Şuanda 288 konuk çevrimiçi
BugünBugün339
DünDün6244
Bu haftaBu hafta14307
Bu ayBu ay14307
ToplamToplam10482731
Evrim teorisine farklı yaklaşım PDF Yazdır e-Posta


Farklı yaklaşımla anlatılmak istenilen, materyalist farklı yaklaşımlardır. Evrim teorisine idealist yaklaşımlar da bulunuyor ve bunlar da –ilgili materyalist teoriler gibi- çeşitlilik barındırıyor. Yazıda sadece farklı materyalist yaklaşımlar üzerinde durulacaktır.

Yeryüzünde hayatın nasıl ortaya çıktığı sorusundan daha da önemli olan bu hayatın gelişmiş canlı varlıklara doğru nasıl gelişebildiğidir. Tek hücreliler de canlıdır ve bunların ortaya çıkmaları konusunda azçok inandırıcı değişik teoriler bulunuyor. Daha sonraki gelişme nasıl oldu; ileri bir aşamada bilinç ve dil nasıl ortaya çıktı konularında ise karşıt teoriler bulunuyor. Bu teorilerin bir bölümü materyalisttir, başka bir bölümü -geçen sayıda incelenen Thomas Nagel örneğinde olduğu gibi (Bkz. İndirgemeci Materyalizm yazısı)- kendilerini indirgemeci materyalist olarak görmeseler bile evrim konusunda idealist anlayışa prim vermezler.

Evrim teorisi, Darwin’in Türlerin Kökeni’ni yazdığı dönemde belirttiği gibi, hiçbir zaman tam olarak açıklığa kavuşturulamayacaktır. Gezegenimizin uzun tarihinin yeniden oluşturulması söz konusudur. Hayatın bulunmadığı tarih, hayatın ortaya çıkması ve gelişmesi gibi milyonlarca yıllık bir dönemin bütünüyle ortaya çıkarılması mümkün görünmüyor. Bu nedenle geçmişe yönelik her yeni arkeolojik buluş ve bunun mevcut bilgilere eklenerek yeniden değerlendirilmesi, yeryüzünün ve insanlığın tarihi konusunda yeni yaklaşımları kaçınılmaz olarak birlikte getiriyor. Ek olarak çok sonra gerçekleşen buluşlar ve ilgili bilimsel teoriler de uzak geçmişin değerlendirilmesinde yeni yaklaşımların ortaya çıkmasına neden oluyor. Genetik teorisi, DNA’nın bulunması, grup teorisinin gelişmesi gibi…

İnsanın evrimiyle ilgili bir başka önemli gelişme, bu evrimin hayvanlar ve bitkiler gibi diğer canlıların evrimiyle birlikte değerlendirilmesi gerektiğinin anlaşılmasıdır. Mancuso’nun İtalyancadan çevrilerek Almancada yeni yayımlanan Bitkilerin Zekası (Die Intelligenz der Pflanzen ) adlı kitabında (1), bitkilerin insan hayatı için büyük öneme (fotosentez yeterli örnektir), özgün bir iletişim dili ve zekaya da sahip olmalarına karşın, bu konudaki araştırmaların geride kalmasının özellikle dini nedenleri üzerinde duruluyor.

Hayvanların ve bitkilerin evrimiyle ilgili olarak geçmişe yönelik her yeni buluş ve bugünkü araştırmalar, insanın evrimi konusunda da gerçeğe daha yakın teorik zenginleşme sağlayacaktır.

Evrim teorisine son farklı yaklaşımlardan birisi ise, canlıların evrimini birbiriyle ilişkisi içinde incelemek anlayışının ötesine geçiyor. Her canlı hayatta kalmak için çevreye uyum sağlamaya çalışmakla yetinmez; aynı zamanda çevresini değiştirir, yaşaması ve gelişmesi için daha uygun şartların oluşmasına yönelir ve bu anlamda da kendi evrimini etkiler. Evrim karşılıklıdır, birliktedir.

