Şuanda 301 konuk çevrimiçi
BugünBugün352
DünDün6244
Bu haftaBu hafta14320
Bu ayBu ay14320
ToplamToplam10482744
Bazı komünistler YPG'ye neden kızar? PDF Yazdır e-Posta


Görüşlerine karşı bile olsanız insanları mümkün olduğu kadar anlamak gerekiyor. Anlamak genellikle kabul etmek sanılır ama hiç de öyle değildir. Kabul etmeyeceğiniz tutumu bile önce anlamanız gerekir. Anlamadan kabul ya da reddetmenin anlamı yoktur.

Başlıktaki soruyu yeniden sorayım:

Kendisini marksist, marksist-leninist ya da komünist olarak gören bazı insanlar YPG’ye neden kızıyorlar?

Suçlamalar öyle az buz da değil…

Emperyalizmin paralı askeri olmaktan, Kürt milliyetçiliğine kadar uzanıyor.

İlk suçlama, YPG’nin gerek Kobani savunmasının son döneminde gerekse de daha sonra yapılan kantonları birleştirme savaşında ABD ile işbirliği yapması nedeniyle yöneltiliyor.

Baştan başlayalım…

Suriye’deki Kürtler Esad rejiminin zayıflamasından yararlanarak özerk bölgelerini ilan ettiler. Esad rejimi zayıflamasaydı böyle bir gelişme olamaz ve bu ülkedeki Kürtler eskiden olduğu gibi bir bölümü kimliksiz olarak ezilen bir halk halinde yaşamaya devam ederdi.

Türkiye böyle bir gelişmeyi hiç beklemiyordu. Esad rejiminin zayıflamasında Türkiye’nin de payı bulunduğu için, Rojava’nın ortaya çıkmasında da payı vardır denilebilir.

Savaşta doğrudan ya da dolaylı attığınız bir adımın sonuçları beklediğiniz gibi olmayabilir. Irak’ı işgal eden ABD bu eylemiyle İran’ı güçlendireceğini hesaplamamıştı. Irak’ta Şiiler Saddam despotizminden kurtulduktan sonra İran’ın etkisi altına girdiler.

Devam edelim…

İslam Devleti (İD) Türkiye’nin de desteğiyle Kobane’ye saldırdı. Kent günlerce direndi ama yolun sonuna da gelinmişti. Eski Irak ordusu subayları ve Musul’da ele geçirilen modern silahlarla güçlü bir orduya sahip olan İD’ye karşı kahramanca direnmenin de sınırı vardı. Bu arada İD’nin Ezidilere yaptıkları da dünya basınında fazlasıyla yer buluyordu.

Kürtler Avrupa ülkelerinde meydanları doldurarak Kobane’nin savunulması için müdahale edilmesini istediler. Bunu kimden istediler? ABD, İngiltere ve Fransa’dan istediler.

Türkiye sosyalist hareketinin hava kuvvetleri bulunmadığı için onlardan istemediler.

En fazla 48 saat dayanabilecek olan kent düşmek üzereyken ABD uçakları İD’ye yönelik bombardımana başladı. Bombardıman kentte bulunan YPG güçlerinin verdiği bilgiler de kullanılarak etkili kılındı ve bir süre sonra da İD Kobane’den çekilmek zorunda kaldı.

Burada YPG’yi emperyalizm işbirlikçiliğiyle suçlamak saçmadır ve bazı marksist-leninist kafaların kireçlenmiş olduğunu gösteren bir örnektir.

Esad diktatörlüğünden kurtulup haklarını aldılar. Halkların ve değişik dinlerin birlikte yaşamasını sağlamak, Kürtçe üzerindeki kısıtlamaların kalkması gibi uygulamaları neden yapıyorsunuz diye sorulamaz herhalde…

Kobane ya yok olacaktı, (İD’nin ele geçirdiği yerlerde neler yaptığı biliniyor) ya da müdahale edebilecek tek alternatiften yardım istenilecekti.

