Şuanda 109 konuk çevrimiçi
BugünBugün4668
DünDün3402
Bu haftaBu hafta12392
Bu ayBu ay12392
ToplamToplam10480816
Suriye'ye askeri müdahale... PDF Yazdır e-Posta


Suriye’ye askeri müdahale ile kastettiğim ABD ile İngiltere ve Fransa’nın üzerinde görüşmeler yaptıkları askeri müdahaledir. Kastettiğim hayata geçmesi muhtemel olan bu askeri müdahaledir.

2,5 yıldır süren Suriye iç savaşına çok sayıda taraf –açık ya da örtülü olarak- askeri müdahalede zaten bulunuyor.

Rusya Federasyonu Esad yönetimine silah veriyor, İran yönetimi sayısı bilinmeyen ama az da olmadıkları tahmin edilen sayıda Pastar’ı Esad ordusuyla birlikte savaşması için gönderdi. Ek olarak Lübnan’daki Hizbullah da bir bölüm askerini bu ülkedeki savaşa gönderdi.

Özgür Suriye Ordusu ise Türkiye ve Suudi Arabistan tarafından açık olarak destekleniyor. ÖSO ve El Nusra, Türkiye’den kolaylıkla takviye ve silah alabiliyorlar.

Rojava’daki durum bu yazının konusu olmadığı için üzerinde durmayacağım. Bu konuyu yarın ele alacağım…

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü bugün yaptığı bir açıklamayla; bu ülkede bulunan kendi üyelerinden ve Suriyeli meslektaşlarından gelen bilgiler uyarınca, ülkede sinir gazının bir çeşidi türünden kimyasal silah kullanıldığının kesinleştiğini açıkladı, ancak kimin tarafından kullanıldığını bilemeyeceklerini belirtti.

Kimyasal silahın Esad ordusu tarafından kullanılmış olması yüksek bir ihtimal… Kendi halkını bombalayan (başkasında uçak bulunmadığına göre bunu sadece Esad ordusu yapabilir) bu yönetimin gerektiğinde kimyasal silah kullanması da kuvvetli bir ihtimaldir. Üstelik Suriye yönetiminin elinde büyük bir kimyasal silah stoku da bulunuyor. (Kendileri de bunu inkar etmiyorlar zaten…)

Diğer taraf olan ÖSO ve El Nusra da savaşta temiz örgütler değiller, ancak şimdiye kadar yaşananlar açısından soruna bakıldığında Esad yönetiminin kimyasal silah kullanması daha büyük ihtimal olarak görünüyor. Üstelik bu kesimin elinde kimyasal silah depoları da var.

ABD-İngiltere-Fransa ve tabii ki Türkiye’nin Suriye’ye yönelik muhtemel bir askeri müdahalesi karşısında tutum ne olmalıdır?

Sorulu-cevaplı bir açıklama…

 

-          Böyle bir müdahale emperyalist bir müdahaledir, öyle değil mi?

-          Evet, öyledir.

-          Dolayısıyla devrimcilerin buna karşı çıkması gerekir.

-          Bu sonuca nereden varıyorsun?

-          Nasıl yani? Emperyalist müdahaleye karşı çıkılır!

-          Emperyalist müdahale dediğinde sadece bir tarafın özelliğini belirtiyorsun, karşı taraftan hiç söz etmiyorsun. Emperyalizm kötüdür, evet, ama Esad yönetimi emperyalizmden daha kötüdür. Bu yönden hiç söz etmiyor ve emperyalizm deyip geçerek kitle katliamcısı Esad yönetimini aklıyorsun.

-          Böyle bir şey olabilir mi?

-          Neden olmasın? Bak sana İkinci Irak Savaşı’nı anlatayım. Bu savaş başladığı sırada Almanya’daki Demokratik Sosyalizm Partisi’nin Frankfurt’taki barış politikası sözcüsüydüm. Almanya’da Irak savaşına karşı gösteriler yapıldı ve aşağıda anlatacaklarımı bire bir yaşadım.

Özgürlük Yolu olarak da bilinen Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisi (TKSP) ABD ve İngiltere’nin Saddam Hüseyin rejimine yönelik saldırısını destekliyordu. PKK böyle yapmıyordu ama Irak’a emperyalist müdahaleye açıkça karşı da çıkmıyordu. Bunu kalabalık barış yürüyüşlerine katılımlarında da görmek mümkündü, sembolik sayıda katılıyorlardı.

Kürtler Saddam’dan nefret ediyor ve devrilmesini istiyorlardı. “Bizim gücümüz onu devirmeye yetmiyorsa emperyalizm devirsin, neden karşı çıkalım?” diye düşünüyorlardı.

Saddam’ın Halepçe’de zehirli gaz kullanarak binlerce Kürdü öldürmesini unutamıyorlardı. (Diğer Kürt katliamları da cabası…)

PKK’li arkadaşlara açıkça sordum: “ABD emperyalist bir ülke, siz de biliyorsunuz, neden karşı çıkmıyorsunuz?”

“ABD emperyalist, biliyoruz, ama bizi zehirli gaz kullanarak öldürmez herhalde…”

Bu cevaba söylenecek söz bulamadım. Başka bir deyişle söyledikleri şuydu:

“ABD emperyalist ama Saddam daha kötü…”

Sence de öyle değil mi?

