Başbakan RTE yine esti gürledi.

Kendisi demokrasiyi biliyormuş gibi, “demokrasinin yolu sandıktan geçer” dedi.

Bu belirlemeyle kastedilen, “iktidara tepki duyuyorsanız seçim zamanı sandığa gider oy vermezsiniz”  anlayışıdır.

Böyle bir demokrasi, parlamenter demokrasiyle yönetilen ülkelerde yıllardan beri söz konusu değildir.

İnsanlar isteklerini ve iktidara yönelik tepkilerini her zaman ortaya koyabilirler.

Bunun için seçim beklemeleri gerekmez.

Seçimde ise bu tepkilerini oy olarak da ortaya koyarlar.

Görülen odur ki, gerek başbakanın ve gerekse de AKP’nin parlamenter demokrasideki değişimden ve gelişmeden haberi yoktur.

Demokrasi anlayışları en az 50 yıl öncesinde kalmıştır.

İki örnek verelim:

Yaklaşık on yıl önce Fransa’da lise öğrencileri eğitim reformuna karşı sokaklara döküldü. Eylem ülkenin her yanına yayıldı. Dersler boykot edildi, okullar işgal edildi.

Fransa’da sağ partilerin bile aklına, “neden böyle yapıyorsunuz? Seçimi bekleyin, tepkinizi o zaman gösterirsiniz” demek gelmedi.

Eylemi onaylayan da oldu eleştiren de, ama kimsenin aklına böyle bir belirleme yapmak gelmedi.

Oradaki sağ partiler bile parlamenter demokrasinin seçimden ibaret olmadığını, halkın bir kesiminin her zaman tepkisini gösterebileceğini ve politik iktidarın da kendini buna göre ayarlaması gerektiğini biliyordu.

Benzeri bir durum birkaç yıl önce Almanya’da Stuttgart’ta oldu.

Kentin önemli bir alanının büyük bir imar projesiyle değiştirilmesine karşı çıkanlar bunu protesto ettiler.

Göstericilere polis saldırdı, yaralananlar oldu.

Stuttgart ile dayanışma eylemleri değişik kentlere yayıldı.

Bütün bunlar olurken, ülkenin en sağ partilerinin bile aklına Başbakan Erdoğan’ın gerekçeleri gelmedi.

Hiç kimse, “neden tepki gösteriyorsunuz, seçimi bekleyin” demedi.

Eyalet parlamentosu seçiminde halk iktidardaki Hıristiyan Demokratlar’a gereken dersi verdi ve çoğunluğu kaybettiler.

Hiç kimsenin aklına, “aşırı unsurlar, muhalefetin oyunları” gibi gerekçeler gelmedi.

Bunlar Hıristiyan Demokrat, bizdekiler ise sözde Müslüman Demokrat…

Kendilerini böyle tanımlamayı seviyorlar ama demokratlıkla herhangi bir ilgilerinin bulunmadığı, protestoculara vahşice saldırmanın ötesinde, parlamenter demokrasiyi bilmedikleriyle de görülüyor.

Parlamenter demokrasiyi savunan önce bunun ne olduğunu bilmek zorundadır.

AKP ve başbakan parlamenter demokrasinin ne olduğunu bilmiyor.

Bunun için teorik açıklamalar yapmaya gerek yok…

Batı Avrupa ülkeleriyle ilgili küçük bir inceleme bile parlamenter demokrasinin seçimden ibaret olmadığını gösterecektir.

Parlamenter demokrasi seçilmiş hükümetin dört ya da beş yıl boyunca canının istediğini yapması ve bunu eleştirenlerin de tepkilerini göstermek için gelecek seçimi beklemesi demek değildir.

Bizde parlamenter demokrasi değil, AKP demokrasisi bulunuyor.

Gezi Parkı’nda başlayan direniş, parlamenter demokrasilerdeki olağan işleyiştir.

İnsanlar karşı çıktıkları uygulamalara karşı tepkilerini her zaman gösterebilir.

Olayları tırmandıran Gezi Parkı direnişçileri değil, polisin hükümetin emriyle yaptığı vahşice saldırıdır.

Tepkisini göstermek için hiç kimse gelecek seçimi beklemek zorunda değildir.

Bu tepkiyi dikkate almak ve saldırarak genişletmemek de iktidarın görevidir.

Parlamenter demokrasi böyle çalışır.

İster yüzde 50 isterseniz yüzde 70 oy alın…

Parlamenter demokraside işleyiş böyledir…

AKP demokrasisi ise tehdit temeli üzerine kuruludur.

RTE, “Biz de bir milyon kişiyi sokağa dökeriz” derken bunu yapıyor.

İnsanları genel bir politik hareketlilik ortamında kendi görüşleriniz doğrultusunda bile olsa sokağa dökerseniz, bunun sonunun nereye varacağını bilemezsiniz.

İnsanlar hareket içinde öğrenirler.

Üstelik öğrenecekleri örnekler de var.

Bu ülkede meydan artık eskisi kadar boş değil…

Sadece Kürdistan’da değil Türkiye’de de muhalefet var.

CHP’den değil muhalefetten söz ediyorum.

Parlamenter demokrasiyi bilmeyen AKP’nin karşısındaki CHP’nin muhalefeti bildiğini mi sanıyorsunuz?

Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş!

Başka ne söylenebilir!