Bir organizmanın değişimine etki yapan yakın ve uzak çok sayıda faktör bulunur. İngilizcede bu faktörlerin toplamı için niche kelimesi kullanılıyor ve şöyle tanımlanıyor: “(…) niche thus defined is a region of an ‘n-dimensional hypervolume’” (2)

Organizma, evrimini etkileyen n boyutlu alanın bazı özelliklerini az veya çok etkileyerek orada kendisine bir çeşit yer açıyor ve böylece kendi evriminde söz sahibi oluyor. Bu etkileme olumlu veya olumsuz yönde olabilir ve her organizma için zaman faktörü de dikkate alınarak ayrıca incelenmesi gerekir. (3)

Örneklemek gerekirse: Bir alanda uzun süren kuraklık nedeniyle yiyecek sıkıntısı başlamışsa, o alanın hareketli organizmaları yok olmak ya da açlığa alışmaya çalışmak yerine yerlerini değiştirebilirler, göç edebilirler. Göç, burada, çevrenin organizmaya dayattığı şartlardan uzaklaşmaktır, yok olmak ya da zorunlu evrim ikilemine karşı çıkmaktır. Bir başka örnek soğuk iklimde yaşamak zorunda kalan bazı organizmalarla ilgilidir. Bazı hayvanlar çevreyi değiştiremedikleri için yok olurken, bazıları beden ısılarını düşürmeyi öğrenir. İnsan ise kendisine sığınak yapabilir ve soğuktan korunur. Bu ise çevrenin dayattığı evrime karşı koyabilmek anlamına gelir.

Tekrarlayacak olursak, organizmanın çevrenin zorladığı evrime karşı o çevreyi etkileyip değiştirmek olanağı vardır. Bunu ne oranda yapabileceği her özel durum için ayrıca incelenmelidir.

Evrim teorisine bu farklı yaklaşımın önemli bir yönü daha bulunuyor: önceki teoriye göre, sonraki nesil öncekinin genetik özelliklerini alırdı. Buna ek olarak evrimi etkileyen değişiklikleri de alıyor. Canlının kendi evrimine katkıda bulunması bir nesille sınırlı kalmıyor, sonraki nesle de aktarılıyor ve nesiller ilerledikçe bu katkı da genişliyor.

Canlıyı insanla sınırlandıracak olursak, insanın yarattıkları kendisinin ve sonraki kuşakların gelişimini artan oranda etkiliyor.

Uymak zorunda olunan çevrede değişiklik yaparak kendi evrimini etkilemek anlayışı, başka bir yaklaşımı da gerekli kılıyor: extended mind ya da genişlemiş akıl olarak ifade edilen bu anlayışa göre; akıl, organizma ile sınırlı değildir, dışına yayılır. Burada anlatılmak istenilen, insan aklının bedenin dışında oluşturdukları değildir. İnsan aklı, bedenin oluşturduklarıyla ilişki içinde işlevini yerine getirir.

Basit bir örnek olarak telefon numaralarının yazıldığı not defteri verilebilir. İnsan beyni numaraları ezberleyebilir ve gerektiğinde bunları hatırlayıp kullanabilir. Veya böyle yapmak yerine deftere bakarak da numaraları kullanabilir. Her ikisinde de aklın fonksiyonu ve bunun sonucunda ortaya çıkan eylem aynıdır: telefon numarasının hatırlanması ya da bulunması ve telefon edilmesi… Hafızanın bir köşesinde kullanılmadan duran numaralarla, defterde duran numaralar arasında işlev yönünden fark yoktur. İkisi de gerektiği zaman kullanılacaktır. (4)

Buradan çıkan sonuç, beynin kendi ürettiklerini kullanarak çalıştığıdır. Akıl, deride bitmez; insanın dışına yayılır. İnsanın ürettikleri onun hayatında da etkili olur, evrimini de önemli oranda belirler.