-          ABD, Irak’a saldırabilmek için, Saddam’ın elinde kitle imha silahları var, diyerek yalan söyledi.

-          Haklısın, öyle yaptı, ama buradan hareketle Saddam’ın tam bir diktatör olmadığını savunamazsın herhalde… Emperyalizm iyi diyen yok, emperyalizmden demokrasi bekleyen de yok; ama bunlar Saddam’ın daha kötü olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor.

-          Irak’ta durum şimdi daha kötü…

-          Bu söylediğin tartışmalıdır… Irak’ta sürekli kan dökülüyor, evet, peki önceden dökülmüyor muydu? Saddam’ın yaptığı Kürt ve Şii katliamlarını biliyorsun değil mi?

-          Sonuçta Irak’ta durum daha kötüdür.

-          Bunu söylemek zor. Mesela Kürtlerin durumu Saddam döneminden daha kötüdür, diyebilir misin? Herhalde diyemezsin. Keza Şiilerin durumu da daha kötüdür diyebilir misin, herhalde diyemezsin. Ezbere değil de somut konuşursak, durum eskisinden daha kötü demek zordur…

-          Bu durum emperyalist müdahaleyi savunmak olmuyor mu?

-          Şablonlarla konuşursan bir yere varamazsın. Emperyalizm Irak’a kendi çıkarı için saldırdı, Kürtler ya da Şiiler için saldırmadı. Bu saldırıdan Kürtler ve Şiiler yararlandılar. Irak’ta Kürtlerin durumunun eskisinden daha kötü olduğunu söylemek mümkün değil, keza nüfusun çoğunluğunu oluşturan Şiilerin durumu da daha kötü değil… Irak tarihindeki Kürt ve Şii katliamlarını incele istersen…

-          Emperyalizm Irak’a demokrasi getirmedi…

-          Tersini savunan mı var? Böyle söyleyip konuyu burada kesersen asıl sen Saddam’ın Kürt ve Şii katliamlarını savunmuş duruma düşersin. Emperyalizm kötü de Saddam sanki ondan iyi miydi? Aynı mantığı Esad için de yürütebilirsin.

Bak sana ne anlatacağım… 12 Eylül rejiminin en azgın günlerindeki Türkiye’deki rejim bile Suriye için demokrasi sayılırdı. Suriye’de bunu bana anlattıklarında önce kabul etmedim. Böyle bir şey olamazdı.

Sordular:

- Sizde mahkeme var değil mi?”

- Var ama askeri mahkeme…

- Burada o bile bulunmuyor. Sizde avukat var değil mi?

-Var ama savunma hakkı hayli kısıtlı…

-Burada avukatlar siyasi davalara giremezler, yoksa onları da örgüt üyesi diye içeri atarlar.

Söyleyecek söz bulamadım… Evet, bizde 12 Eylül faşizmi vardı ama bu faşizm Suriye’deki uygulamalar yanında demokrasi gibi kalıyordu.

12 Eylül’ün azgın dönemlerinde bile hapse girdiğiniz zaman ne zaman çıkacağınız bellidir. Haksız ve ağır ceza almış olabilirsiniz, ama ne zaman çıkacağınız bellidir.

Suriye’de ise hapse bir kere girdiniz mi, ne zaman çıkacağınız belli değildir.

İnanmayan 1980’li yıllarda Suriye hapishanelerinde yatmış Türkiyeli devrimcilerden sorabilir.

Şimdi sen 12 Eylül faşizminden bile beter Hafız Esad-Beşir Esad yönetimlerinin nesini savunuyorsun?

Devlet başkanlığının padişahlık gibi babadan oğula geçtiği bir ülkede sen hangi demokratiklikten söz ediyorsun?

Emperyalistler Suriye’ye müdahale ederlerse yapılması gereken hem emperyalistlere hem de Esad yönetimine karşı çıkmaktır.

İki tarafın da gerçek niyetlerini ve yüzünü ortaya koymaktır.

Emperyalizme saldırıp Esad diktatörlüğü hakkında susmak bu ülke tarihindeki halk katliamlarını onaylamak anlamına gelir.

Hama’da Hafız Esad yönetimi 40 bin kişiyi öldürmüştü, (Sünni tabii), hatırlatırım.

Başka katliamlar da var.

Örneğin Tel El Zaatar Filistin mülteci kampında yaklaşık 3000 kişiyi yine aynı yönetim öldürmemiş miydi?

 1991 yılında Birinci Körfez Savaşı sırasında Hafız Esad yönetimi ABD’yi desteklemedi mi?

- Gerçekten böyle mi oldu?

- Evet, inanmazsan biraz araştır, her yerde yazılıdır.

Neden diye sorabilirsin? İkisi de Arap yönetimi, dahası ikisi de aynı ideolojiden yani ikisi de Baas Partisi… Neden o zaman, dersen, cevabı basit: birisi Alevi (Nusayri daha doğrusu) öteki Sünnidir. Başka bir açıklaması yok…

Şimdi de mezhepçiliğin adını anti emperyalizmle falan süslüyorlar…

Yutarsan…