Şuanda 281 konuk çevrimiçi
BugünBugün5689
DünDün3402
Bu haftaBu hafta13413
Bu ayBu ay13413
ToplamToplam10481837
IŞİD ve Kürtler; savaş her yerde... PDF Yazdır e-Posta


Dünyanın herhangi bir bölgesinde yürüyen savaş, giderek geniş bir coğrafyaya yayılır. Eskiden, eskiden dediğim 30 yıl kadar önce, savaşlar çıktıkları yerde kalır, en fazla çevresindeki ülkeleri etkilerdi. Uluslar arası göç ve iletişimdeki büyük gelişme savaşların da savaşan tarafların bulunduğu her yere yayılması sonucunu getirdi.

Yılı tam hatırlamıyorum ama 20 yıl kadar olmalı, Makedonya bir devlet olarak kuruldu. Yunanistan ise bu yeni devleti tanımayı reddetti, gerekçesi ise Makedonya adının Yunanistan’a ait olduğu, başkası tarafından kullanılamayacağı idi.

Bu sırada Sidney’de yaşayan Yunanlılarla Makedonlar arasında çıkan sokak kavgası gazetelere yansıdı.

Aradaki büyük uzaklığa bakarak şaşırmamak gerekir. Bir bölgede iki halk arasında sorun varsa, bu sorun kolaylıkla o iki halkın yaşadığı bütün ülkelere yayılabilir.

Küreselleşmenin içinde yaşadığımız üçüncü aşamasında (ilk aşama 18. yüzyıl, ikincisi 20. yüzyılın başı kabul ediliyor) diasporaların önemleri de arttı.

Afrika ülkelerinde basına yansımayan çok sayıda küçük savaş sürüyor. Sadece ülkeler arasında değil, kabileler arasında da sürüyor. Bu savaşların finansmanında Avrupa ülkelerinde yaşayan ve o ülkeden göç etmiş olanların önemli rolü bulunuyor.

1982 yılında Türkiye’nin ihracat geliri, Almanya’da yaşayan Türkiyeli işçilerin ülkeye gönderdikleri döviz miktarı kadardı.

Türkiye için artık böyle bir durum söz konusu değil ama çeşitli Afrika ülkeleri için söz konusudur. Ülke dışından gelinen ülkeye gönderilen miktarlar, bu ülkenin bütçesinde önemli rol oynuyor.

Diasporaların finanse ettikleri savaşlar dönemindeyiz…

Irak ve Suriye’de IŞİD’in Kürtlere saldırısını başka ülkelerde de görmeye başlıyoruz. Almanya’da Hamburg’da Kobane ile ilgili olarak yürüyüş yapan gruba (sadece Kürtlerden oluşmuyordu) IŞİD yandaşları saldırdı, yaralananlar oldu.

Benzeri bir saldırı Celle kentinde de gerçekleşti.

Avrupa’nın değişik ülkelerinde duymadığımız küçük bazı olaylar da gerçekleşmiş olabilir.

Bu tür olayların artacağı şimdiden söylenebilir.

Türkiye’den Avrupa ülkelerine, özellikle de Almanya’ya gerçekleşmiş büyük Kürt göçü bulunuyor. Türklerin göçü daha da eski… Aralarında çok sayıda islamcı da bulunuyor. Bu insanlar Almanya’da yıllardan beri değişik camilerde örgütleniyorlar. Bir bölümü radikal islama kaymış durumda ve bu sayı giderek artıyor.

IŞİD interneti yoğun biçimde kullanıyor. Herkes gibi onlar da yoğun biçimde haberleşiyorlar.

Başka bir gelişme daha var:

Selefiler, Avrupa ülkelerinden de militan kazanıyorlar. Bunlar Türk ve Kürt selefilere göre sayıca az olmakla birlikte, çok da az değiller.

Üç hatta dört kuşaktır bir Avrupa ülkesinde yaşayan ve Selefilere katılmak için savaşa gidenlerin sayısı bilinmiyor ama birkaç bin kişi oldukları tahmin ediliyor.

Suriye’deki El Nusra’ya da benzeri katılımlar olmuştu.

Bunun dışında köken olarak Alman, İngiliz, Fransız olan ve bu örgütlere katılanlar da bulunuyor. Sayıları fazla değil, ama var…

Birkaç gün önce Frankfurter Rundschau gazetesinde IŞİD’e katılıp, savaşıp geri dönmüş bir Alman kökenliyle ilgili inceleme vardı.

Soru şu, neden? Sayı henüz az ama pekala artabilir; bu kişiler neden IŞİD’e gidiyorlar?

Frankfurt’taki Goethe Üniversitesi’nde “Normative Ordnung” (toplum hayatını düzenleyen ilkelerin nasıl oluşup uygulandığını araştıran bir bölüm) bölümünden bir profesör IŞİD’in özellikle genç erkeklere ne verdiğini açıklıyordu:

En başta rahatsınız; ne iyidir ne kötüdür, açık olarak bellidir. Basit olarak formüle edilmiş açık bir inancınız bulunuyor.

Üstünlük duygusuna sahipsiniz. Almanya’da kadınlar karşısında kolayca sahip olamayacağınız üstünlüğünüz var: karşı cins size uymak zorunda, evlenirseniz dört kadın bile alabilirsiniz.

Örgüt size üstünlük ve kişilik veriyor!

Başka türlü de üç-dört kuşaktır Avrupa ülkesinde yaşayan göçmen kökenliler ya da o ülke kökenli insanlar neden bu örgüte katılıp savaşsınlar?

Hatırlanacağı üzere bir ABD vatandaşının kamera önünde kafasını kesen IŞİD militanı Londra aksanıyla İngilizce konuşuyordu.

Yapılan bu hareketle güç ve iktidara sahip olmak duygusu arasında bağlantı olsa gerektir.

Özellikle Almanya’da bu savaşın yayılacağını sanıyorum.

Bunu yasaklamalarla önlemek mümkün görünmüyor. Sayı fazla ve yıllardan beri yürütülen çalışma var.

Kaldı ki, konu daha yoğun olarak tartışılmaya başlanınca, Selefilerin sınırını çizmek de zorlaşacak… Ülkede hassasiyetle savunulan din özgürlüğü bulunuyor ve bu durumda islamın hangi çeşidine karşı önlem alınacak ve bu ayrım nasıl yapılacaktır; tartışmalı bir konudur.

AfD (Almanya İçin Alternatif) gibi islamofobiyi kışkırtan partiler çıkacaktır…

Fransa’da Ulusal Cephe bu işi zaten yıllardan beri yapıyor.

Benzeri bir durum Hollanda’da da var.

“IŞİD, İslam değil” türünden bir belirleme kimseyi ikna etmez…

Onlar da İslam, nasıl değil?

İslam genel bir adlandırmadır ve içinde çok değişik akımlar bulunuyor.

“İslam barış dinidir” gibi insanı gülümseten belirlemeler eskiden de yapılırdı, bundan sonra da yapılacak…

İslam’daki iç savaşı görmeyip böyle belirlemeler yapmak gariptir!

Selefilerin saldırılarının kışkırtılacağını da düşünüyorum.

Kürtler, Avrupa kamuoyunda sempati topladılar ve bunu yıkmanın en iyi yolu onları çatışmaya çekmektir.

Birkaç heyecanlı tipin provokasyona gelmesinden büyük sonuçlar çıkarmak hiç zor değildir, örnekleri fazlasıyla vardır.

Savaş yayılacak gibi görünüyor…

Türkiye’de ve Kürdistan’da zaten var, başka ülkelere de değişik derecelerde yayılıyor.