Şuanda 316 konuk çevrimiçi
BugünBugün5736
DünDün3402
Bu haftaBu hafta13460
Bu ayBu ay13460
ToplamToplam10481884
Belma'ya Mektuplar sürüyor: 33-37. bölümler PDF Yazdır e-Posta


Mektupları her defasında bir kere daha ilgiyle okuyorum dersem şaşırmayın… Çok yazı yazan birisi olarak her yazıyı satır satır hatırlamam mümkün değil, ama içerik olarak aklımdalar… İlgiyle okumamın nedeni ise, yazdıklarımı tam olarak hatırlamak değil…

1977-78’den bu yana 36-37 yıl geçmiş… Uzun bir zaman…

Mektuplarda kendimi de anlattığım için aradan uzun zaman geçtikten sonra neler değişmiş neler değişmemiş konusunu merak ettiğim için ilgiyle okuyorum ve her okumamda da yeni bir şey buluyorum.

Bulduklarım sadece kendimle ilgili değil, hapishanedekileri de anlattığım için başka insanlarla da ilgili…

Hemen görülebilen şu: insanımız aradan geçen süre içinde çok bozulmuş…

Eskiden insanlar daha açık ve samimi imişler…

12 Eylül’ün, ardından Özal döneminin ve ardından da AKP’nin insanımızda yarattığı çürüme her türlü tasavvurun ötesine varacak duruma gelmiş…

Bana mı öyle geliyordu yoksa gerçekten öyle miydi; eskiden insanlar daha gerçekçi imişler.

Hava atmak, kendini bir şey sanmak yine varmış, ama bugünkü kadar yaygın değilmiş…

Kıstas ise hep aynıdır: insanın ne yaptığına bakacaksın, ne konuştuğuna ya da kendini ne sandığına değil…

Kişi, “Büyük dağları ben yarattım, ufaklar babamdan kaldı” sanabilir…

Bu söz aslında eskiden geçerliydi, şimdi geçerliliği kalmadı…

Neden derseniz; eskiden abartılarak da anlatılsa ortada dağ vardı…

Şimdi dağ bile yok, ama varmış sanılıyor!

 

www.enginerkiner-mektuplar.blogspot.com