Şuanda 269 konuk çevrimiçi
BugünBugün5676
DünDün3402
Bu haftaBu hafta13400
Bu ayBu ay13400
ToplamToplam10481824
Kapandı, açılıyor derken... PDF Yazdır e-Posta


Üniversite Temmuz sonunda kapandı, yeniden açılmasına bir aydan az kaldı. Geçen yarı yılda yanlış ders almışım, bana hiç uymuyormuş, diğer dersler de ilerlediği için bıraktım ve bir dönem ders almamış oldum.

Önceki yarı yılda aldığım üç dersten de geçmişim. İkisi felsefe birisi tarih idi. Canım sıkıldı çünkü felsefe derslerinde notlarım iyi değil, tarih ise yüz üzerinden seksen… Ekimde başlayacak bu yarı yılda da bir felsefe ile bir de tarih dersi alacağım. Felsefe dersini teke indirmekte yarar var çünkü son aşamaya geldim. Derinleşme (Vertiefung) olarak adlandırılan bu aşama iyice zor ve geçmesine geçerim de daha iyi çalışmam gerekiyor.

Bir dönem ders almadım ama boş da durmadım. Yazmam gereken konularda hayli okudum.

Yan bölüm tarih ve tarih bölümünde, başka bölümlerde olduğu gibi, İngilizce bilmek zorunlu, ek olarak Latince veya Fransızca bilmek gerekiyor. Bir ara Latinceyi düşündüm ama açıkçası gözüm kesmedi. Fransızcaya yabancı değilim, bu nedenle onu tercih ettim. Biraz bilgim var zaten ve yarın Fransızca kursuna da başlıyorum. Önümüzdeki bir yıl içinde zorlanarak da olsa gazete okuyacak kadar Fransızca öğrenmem gerekiyor.

Bu arada ilgimi fazla dağıtmamak için kendimi sürekli olarak zorluyorum. Çeşitli konularla ilgileniyorum ve bu arada zaman geçiveriyor.

Şu sıra Alman idealizmi ve bilinçaltı konusunu okuyorum. Freud’dan önce Alman idealizmi bilinçaltını keşfetmiş. Muhtemelen bu konuda düşünbil’in gelecek sayısına bir yazı yazacağım. Muhtemelen diyorum çünkü emin değilim. İdealizmi öğrenmemekle hata etmişim, daha doğrusu onu Politzer’in ilkel kitabından öğrenmekle…

Bugün Almanya’nın büyük yayınevlerinden Suhrkamp’ın yakında yayınlanacak kitaplar katalogunu aldım ve heyecanlandım. Zizek’in Weniger als nichts (Olmayandan daha az) kitabının konusu diyalektik materyalizmin gölgesinde Hegel.

Marx, Badiou, parçacık mekaniği, Lacan… Ne ararsanız var içinde ve 1300 sayfa…

Ayıp denilen bir şey var, diyeceğim, ama diyemeyeceğim. Bir ara Jürgen Ostelhammel’ın Die Verwandlung der Welt (Dünyanın dönüşümü) adlı 19. yüzyıl tarihini anlattığı 1100 sayfalık kitabına başlamıştım, biraz okudum, kaldı. İnsan bir yüzyıl hakkında bu kadar bilgiyi nasıl öğrenebilir ve birbirine bağlayarak analiz edebilir; kavramak zor…

Bu tarihçi Almanya Başbakanı Angela Merkel’in 60. yaş gününe konuşmacı olarak davet edilmişti. Kısa süre önce de Almanya’nın Nobel’i sayılan Leibniz ödülünü almıştı.

Unutmadan ekleyeyim: felsefede bir alan seçmek için bir süre bocaladım. Önce bilgi teorisini seçmeye niyetlendim, sonra vazgeçtim. Bu alanda ilgim ve bilgim var ama asıl alanım politik felsefe olacak… Bu alanda da temelim iyi çünkü politik bilim bilinmeden politik felsefede ileri gidilemez. Ne ki, politik felsefe başka bir düşünme tarzını gerektiriyor. Ve benim sorunum da felsefi olmaktan çok politik bilimin düşünce tarzına yatkın olmak… Bunu değiştirmem gerekiyor ama bakalım artık…