Şuanda 28 konuk çevrimiçi
BugünBugün4597
DünDün3402
Bu haftaBu hafta12321
Bu ayBu ay12321
ToplamToplam10480745
Rojava'nın öteki yüzü PDF Yazdır e-Posta


Kürtlerin ulusal konferansının ertelendiği henüz resmen açıklanmadı ama konferansın Eylül ayından önce yapılamayacağı açık olarak görülüyor denilebilir. Henüz konferans belgesi üzerinde anlaşılamamış ve konferansa katılacak olanların da davetiyeleri gönderilmemiş durumda…

Ertelemenin nedenini anlamak zor değil: PKK ve özellikle KPD arasında Rojava konusundaki anlaşmazlık…

Bu önemli bir anlaşmazlıktır ve öncesi vardır.

Birkaç ay önce KPD tarafından eğitilen 300 kadar kişi Rojava’ya sokulmamıştı. Gerekçe; bir halkın iki silahlı gücü olmaz, burada PYD bulunuyor, idi.

Batı Kürdistan’da PKK’in etkinliği KPD’nin hoşuna gitmiyor, Türkiye’nin hiç hoşuna gitmiyor. Türkiye, Barzani ve Talabani’yi “aşiret reisleri” olarak görmek tutumundan çoktan vazgeçti ve bölgede PKK’ye karşı KPD’yi destekliyor.

KPD, bu nedenle PKK’ye yakın olan PYD’nin olabildiğince yıpranmasından yanadır.

Türkiye de bundan yanadır.

PKK ve KPD birbirinden oldukça farklı iki ayrı örgüttür. Bağımsız devlet kurmak konusundan tutun da kadın politikalarına kadar aralarında önemli ayrılıklar bulunuyor. Bu nedenle KPD ile PKK arasındaki ayrılık basit bir egemenlik kavgası değildir, ciddi farklılıkların Rojava’da iyice açığa çıkmasıdır.

Suriye’de bir yandan El Nusra diğer yandan da Esad’ın ordusu Kürtlere saldırıyor.

Rojava’da El Nusra saldırısının Türkiye tarafından desteklendiği herkesin bildiği bir sırdır. PKK’nin iddiasına göre Güney ve Batı Kürdistan arasındaki sınır kapısı KPD tarafından kapalı tutuluyor ve insanı yardımların bile geçmesine izin verilmiyor.

KPD ise sınırın açık olduğunu savunuyor.

İki gün önce Barzani, Rojava’da Kürtlerin katledilmesinden söz edildiğini, konuyu araştıracaklarını ve doğruysa bütün imkanlarıyla Kürtlere destek olacaklarını açıkladı.

Bunu yaklaşan konferansa yönelik bir manevra olarak görmek gerekir, çünkü Rojava’da olup biteni Sağır Sultan bile duymuşken Barzani’nin yeni duymuş olması mümkün değildir.

Hiç kimse Ulusal Konferans’ı sekteye uğratmak istemiyor ama önemli bir konudaki tutumundan ödün vermeye de yanaşmıyor.

Türkiye’de ise Özgür-Der adlı AKP’ye yakın bir kuruluş Rojava’da katliam yapılmadığını, bu konuda sergilenen fotoğrafların gerçek dışı olduğunu iddia etti.

Esad’ın bilinen taktiğini bu kez Özgür-Der adlı Kürt kuruluşu kullanıyor: yalandır, inanmayın.

Hiç şaşırmayın ve Ortadoğu’da politikanın nasıl yapıldığını anlamaya çalışın.

Politikada yalan çoktur ama herkesin bildiğini inkar etmek, düpedüz yalan söylemek Ortadoğu politikasına özgüdür.

Bu bölgedeki politikada söylemek ile yapmak arasında daima büyük farklılık olmuştur.

Söylenene değil yapılana bakacaksınız çünkü bu bölgede yapmamak için söylemek yaygındır. Konuşulur, durum yatıştırılır ve konuşulan yapılmaz…

Aynı durum Konferans kararları için de geçerli olacaktır. Karar almak o kararın yapılacağı anlamına gelmez. Birileri yapmaya çalışacak birileri de engelleyecektir.

Bu durum sadece Ortadoğu’ya özgü değildir ama bu bölgede özellikle böyledir.

PKK ile KPD arasında bir şekilde uzlaşma sağlanacağını ve Konferans’ın da böylece toplanabileceğini sanıyorum. Ne ki, aradaki önemli farklılıklar Konferans sırasında da görülecek ve sonrasında da sürecektir.

Tarafların Kürt olması bu önemli farklılıkları ortadan kaldırabilecek bir faktör değildir.

Barzani ile AKP’nin yakınlığı biliniyor. Keza Özgür-Der de aynı durumdadır. Tarafların Kürt olması aralarındaki ciddi çelişkiyi engellemiyor.

Milliyetçilerin bunu anlaması zordur ama başka ne bekleniyordu diye sorulabilir.

18 tane Arap devleti var ve aralarındaki ilişki ortadadır.

Burada kimse kalkıp da emperyalizmden söz etmesin. Seni emperyalizm bölmüş olabilir, peki ama birleşmen için tutan mı var? 1960’lı yıllarda Mısır ile Suriye birleşme kararı almıştı; karar bırakın hayata geçmeyi, kısa sürede unutulup gitti.

Aynı dili konuşmak, aynı halktan olmak ve hatta aynı dinden olmak önemli çelişkileri ortadan kaldırmak için yeterli değildir.

Milliyetçiler bunu anlayamaz ama gerçek böyledir.

Ulusal konferansı Kürtlerin devletleşmesi yönünde önemli bir adım olarak görenlerin fena halde yanıldıklarını belirtmek gerek…

Önemli Kürt örgütleri arasındaki büyük çelişkiler bir yana, PKK ayrı devlet kurulmasını istemediğini kaç kere açıkladı.

Siz konuşulanı anlamıyor musunuz?

Bunu yanlış bulabilirsiniz, burası ayrı bir konu, ama yapılan açıklamalar ortadayken bunun tersine beklentilere girmek garip olmuyor mu?

PKK içindeki ve çevresindeki Barzanicilerin bu durumdan özellikle rahatsız olduklarını biliyorum. Türk devrimcilerine saldırarak dikkati başka yöne çekmeye çalışıyorlar, ama nafile…

Kendi adıma konuşayım, konu benimle sınırlı olmasa bile…

Eskiden Ortadoğu politikasını bilmezdim, ama bu eksikliğimi giderdim ve bu politikayı epeyce öğrendim.  Bunu öğrenince de bağımsız devlet isteyen, ama bunu açıkça savunamayan ve başka yerleri olmadığı için de PKK’nin yakasından düşmeyenleri açık olarak görmeye başladım.

O nedenle dedim ya; yavaş gel yavaş, yerler yaş, diye…

Kürtlerin devlet kurması üzerine yazacağım…