Şuanda 174 konuk çevrimiçi
BugünBugün5583
DünDün3402
Bu haftaBu hafta13307
Bu ayBu ay13307
ToplamToplam10481731
Charlie Hebdo doğrusunu yaptı! PDF Yazdır e-Posta


Dergi kapağında Muhammed’in çizgi resmi ile ve beş milyon basılarak yeniden piyasaya çıktı.

Kesinlikle doğrusunu yaptılar.

Bunu yapmasalardı, “kefereleri öldürdük, korktular” denilecekti ve saldırı azalmayacak artacaktı.

O tartışmalı resmi kapaklarına koymasalar yine aynısı olacaktı…

12 kişi ölür, beş milyon tirajlı dergi çıkar…

İslam Devleti adına konuşan birisinin derginin yeni sayısı için “aptalca bir davranış” değerlendirmesi yapması normal…

Onlar ve çok sayıda ılımlı Müslüman korkacaklarını bekliyordu, sineceklerini bekliyordu; anlaşılan şaşırdılar.

Derginin katliamdan kısa süre sonra yeniden ve böyle bir kapakla çıkmasının provokasyonla ilgisi yoktur. Bu bir mesajdır, bizi sindiremezsiniz mesajı…

Gelelim bugün bizde olanlara…

Dergiyi ek olarak veren Cumhuriyet gazetesine baskılar, dergi kapağını internette yayınlayan sitelere yasaklama ve tehditler ve tehditler…

Ardından Diyarbakır’da bir mahkeme tarafından alınan dergi kapağının internette gösterilmesini yasaklama kararı…

Yasak kararı için başvuru yapan avukat doğru gibi görünen bir yanlışı gerekçe yapmış…

Diyor ki: kutsala dokunmamak gerekir, saygı duymak gerekir…

Doğru gibi görünüyor ve bu kadarla bırakırsanız öyledir de, ama gerçek bundan ibaret değil…

Kendi kutsalına saygı gösterilmesini isteyen, başkalarının kutsallarına saygı göstermelidir.

Bizdeki İslamcılarda böyle bir saygı yoktur…

İslamı yüceltip başka dinleri, özellikle Hıristiyanlığı aşağılarlar.

“İslam geri kalmış bir ortaçağ dinidir” denilince de kızarlar.

Kutsallıkları pek geniştir, başkalarının hayatını kısıtlayacak kadar geniş…

Ramazanda oruç tutmasanız bile tutar gibi görünmek zorunda kalırsınız.

Kutsala dokunmayın!

Sokakta sigara içemezsiniz; tahrik olurlar.

Mısır’da ateist olduğunu açıklayan bir kişi “islama hakaret” gerekçesiyle üç yıl hapis cezası aldı.

Bizde bu kadar ileri gidemiyorlar, sadece ateistlere her fırsatta sövüp saymakla yetiniyorlar.

Okullara zorunlu din dersi koyarlar; benim kutsalımı öğreneceksiniz efendim…

Alevilere yaptıklarını saymayayım…

Seninki kutsal da başkalarınınki değil sanki…

İslam Devleti ya da IŞİD hangi kutsala saygı duymuş ki Muhammed’in resminin yayınlanmasını küfür kabul ediyor.

Sadece Hıristiyanları değil, Alevileri değil, kafalarına uymayan Sünnileri bile öldürüyorlar ve ardından da kutsala saygıdan söz ediyorlar.

Hindular ineği kutsal olarak görürler.

Hinduların arada bir ülkelerindeki azınlık dinine mensup olan Müslümanları öldürmelerini normal karşılamak gerekiyor. Neden derseniz, Müslümanlar onların kutsal gördüklerine hiç saygı duymuyorlar.

Nasıl, böyle bir öldürme aklınıza yatıyor mu?

Orada Müslümanlara yönelik cinayetlere tepki gösterip, sonra da kutsala saygıdan söz etmek, “saygı ama sadece benimkine” anlamına gelmiyor mu?

Müslümanlar kutsallık anlayışlarını daraltmak zorundadırlar.

Noele küfret, yılbaşına karşı çık, sonra da kendi dini bayramına saygı bekle…

Biraz garip olmuyor mu?

