletin arasında karanlık ilişki arıyorsanız, buraya dikkat etmenizde yarar vardır.

Kişi devrimci ve DYP üyesi…

Kişi devrimci ve Mehmet Ağar ile yakın ilişkisi var…

İlişki yeterince karanlık…

Dikkatinizi çekerim…