Şuanda 360 konuk çevrimiçi
BugünBugün406
DünDün6244
Bu haftaBu hafta14374
Bu ayBu ay14374
ToplamToplam10482798
Sende Fenerbahçeli tipi yok! PDF Yazdır e-Posta


Dün Kürtlerin televizyonlarından bir tanesinin programına katılmak için Brüksel’deydim. Program beklenebileceği gibi ağırlıkla seçim üzerineydi. Televizyon programlarında önemli olan insanlara işe yarayacak bilgi vermektir. Böyle yapabildiğiniz oranda ekranda arada bir bile görünseniz akılda kalırsınız.

İletilmesi gereken önemli bir bilgi başkanlık sistemiyle ilgiliydi. Çok kişinin kullandığı bir cümle var: başkanlık sistemine karşıyız. Buradan anlaşılması gereken, başkanlık sisteminin her çeşidine karşıyız ise, bu cümlenin ikincisiyle tamamlanması gerekir.

Başkanlık sistemi olan ülkelerde devlet başkanını veya cumhurbaşkanını halk seçer, Meclis değil… Bu durumda devlet başkanıyla Meclis aynı kitle tarafından seçildiği için yaklaşık olarak eşdeğer yetkilere sahip olurlar. Bizde eskiden olduğu gibi Cumhurbaşkanın Meclis tarafından seçilseydi, bu makamdaki kişi Meclis’ten daha az yetkiye sahip olur ve onun tarafından görevden alınabilirdi. Erdoğan’ın şimdiki pervasızlığının nedeni de “halktan yetki almış olmak”tan kaynaklanıyor. Bu yetkinin sınırları belli değil ya da cumhurbaşkanı yasal olarak Meclis tarafından seçilmiş olduğu dönemdeki yetkilere sahip ama Meclis değil halk tarafından seçilmiş. 7 Haziran seçiminin sonucunda ortaya çıkacak tabloyla cumhurbaşkanının yetkileri de belirlenecek. Ya ABD ve Fransa’daki başkanlık sisteminden farklı olarak çok geniş yetkilere sahip bir makam durumuna gelecek ya başkanlık sistemi olacak ama devlet başkanının yetki sınırları açık olarak belirlenecek ya da başkanlık sistemi olmayacak…

Sonuncu alternatifteki gibi başkanlık sisteminin tümden olmamasından yana iseniz, burada duramazsınız. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle ilgili yasanın iptal edilmesini, seçimin eskiden olduğu gibi Meclis tarafından yapılmasını istemek zorundasınız.

Bugünkü durum yasal olanla fiili olarak var olanın birbirine uymadığı geçici bir durumdur, değiştirilmesi gerekir.

Üç seçenek olabilir:

Birincisi: AKP’nin seçimde zafer kazanması durumunda fiili durum yasallaştırılır ve Türk tipi başkanlık sistemi ya da padişahlık hayata geçer.

İkincisi: ABD’de olduğu gibi geniş bir özerklik sistemiyle birlikte devlet başkanlığı hayata geçirilir. Devlet başkanının yetkileri açık olarak belirlenmiştir ve Erdoğan’ın şu anda fiili olarak kullandığı yetkilerden daha azdır.

Üçüncüsü: başkanlık sisteminin hiçbir çeşidi uygun değildir deniliyorsa, o zaman cumhurbaşkanının eskiden olduğu gibi Meclis tarafından seçilmesi için gerekli yasal değişiklik yapılmalıdır.

Televizyon merkezindeki çalışanlar birkaç saat sonra oynanacak Galatasaray-Beşiktaş maçıyla yakından ilgiliydiler. Büyük çoğunluk Kürtlerde beklenebileceği gibi Galatasaraylıydı. Hangi takımı tuttuğumu sordular. Çocukluktan 20 yaşına kadar hasta taraftar denilebilecek bir konuma sahip olduğumu sonrasında ise sadece taraftar olarak kaldığımı söyledim.

Galatasaraylı olduğumu öğrenince, “Sende zaten Fenerbahçeli tipi yok, Beşiktaşlı da olabilirsin ama Fenerbahçeli tipi yok” dediler.

İlginç bir belirleme, Fenerbahçelinin özel bir tipi mi var?

Herkes için geçerli olmayabilir ama var aslında…

“Büyük dağları ben yarattım, ufaklar babamdan kaldı” tipi…

Sürekli olarak kendini öven, ne kadar büyük işler yaptığını sürekli anlatmak ihtilacı içinde olan bir tip…

Büyük bir kulüp buna şüphe yok ama gerçekten büyük olan sürekli olarak bundan söz etmek gereğini duymaz. Başka bir deyişle buna “büyüklüğü hazmetmiş olmak” da denilebilir.

Maçı izlemeye kalamadım, son trenle dönmem gerekiyordu ama yolda cep telefonundan sürekli izleme imkanım oldu.