Şuanda 136 konuk çevrimiçi
BugünBugün4693
DünDün3402
Bu haftaBu hafta12417
Bu ayBu ay12417
ToplamToplam10480841
Kimyasal silah kullanımı PDF Yazdır e-Posta


Yalan değilse eğer, Esad ülkesindeki kimyasal silahları Birleşmiş Milletler tarafından görevlendirilen bir heyete ya da uluslar arası bir komisyona teslim etmeyi kabul etti. Bu silahlar imha edilecek ve bu durumda da Suriye’ye yönelik olarak herhangi bir ABD (muhtemelen Fransa ile birlikte) müdahalesi gerçekleşmeyecek.

Yalan değilse, dedim, çünkü konuşmak başkadır, yapmak başkadır.

Ortadoğu’da genellikle yerine getirmemek için söz verilir.

Rusya Federasyonu da işin içinde olduğundan Esad’ın sözünden dönmesi zor görünüyor. Bakalım, göreceğiz.

Bu gelişmede iki faktörün belirleyici etkisi olmuştur:

İlk olarak, Suriye kıyılarına yakın uluslar arası sularda bulunan bir Alman dinleme gemisinin saptadığı telefon görüşmeleri basına sızdı. Ordu yetkilileri birkaç kere Esad’dan kimyasal silah kullanılmasına izin vermesini istiyorlar, Esad cevap vermiyor.

Kimyasal silah Suriye ordusu tarafından kullanılmış ama Esad’ın ve muhtemelen de merkezi komutanlığın bundan haberi olmamış gibi görünüyor.

Suriye’de merkezi bir yönetim bulunmuyor. Değişik bölgelerde savaş ağaları türemiş durumda ve bunlar akıllarına estiği gibi eylem yapıyorlar.

Bir değil birkaç ordu, bir değil birkaç Muhabarat bulunuyor.

Hatırlayacaksınız, Reyhanlı katliamından da Muhabarat’ın bir kesiminin sorumlu olabileceğini belirtmiştik.

Dahası var: kimyasal silah kullanılmasından merkezi yapının haberinin olmaması gibi bir durumun mevcudiyeti, bu işi para karşılığında başka bir ülkenin yaptırabilmesini de imkan dahiline sokar.

Suriye’de parayı bastırdınız mı satın alınacak kişi ya da kişiler bulmak hiç zor değildir.

Hatırlayacaksınız, Hafız Esad’ın ağır hasta olduğunu ilk açıklayan İsrail olmuştu. Gerekçeleri de Hafız Esad’ın idrar tahlilinin sonuçlarıydı.

Suriye devlet başkanının idrar tahlili sonuçları bölgedeki en büyük düşman sayılan İsrail’in eline nasıl geçmiş diye sorarsanız, parayı bastırmış almışlardır. Parayı alan kişi de ortadan kaybolmuştur.

Şimdi de benzeri bir durumun ortaya çıkmaması için neden bulunmuyor.

Ek olarak, bu durumda kimyasal silahların bir bölümünün devlet dışındaki ellere geçmesi tehlikesi de büyük demektir. Sorun para ise, parayı bulan herkes ordudan bu silahları alabilir.

Bunu engelleyemiyor iseniz, yapacağınız en iyi iş, kimyasal silahları devretmektir. Çünkü Suriye devletine ait olan bu silahlar başkalarının eline geçer ya da bir şekilde kullanılırsa, devlet olarak sorumluluktan kaçmanız mümkün değildir. Yapılacak en iyi iş bu silahları devretmek ve imha etmektir.

İkinci olarak; bölgede güçlü gözleme ve dinleme cihazları bulunan Rusya Federasyonu da aynı görüşte olsa gerektir ki, Esad’dan kimyasal silahları teslim etmesini istemiştir.

RF bir şey isteyecek, Suriye de hayır diyecek; haddine mi düşmüş!

Eğer RF de emperyalist bir ülke ise, Suriye’nin emperyalist bir ülkenin oyuncağı olduğu, onun sözünden çıkamadığı burada açıkça görülmektedir.

SSCB’nin her yaptığına karşı olan ama ABD ile çelişki içinde diye RF’i pek beğenen bir bölüm Troçkist gibi iseniz, bu kadar dengesizliğe de artık bir şey söyleyemeyeceğim.