Müslümanların olduğu her yerde cami açılmasını iste, kendi ülkendeki Hıristiyanlara ise kilise yapmamak için elinden geleni ardına koyma…

Cem evlerine cümbüş evi de…

Sonra da camine ve kutsalına saygı bekle…

Saygı bekliyorsan, saygı göstereceksin…

Göstermezseniz ister öldürün ister yakın, karşınızda gittikçe büyüyen bir tepki bulacaksınız.

Hiç merak etmeyin, ülkemiz yetkilileri başta olmak üzere yakında ağlamalar başlayacaktır.

Bu kadar büyük bir tepki beklemiyorlardı.

Charlie Hebdo’yu basılı ya da sanal olarak dağıtanlar iyi bir iş yapmışlardır.

Yüzde elli oy alabilirsiniz ama bu ülkede meydan o kadar da boş değildir.

“Kutsala saygı gerek ve emperyalistler…” söylemli camici sol için bir şey söylemeyeceğim…

Yıllardır dinciler tarafından kullanılmaktan bıkmadılar.

Hikmet Kıvılcımlı’nın islamiyette ilericilik bulmasının üzerinden 60 yıldan fazla zaman geçti. Troçkistlerin bir bölümünden başka bazı gruplara kadar bu alanda deneme yapanlar oldu ama herhangi bir sonuç alabildiklerini görmedik.

Başka bazı arkadaşlar da bir garipler doğrusu…

Ülkede “islamcı faşizm var” ya da “islamcı faşizme geçiliyor”, diyorlar ve İslam hakkında hiçbir şey söylemiyorlar.

Laiklikten söz etmekle sınırlı kalıyorlar.

İslam çağdaşlaşmak için ciddi bir reform geçirmek zorundadır.

Bunu yapacak olan biz değiliz, sadece gereğine işaret edebiliriz.

Dahası, nasıl bir reform konusunda yazmak –ki bu konuda çok sayıda yapıt bulunuyor- hiç yeterli değildir.

O yazılanları hangi güç hayata geçirecek?

Ülkede böyle bir güç şu günkü durumda bulunmuyor.

Yapılabilecek tek şey, islamı dışarıdan zorlamaktır.

Kürt hareketi bu konuda bir noktaya kadar geldi ve orada kaldı.

Sivil Cuma namazlarından ötesine gidemedi.

Bu adım da önemliydi ama orada kaldı.

Bu ülkede devrimciler hiçbir zaman dine saldırmadılar, böyle bir şey olmadı.

Dine karşı ilgisiz davrandılar, yanlış olan buydu.

Halka ters düşmemek adına ateist yaşadılar ama Müslüman gibi öldüler ve öyle gömüldüler.

Gerçekte ise dinle ilgili olmalıyız.

Müslümanlık da her büyük teori gibi değişik yönlerden yorumlanabilir.

Müslümanlığın hırsızlık, yalancılık ve katliam için nasıl kullanıldığını örnekleriyle sergilemeliyiz.

O kadar çok örnek var ki…

İslam’daki iç savaş bile büyük bir örnektir.

Tehditlere ve üstten konuşmalara aldırmayın…

İslamın hızlı bir şekilde yıprandığı görülüyor. Yasaklarıyla, kadını dışlamasıyla, katliamlarıyla, tehditleriyle durumu kurtaramayacağı artık iyice ortaya çıkıyor.

Herkes istediğine inanabilir, buna karışmayız, ama şu da bilinmelidir ve bu konuda sessiz kalamayız: islamın bugün egemen olan versiyonu insanlığa zararlıdır.

İnsan aklıyla alay ediyorlar. İnsanlığı aydınlanma öncesine götürmek istiyorlar.

Denecektir ki, Müslümanların çoğu bu görüşte değil…

Çoğunluğun ne düşündüğü önemli değil, önemli olan hakim olan ve gelişmeleri güçlü biçimde etkileyen kesimdir. Azınlıkta olabilirler ve bu önemli değildir.

O çoğunluk yapılarlara tepki göstermedikten ve sadece izledikten sonra önemini büyük oranda kaybeder ve edilgen bir kitle olarak kalır.

Saldırgan İslamcılar da o çoğunluğa fazla güvenilmeyeceğini biliyorlar. Bu nedenle gerilim istemiyorlar, bu kadar büyük tepki karşısında şaşkına döndüler çünkü o çoğunluğun bu büyük tepkiye göğüs germesi zordur hatta mümkün değildir.

Ağlamaya başlamaları bundandır.

 Artan oranda da mendilsiz kalıyorlar!