Yeni evrim teorisinin bir başka önemli yanı ise, bireyin evriminin yerini grup olarak insanların evriminin almasıdır. İnsanlar grup halinde yaşadıklarında tek olarak yaşadıkları zaman kazanamayacakları özellikler geliştirirler. Yardımlaşma, birbirinin eksiğini tamamlamanın yanı sıra, insan aklının gelişmesinde önemli bir faktör olan dilin ortaya çıkması ve gelişmesi de grup ya da toplum olarak yaşamayı gerekli kılar. İnsan aklı sadece bireysel değildir, aynı zamanda kolektiftir.

İnsan yakın ve bazı durumlarda uzak çevresini grup olarak değiştirir ve bu değişimi sonraki nesle bırakır. (5)

Okur, verilen kaynakların yayınlanma tarihlerine baktığında bunların oldukça yeni olduğunu görecektir. Kaynaklarda yer alan kitaplar konuyla ilgili yayınların küçük bir bölümünü kapsıyor. Son 15-20 yılda bu alanda kitap, dergi ve bilgi bankaları olarak çok sayıda yayın söz konusudur. Evrim teorisine farklı yaklaşımla birlikte değişik bilgi alanlarının iç içe geçmesi süreci de hızlanmıştır. Evrimin incelenmesi ancak disiplinler arası bir çalışma olabilir. İnsanın grup halinde yaşaması sonucu ortaya çıkan değişiklikler sadece evrimin değil grup sosyolojisinin ve sosyal psikolojinin de konusudur. Grup, bireylerin toplamından oluşmaz; farklı özellik taşır. Grup psikolojisi savaştaki askerlerden futbol izleyicilerine kadar birçok alanda belirleyicidir.

Yazının sonunda diyalektik materyalizmle ilgili önemli bir soruna kısaca değinmek gerekir. Canlının çevresinden etkilenerek değişmesi ve onu etkileyerek değiştirmesi diyalektik materyalist bir ilişki gibi görünüyor. Burada soru, böyle bir ilişkinin ve sonucu olarak da birlikte evrimin neden daha önce düşünülmemiş olmasında ortaya çıkıyor. Bu ilişkiyi görebilmek için neden Darwin’den sonra yüz yıl kadar beklemek gerekmiştir?

Diyalektik materyalizm ana hatlarıyla ve hatta bazı ayrıntılarla birlikte açıklanmış bir süreci yorumlayabilir ve sürecin özelliklerinin diyalektik ve materyalist olduklarını belirtebilir. Ne ki, sürecin açıklanmasının başlatıcısı olamadığı gibi henüz açıklanmamış aşamaları için de aydınlatıcı katkı sunamaz.

Birlikte evrim teorisiyle genişlemiş akıl konusunda aynı temelden çıkış yapan farklı yaklaşımlar bulunuyor.

Materyalist yeni evrim teorileri arkeoloji, antropoloji, grup sosyolojisi, bilim teorisi, biyoloji, genetik ve sayılabilecek başka alanlarda ortaya çıkan gelişmelerin yorumlanmasıyla ulaşılan yeni bir yaklaşım tarzının ürünüdür.

 

 

 

 

 

 

KAYNAKLAR

 

  1. Stefano Mancuso: Die Intelligenz der Pflanzen, Verlag Antje Kunstmann, 2015.
  2. F. John Odling-Smee, Kevin N. Laland, Marcus W. Feldmann: Niche Construction – The Neglected Process in Evolution, S. 38, Princeton University Press, 2003.
  3. Nicole Boivin: Material Cultures, Material Minds, Cambridge University Press, 2008.
  4. Richard Menary (Derleyen): The Extended Mind, MIT Press, 2010.
  5. Robin Dunbar, Clive Gamble, John Gowlett (Derleyenler): Social Brain, Distributed Mind, Oxford University Pres, 2010.

 

Düşünbil sayı 48’de yayımlanmıştır.