Diyelim ki en iyi ihtimal gerçekleşti ve Esad yönetimi kimyasal silahları BM’e devretti.

Buradan hareketle ülkedeki iç savaşın sona ereceği söylenebilir mi?

Hayır, söylenemez.

İç savaş kimyasal silahsız olarak sürecektir.

El Nusra ile savaş başlamadan önce bu durum en fazla ülkedeki Kürtlere yarıyordu.

Kürtler ÖSO ile rejim arasındaki savaşın olabildiğince uzun sürmesinden yanaydı, çünkü iki taraf da Kürtlerin özerkliğini tanımıyordu. Kısa süren bir savaş taraflardan birisinin iyice yıpranmadan savaşın sona ermesi demekti ve kazan taraf da Kürtlere saldıracaktı. Türkiye bu durumu gördü ve El Nusra’nın Kürtlere saldırmasını sağladı.

Bu savaşta herkes kendi çıkarına göre oynuyor. Nasıl Rojava Kürtleri kendi çıkarlarına oynuyorlarsa, Türkiye de aynısını yapıyor.

Evet, Suriye’de Kürtler tek demokratik alternatifi temsil ediyorlar ama savaşın mantığı içinde de tarafların kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesini normal görmek gerekir. Bilinen bir şey, Esad da biraz ferahlarsa Kürtlere saldıracaktır.

Ortadoğu’da verilen hiçbir sözün kıymeti harbiyesi yoktur. O söz yerine getirilinceye kadar beklemek ve ancak ondan sonra inanmak gerekir.

Kimyasal silahların devrinin ardından –böyle olursa eğer- savaşın sürmesi ABD ve İsrail’in de işine geliyor.

Bu savaşa müdahale eden Hizbullah önemli kayıplar verdi.

El Nusra sürekli darbe yiyor, ÖSO da darbe yiyor, Esad da yiyor.

ABD’nin politikası açık: yiyin birbirinizi; ayakta kalan bana uygunsa onunla iş yaparım, yoksa onu da ben hallederim.

Suriye diye bir ülke artık sadece haritada bulunuyor. Altyapı yıkılmış, merkezi yönetim parçalanmış, halkların arasına büyük nefret girmiş durumdadır. Bu insanların bundan sonra birlikte yaşaması çok zordur.

Suriye’de ateşkes gerekliliğinden söz ediliyor.

Katılıyorum, ama kendi başına bunun boş bir istek olduğunu da belirtmek gerekir.

Ateşkesin nasıl sağlanabileceğini belirtmeden onu istemekle yetinmek anlamsızdır.

ÖSO da Esad da Nusra da bu çağrıya uymayacaktır.

Suriye’de ateşkes için tarafları ateşkese zorlayacak bir gücün müdahalesi gereklidir.

Yoksa ateşkes çağrısını kimse dinlemeyecektir.

İki buçuk yıl önce, Suriye’de iç savaş yeni başlarken, bu ülkeye BM Barış Gücü’nün müdahalesinin zorunlu olduğunu ve ancak bu yolla ateşkes sağlanacağını belirtmiştim.

Neler neler duydum ardından…

Bazılarına göre BM Barış Gücü ile NATO arasında fark yoktu!

Buna verilebilecek bir cevap yok, maşallah demekten başka…

Bazılarına göre ise BM Barış Gücü emperyalist ülkelerin etkisi altında olacaktı…

Böyle olmayan örnekler de az değildi ama bunu tartışmak yerine, sizin alternatifiniz nedir, diye sormak daha doğru oluyordu.

Halkların birleşik mücadelesi ve devrim mi dediniz?

İstemeyen mi var ama aradan 2,5 yıl geçti; 120 bini aşkın ölü, iki milyon ülke dışına kaçan insan, birkaç milyon da içerde göçmen olmuş insan ve yıkılmış bir ülke…

Savaşın durmasını zorlayacak bir gücün varlığı üzerinde düşünmek için bunların olması mı gerekiyordu?

Aklınız ancak şimdi mi başınıza geliyor?

Suriye bitti, böyle bir ülke bütünsel olarak sadece haritada var.

Esad yerinde kalsa bile ne olacak ki; yönetici kalsa bile ama yönetilecek ülke yok artık!

Bu ülkede anti emperyalist gevezeliğin ne olduğunu anlamak istiyorsanız, son 2,5 yılda kimin ne söylediğine bir kere daha bakın…