Önceki kararım uyarınca yazı yazmayı azaltacaktım ama Yunanistan seçiminden sonra gel de yazma… Umarım bu istisna olur ve bundan sonra kararıma uyarım.

Yunanistan’da kesin seçim sonucu henüz belli olmadı ama SYRIZA’nın yüzde 35,5 ile en büyük parti olması kesinleşti. Ardından yüzde 28 ile Yeni Demokrasi Partisi geliyor. SYRIZA’yı başından beri düşman olarak gören Yunanistan Komünist Partisi yine yükselemedi ve yüzde 5,5’te kaldı. Seçimin önemli bir başka sonucu ise, SYRIZA’dan ayrılan ve kendilerini “sol muhalefet” olarak adlandıranların yüzde 3 seçim barajını aşamayarak Meclis’e girememiş olmaları. Faşist Altın Şafak partisi ise yüzde 7,4 oy aldı.

SYRIZA tek başına iktidar olamıyor ve yapılan açıklamaya göre daha önce koalisyon yaptıkları liberal sağ özellikteki parti de Meclis’e girdiği için öncekine benzer bir hükümet kurularak devam edilecek.

Konuyla ilgili olarak yazdığım önceki yazıları hatırlayan okurlar SYRIZA’nın sahip olunan imkanlar çerçevesinde yapılabilecek olanın en fazlasını yaptığını, “ihanet etti”, “halkı sattı” gibi belirlemelerin boş olduğunu belirttiğimi biliyorlar.

Yunanistan halkı Türkiye solunun önemli bir bölümünden daha akıllı çıktı.

Bunu açıkça belirtmek gerekir.

Yunan halkının demokrasi bilincini ve kararlılığını övenler, SYRIZA’yı hainlikle suçlayanlar, bu partiden ayrılan “sol muhalefeti” göklere çıkaranlar, bu sonuç karşısında ne söyleyeceklerdir, bilemiyorum.

Aslında bu tiplere edilecek iyi laflar var, ama kendimi tutup söylemiyorum.

Belki bir cümle söylenebilir: SYRIZA’nın sonundan söz etmiş olanlar, kendi sonları hakkında biraz düşünürlerse daha iyi olur.

Önceden de yazmış olduklarımı kısaca tekrarlayacak olursam:

Yunanistan zayıf bir ekonomiye sahip. Ülke nüfusu 11 milyon… Başlıca gelir kaynakları turizm, bazı tarım ürünleri ihracatı ve gemi taşımacılığı… Zayıf bir ekonomiyle Almanya burjuvazisi gibi “kaçın kurası” denilebilecek bir sınıfa posta atmaya kalkarsan, yutmazlar. Gücüne bakarlar ve “neyine güvenip de horozlanıyorsun” derler.

Yunanistan’da tasarruf paketiyle ilgili referandum yapıldı ve halk “hayır” dedi. Amaç bu referandumu alacaklılara ve özellikle de Almanya’ya karşı kullanmaktı ama Almanya Ekonomi Bakanı referandum sonucunu ciddiye almadı. Memur maaşlarını bile ödeyemeyecek durumda olan SYRIZA için de dayatılan şartları büyük oranda kabullenmekten başka çıkış kalmadı.

Eleştiriler üzerine Başbakan Tsipras istifa etti ve 18 ayda üçüncü seçim kararı alındı. Sonuçta görülen, Yunanistan halkının SYRIZA’nın çizgisini onayladığı yönündedir. Bu ekonomik güçle, bu imkanlar dahilinde yapılabilecek başka şey yoktu.

Seçim sonucunun gösterdiği kadarıyla Yunanistan halkı bunu anlamış görünüyor.

Yunanistan halkı bunu görebilir, ama bizdeki solun bir bölümü görmeyecektir, göremez.

Herkese verecek aklı vardır, sadece kendisi için yoktur.

Ülkede üç milyonun üzerinde mülteci varken, bu insanlar yıllardan beri görülebilecek kadar çoğalmışken, bunlarla ilgili değerlendirme yapamaz, ama başkasına akıl verir!

SYRIZA’yı bundan sonra da zor bir yol bekliyor. Yunanistan’ın büyük borcunu zamana yayıp, mümkün olduğu kadar fazla bir kısmını da bildirmeye çalışacaklar ama zor iş… Bu kadar büyük borcun ödenemeyeceğini aslında IMF de, Avrupa Merkez Bankası da, Almanya hazinesi de biliyor. Çetin bir pazarlıkla bazı düzenlemeler yapılacak ama nasıl yapılacak, pazarlığa bağlı…

Bir de tabii İspanya’daki seçimlere…

SYRIZA bu sonuçla İspanya soluna büyük bir umut verdi.

SYRIZA’nın ihanetinden, bu partinin Yunanistan işçi sınıfı için bitmiş olduğundan, SYRIZA’nın sonundan söz edenlere söylenebilecek –dalga geçmek- kapsamında başka sözler de var; ama önemli değil, söylenmeseler de olur…

SYRIZA bu yılın Ocak ayıda yapılan ve büyük yankı uyandıran seçimde yüzde 36,4 oy almıştı, yaklaşık aynı oranı korudu.

Kendilerine sol muhalefet diyenler boylarının ölçüsünü aldılar.

Bizdekiler ise almasa da olur!