Devlet Bahçeli’nin ve 2012 yılında bir kuyumcudan yüzük çalarken yakalanan ve hakkında zabıt tutulan danışmanının neler söylediklerini biliyorsunuz. “HDP’ye oy veren şerefsizler…” diye başlıyorlar…

Bunların pili bitti, düzeyleri bu kadar ve bu nedenle de dalga geçmek ve aşağılamak gerekir.

Bir HDP’li güzel söylemiş: “İçinde bulundukları ruhsal durumu anlamak için dün gece Ferdi Tayfur dinledim”.

Ferdi Tayfur bir zamanlar MHP’ye yakındı, halen öyle midir bilmiyorum. Dinleyenler bilir, her şarkısında ağlıyormuş gibi söyler.

MHP’ye uygun bir durum…

Demirtaş da “doğru dürüst Türkçe konuşamayan Türk milliyetçileri”nden söz etti…

Normal görmek gerekir. Bunların eğitimi nedir ki!

En eğitimlileri Türk Tarih Kurumu eski başkanı Yusuf Halacoğlu, profesördür ve İngilizce bilmez.

İngilizce bilmeden Almanya gibi ülkelerde üniversiteye bile giremezsiniz, bizde ise Tarih Kurumu Başkanı bile olursunuz…

Normal…

Akdeniz’e White Sea diyen bir devlet başkanının olduğu ülkede bu durum hiç de garip değildir.

Milliyetçiliğin bizdeki kadar kalitesizi az görülmüştür.

Milliyetçi olsun, ırkçı olsun hatta faşist olsun ama biraz da kalite olsun diyeceksiniz, ama Türk milliyetçilerinde yoktur.

Hepimiz aynı kültür ortamının insanları olduğumuz için milliyetçisinin, dincisinin ve solcusunun kalite olarak birbirlerinden çok farklı olmaları mümkün değildir. Solun kalitesi milliyetçilerle karşılaştırılamayacak kadar yüksek ama unutmayalım bunlara göre yüksek…

Bir ülkede solun ve sağın ve hatta faşizmin düzeyi arasında daima bağlantı vardır.

Almanya sosyalistlerinin büyük tarihsel gelenekleri ve yetiştirdikleri büyük isimler biliniyor.

Benzer bir gelişmişliği Alman faşizminde de görebilirsiniz.

Hitler’in konuşma tekniği hakkında aradan yıllar geçmesine rağmen kitaplar yayımlanıyor.

Bir de konuşurken cümle kurmakta sıkıntısı olan ve anlamsız el hareketleriyle konuşmasını iyice berbat eden Devlet Bahçeli’yi görüyorsunuz.

Türk milliyetçileri felsefeden anlamazlar. En okumuşları ise İngilizce bilmez.

Alman faşizminde ise 20. yüzyılın önemli filozofları arasında sayılan Heidegger vardır.

Alman faşizmi ya da ulusal sosyalizm üzerine yapılan araştırmalar hala sürüyor. Her yıl konuyla ilgili kaç kitap yayınlanıyor, bilmiyorum. İlginçtir, bu konuda İngiliz tarihçiler özellikle üreticiler. Hitler’in bin sayfadan fazla biyografisini yazan ve bu bağlamda Nazilerin yükseliş ve düşüşlerini inceleyen Ian Kershaw’ın bu yıl Nazilerin son günlerini konu alan bir kitabı daha çıktı.

MHP tarihiyle ilgili yazılmış iki kitap ise Tanıl Bora ve Kemal Can’ın…

Başka da yoktur ve zaten ne yazacaksınız…

Tarihte ve günümüzde çok sayıda ülkede milliyetçi örgüt bulunuyor ama bizdeki kadar kalitesiz bir milliyetçilik az bulunur.

Kürt diye aşağıladıkları bir halkın politikacılarının bir bölümü Türkçeyi bunlardan iyi kullanıyor.

Adam olana bu bile yeter ama anlayabilecekleri şüphelidir.

Türk milliyetçisi olarak Türk diline ve kültürüne nasıl bir katkıları olmuş diye sormayın, yoktur.

Yarım yüzyıl “esir Türkler” edebiyatı yaptılar. Moskof zulmü altında inlediklerine inandıkları soydaşlarına 1991 sonrasında kavuştular.

Sonra ne oldu?

Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Kazakistan’da tutunabildiler mi?

Bu ülkelere doluşan MHP’lileri kimse ciddiye almadı.

Ciddiye alınacak bir özellik bulunmuyorsa neyi ciddiye alacaksın!

“Esir Türkler” rüyası bitti, yerine de başka rüya bulamadılar.

Çin’deki Uygurlarla idare etmeye çalışıyorlar.

Bir ülkenin milliyetçi akımı o ülke kültürünün en alt düzeyine sahipse, onunla ancak dalga geçilir.

Ey Türk milliyetçisi, önce iyi Türkçe öğren!