Şuanda 148 konuk çevrimiçi
BugünBugün4703
DünDün3402
Bu haftaBu hafta12427
Bu ayBu ay12427
ToplamToplam10480851
Hapishaneden kaçma klavuzu PDF Yazdır e-Posta


Bingöl hapishanesinden tünel kazarak kaçan 18 PKK’liden 17 tanesi yakalandı, bir tanesi aranıyor.

Hapisten kaçmak ciddi bir risk almak demektir. Başarılı olabilirsiniz veya olamayabilirsiniz. Önemli olan başarı şansını artıracak şekilde hareket etmektir.

Hapisten kaçmanın iki aşaması vardır: hapishanenin dışına çıkmak ve dışarıda da –en azından kısa sürede- yakalanmamak…

Hapishaneden kaçıp hemen ardından da yakalanırsanız, bu kaçma bir şeye benzemez. Dışarıya çıktıktan sonra ne yapacağınızı önceden iyi düşünmeniz gerekir.

Hapishaneden kaçmayı sadece duvarların dışına çıkmak olarak anlamamak gerekir.

Kendi hayatımdan üç örnek vereyim:

Ülkenin ilk E tipi cezaevi sayılan Isparta hapishanesinde 1977-78’de bir yıla yakın kaldım. Bir dönem aynı koğuşta kaldığım Recep Güregen ile (Cüneyt Arkın’ın yeğenini fidye karşılığında kaçırmaktan yatıyordu, içerde siyasi oldu) kaçma planı yaptık ve hatta onun içeriye soktuğu demir testeresiyle tuvalet parmaklıklarından birisini bile kestik. Kaçmak zordu ama çıkınca ne yapacaktık? Asıl sorun buradaydı. Ne ben ne de o bu kenti bilmiyorduk, gidecek bir yerimiz yoktu. Tek çıkar yol Antalya ya da İzmir’e gitmekti ama nasıl? Yolların hemen kesileceğini, yolcu otobüslerinin aranacağını düşünmek zor değildi. Bu nedenle vazgeçtik.

1978’de Aydın hapishanesinde bütün gardiyanları rehin alarak firara teşebbüs ettik. Ben çevreyi bilmiyordum ama o kentte yakalanan ve birlikte kaçacağımız yoldaşlar biliyordu. İzmir gibi büyük bir kent de yakındaydı. Jandarma duruma uyandı, olmadı.

21 Nisan 1980’de 23’ü siyasi üçü adli 26 kişi birden Sağmalcılar’dan kaçtık.

Birinci aşamayı böylece başarmış olduk.

Bu birkaç örgütün ortak işiydi ve hemen birbirimizden ayrıldık. Kesin bilmiyorum ama en fazla aynı örgütten birkaç kişi bir yere gitmiştir. Her durumda çok sayıda gruba ayrılmıştık. Olayın hemen ardından bir siyasi ve bir de adli kişi yakalandı, bütün çevre kuşatılmasına rağmen başka zayiat olmadı.

Gelelim Bingöl’den kaçan arkadaşların durumuna…

Gazetelerin yazdıklarından hareket etmeyeceğim çünkü basında yazılanla gerçekte olup biten birbirine genellikle uymaz. Kesin olan bir şey varsa kırsal alanda ve toplu olarak yakalandıklarıdır.

Dışarının haberi yok muydu, diye sorulabilir. Herhalde yoktu ve olması da şart değildir. İstanbul firarında da dışarının haberi yoktu. Kenti bilenler yalnız hareket ettiler, bilmeyenler de bilenlerin yanında gittiler.

Uzun süre hapiste kaldıktan sonra kırsal alana gitmek pek akıllıca bir iş değildir çünkü yürümekte ciddi olarak zorlanırsınız. Kendimden biliyorum, bir süre sonra insan hızlı yürüyemez duruma geliyor. Neyse ki İstanbul büyük kent, o çevreden uzaklaştınız mı mesele kalmıyor.

İkincisi ve daha önemlisi, toplu hareket edilmesidir. Bu büyük bir hatadır. Evet, 18 kişinin içinde o çevreyi bilmeyenler olabilir, ama bu durum yine de çevreyi bilenlerin rehberliğinde birkaç gruba ayrılmayı engellemez.

Üç ya da dört gruba ayrılırsanız yakalanma ihtimali yine vardır ama herkesin birden yakalanması daha zordur.

Yazık oldu! 70 metre tünel kazmak büyük iştir.

Keşke sonrasında da daha özenli davranılsaydı…