Şuanda 293 konuk çevrimiçi
BugünBugün529
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8253
Bu ayBu ay8253
ToplamToplam10476677
ileriye dogru kacmak PDF Yazdır e-Posta


Bu deyimi Almanca'dan öğrendim: Flucht nach vorn. Özellikle politikada kullanılan bir deyim, bazen kişisel hayatla ilgili olarak da kullanılabiliyor.
Anlamı, bir alanda sıkışınca, aynı anlayışı başka alanlara da yayarak sürdürmek anlamına geliyor. Sıkışmışlığınızı ya da hatalarınızı başka alanlara da taşıyarak ferahlayabileceğinizi sanıyorsunuz. Kafa yapısı aynı, sadece başka alanlara taşıma yapılarak durumun düzeleceği sanılıyor.

Gerçekte ise düzelmiyor. Kişi kendisini kandırmakla yetiniyor.

Bu deyim dün Günay ve Cahit ile birlikte trenle Brüksel'e ROJ TV'deki bir programa giderken aklıma geldi.
Cahit, "hayranın yine yazı yazmış" dedi. Hayranın dediği, Mihrac... Adam aylardan beri Almanya'da yaşayan tanıyıp tanımadığı herkese hakkımda yazılar gönderip duruyor. Zannediyor ki, bir şey olacak... Bir bölüm insan Mihrac'ın ileti adresini çöp bölümüne aldı. Gelen iletiyi görmüyor bile, doğrudan çöpe gidiyor. Bir bölümü de eğleniyor işte...

Cahit böyle deyince zannettim ki yine bir yazı gelmiş. Yok, öyle değilmiş... Kürtlerin bir bölümü terapi ihtiyacı içinde olan insanların yazılarına da yer veren bir sitesinde yayınlanmış. Adını da söylemişti ama açıkçası aklımda kalmadı.

Yazsın canım! Sıkıştıkça ileriye doğru kaçıyor, kaçsın kaçabildiği kadar...

Aynı konuşmada bir dönem Suriye'de kalmış, bazısı sonra PKK'den ayrılmış kişilerin geçmişleriyle ilgili yazılarında şu tür bölümler olduğunu öğrendim:

"Suriye yönetimiyle görüşmemiz gerekiyordu. Muhaberat'tan olduğunu bildiğimiz Mihrac Ural'ı aradık..."

Benim bir şey söylemem gerekmiyor. 1980'li yıllarda Suriye'de uzun süre kalanlar durumu benden daha iyi biliyorlar.

Herkes içinde bulunduğu örgüte göre gerçeği başka bir noktadan görüyor, ama sonuçta bir noktada buluşuyor: Muhaberat ya da Suriye yönetimiyle ilişki kurmak istiyorsan, Mihrac Ural'ı bulacaksın.

Ben de zaten önceki yazılarımda "Muhaberat'ın Türkiye devrimci hareketi içindeki uzantısı" demiştim.

Adamcağız benim ne yaptığımı, kimlerle birlikte hangi televizyon programlarıma çıktığımı, kimlerle hangi toplantılara katıldığımı sürekli izliyor. O kişilerin iletişim adreslerini bulup hakkımda iletiler yolluyor ve bunu en az bir senedir yapıyor.

Yapıyor da bir şey mi oluyor? Şu ana kadar bir şey olduğunu fark edemedim!

Ben sahip olduğum yere reklam kampanyalarıyla, içi boş propagandalarla gelmedim. O nedenle Mihrac efendinin bana karşı ne yaptığı da hiç dert değil...

Biz, örgütsel tarihimizin karanlık noktalarını açığa çıkarırken, Mihrac Ural'a yapacağımızı yaptık.

Muhaberat ajanlığının yanına devrimcilerin katili olması da eklendi. Örgüt içindeki insanları kaçırtıp işkence yaptırması da...

Fazlası gerekmez... O bana karşı bir şeyler yapabileceği umuduyla uğraşıp dursun...