ABD bölgede mümkün olduğu kadar fazla politik aktörün ortaya çıkmasını ve hiç birisinin de fazla güçlenmemesini istiyor. PYD’nin savunduğu yerel yönetim, kadınlara eşit haklar, dinlerin ve dillerin serbest olması gibi uygulamaların ABD’ye ters tarafı bulunmuyor. Bugüne kadar herhangi bir emperyalist ülkede şu veya bu dinin ya da dilin yasaklandığını duymadım.

Ardından kantonların birleştirilmesi operasyonu geldi. Bu savaşa YPG ile birlikte Özgür Suriye Ordusu’nun bir bölümü de katıldı. Bu savaşta da ABD, İD’ye yönelik sınırlı bombardıman yaptı. Ya da Kürt kantonlarının birleştirilmesinde ABD’nin katkısı da vardır.

Bunun bazı marksist-leninistlere yönelik nasıl bir zararı bulunuyor?

ABD’nin bölgesel çıkarlarıyla YPG’nin çıkarı arasında bir dönemden beri paralellik bulunuyor. ABD yeni bir politik gücün daha bölgede ortaya çıkmasını istiyor, PYD ve YPG de Kürt kantonlarını birleştirmek ve durumlarını sağlama almaya çalışıyor.

Rojava’da yapılan demokratik bir devrimdir ve bu devrimin ABD çıkarlarına yönelik herhangi bir tehdidi söz konusu değildir.

Devrimdir, çünkü iktidarın sınıf yapısı değişmiştir. Bir devrimin belirleyici özelliği alt yapıda ne yapıldığı değil, politik iktidarın sınıf yapısının değişmesidir. (Bu konuda Lenin’in Nisan Tezleri’ne bakabilirsiniz.) Rojava’da da Esad’ın merkezi egemenliği kırılmış, başka bir iktidar kurulmuştur.

Bazı komünistler neden bu kadar kızıyorlar?

Bir halkın özgürleşmesi sizi neden bu kadar rahatsız ediyor?

Eksikler vardır, eleştirilebilir. Buna kimsenin diyeceği olamaz.

Kestirmeden bir saptamayla, “bunlar ırkçı, Kürt düşmanı” demek yanlış olur.

Bence kızmalarının asıl nedeni başkadır.

Türkiye’nin hemen yanında önemli gelişmeler oluyor ve marksist-leninistlerin bunda herhangi bir payı bulunmuyor. Biz ki, tarihin tekerleğinin dönme yasalarını bilen komünistleriz; bölgede ortalık birbirine giriyor, ama esamemiz okunmuyor!

Esas buna kızıyorlar. Kendilerinin dışında da önemli gelişmelerin olabileceğini kabul edemiyorlar. Tek doğru önderliği kendilerinin temsil ettiğine inandıkları için, başkalarının da doğru şeyler yapabileceğini kabul etmiyorlar.

Bu nedenle de “bunların hepsi ABD’nin paralı askeridir”, “bunlar neo liberaldir” demekten başka yol bulamıyorlar.

Sanki böyle dediklerinde bir şey mi oluyor, orası da ayrı konudur.

Naçizane önerim; öğrenmeye ve anlamaya çalışmaktır.

Bu yapılmadığı sürece durumunuz daha iyi değil daha da kötü olacaktır.

Son seçimdeki ilginç bir gelişme HDP’nin başarısının gölgesinde kaldı.

Komünist Partisi (KP) seçime “halkın komünistleri özlediği” gerekçesiyle ayrı parti olarak katıldı.

Sonuç, yüzde 0,15 oranında oy almak oldu.

Başka bir deyişle yüzde birden çok sıfıra yaklaşmışlar!

Halkımız bu komünistleri gerçekten çok özlemiş!

Bir örgüt küçük olabilir ama boyuna hiç yakışmayan iddialı söylemle ortaya çıkmaya kalktığında da komik bile olmaz.

Kıssadan hisse: bol miktarda suçlama üretmek yerine öğrenmeye ve anlamaya çalışın. Kabul etmeyebilirsiniz tabii ama yüksek perdeden konuşmayı sürdürdüğünüzde kimsenin sizi dikkate almadığını üzülerek fark edeceksiniz.