Şuanda 271 konuk çevrimiçi
BugünBugün322
DünDün6244
Bu haftaBu hafta14290
Bu ayBu ay14290
ToplamToplam10482714
Şeytan taşlarken çarpılmak... PDF Yazdır e-Posta


Öncelikle tatil günlerinde siteye büyük ilgi gösteren okurlara teşekkür ederim. Gerçi birkaç kişi “tatilde toplu okuyacağız” diye daha önce haber vermişti ama bu kadarını beklemiyordum doğrusu… Günlük 2000’den aşağıya inmiyor…

Gelelim konumuza…

Mekke’de Hac sırasında şeytan taşlamada yaşanılan izdihamda 753 kişi öldü, binden fazla da yaralı bulunuyor. Ahmet Hakan 26-27 Eylül tarihli Hürriyet’te 1990 yılından beri verdiği ölen hacılar haberlerini toplamış. 25 yılda yaklaşık 3500 kişi ölmüş ve bunların önemli bölümü de şeytan taşlamayla ilgili ölümler…

1994’te şeytan taşlamada 270 kişi

1998’de yine şeytan taşlamada 119 kişi

2001’de 35 kişi

203’te 14 kişi

2004’te yine şeytan taşlamasında 244 kişi

Ve 2015’te 753 kişi…

Bir büyüğümüz demiş ki: birkaç milyon insanın yoğunlaştığı bütün alanlarda böyle şeyler olabilir. Suudi yönetimine kızmamak gerekir!

Evet, çok sayıda kişinin yığıldığı yerlerde ezilerek ölmek her zaman mümkündür ama bir kere mümkündür. Almanya’da birkaç yıl önce Duisburg’da yapılan bir festivalde aşırı yığılma sonucu otuz kadar kişi ezilerek ölmüş ve ortalık neredeyse birbirine girmişti. Bu ülkede her yıl çok kalabalık festivaller yapılmasına karşın bir daha böyle bir şey olmadı. Eksikler tespit edildi, sorumlular hakkında soruşturma yapıldı ve önlemler alındı.

Sadece 1990 sonrası dikkate alınsa bile, son 25 yılda şeytan taşlamayla ilgili olarak altı olay olmuş ve kabaca 1500 kişi ölmüş. Suudi Arabistan yönetiminde büyük bir vurdumduymazlık var. Bir bilemediniz iki kaza olur, sonra öyle önlemler alınır ki, bir daha olmaz. Suudi Arabistan’da para mı yok, ama sorun para değil… Gazete haberlerine göre her taraf polis doluymuş ama dil bilmedikleri için hacılarla iletişim kuramıyorlarmış.

Her tarafa polis dikmekle, kamera yerleştirmekle bir şey olmuyor!

Ne demiş Suudi Arabistan televizyonundaki sunucu: “Hac sırasında ölmek fazilettir.”

Aslında “Hacca gidip şeytan taşlarken ölmek bu işin fıtratında var” da denilebilirdi!

Yukardaki listeye bakınca bunu açıkça görmek mümkün…

Hac sırasında ölmek gerçekten de fazilet!

Bir kere doğrudan cennete gidiyorsunuz, 72 huri de orada bizi bekliyor.

Suudi yönetimi ölenlerin ailelerine para veriyor (kan parası olsa gerek)…

Cenaze masraflarını da karşılıyor…

Yani daha ne istiyorsunuz!

Çok günah işlediğine inanan yaşlılar hacca gitmeli…

En fazla üçüncü gidişlerinde ezilerek ölürler…

Bütün günahları affedilir ve doğru cennete…

Suudilerde bu öğrenme yeteneksizliği ve berbat organizasyon bulundukça her yıl şu veya bu nedenle ölenler olur.

Kimilerinin üzerine bu yıl olduğu gibi vinç düşer (207 ölü), kimileri tünelde sıkışır (yıl 1990, 1462 ölü), kimisinde çadırlar yanar (yıl 1997, 343 ölü)…

Hacda şeytan taşlamayla recm (taşlayarak öldürme) arasındaki benzerlik dikkatinizi çekmiş olmalıdır.

Bazı İslam ülkelerinde recm uygulanıyor. Hacda şeytan taşlayanlar ülkelerine bu konuda antremanlı olarak dönüyorlar…

Müslümanların önemli bölümünün ikili bir hayatı bulunuyor. Bir yandan namaz kaçırmaz, orucunu tutar, kurbanını keser, hacca da gider; diğer yandan ise yalancılığın, dolandırıcılığın her çeşidini yapar.

Bu tür insanlar fazlasıyla var, çevrenizden de biliyorsunuzdur.

Neden böyledir diye sorulacak olursa, şöyle denilebilir: İslam’da geniş bir af mekanizması bulunuyor. Allah bağışlayıcıdır. Her numarayı yap, her günahı işle sonra otuz gün oruç tut, sık sık dua oku (Bakara ya da eski bir bakanın dediği gibi Bakara-Makara), hacca git, zekat da ver; günah kalmaz. Günah defteri sıfırlanır ve artık yeni günahlar işleyebilirsiniz.

Günahkarlık geçici bir durumdur. Af ve tövbe mekanizmasını biliyorsanız bütün günahlarınızdan kurtulabilirsiniz. Müslümanların önemli bölümü de bunu uygular.

Bu nedenle “Müslüman kişidir, yapmaz” denilemez. Tersine yapma ihtimali normal bir kişiye göre daha fazladır. Böyle yaparak günah işlediğini bilir, bu günahtan nasıl kurtulacağını da bilir.

Humeyni, “İslam ya politikadır ya da hiçbir şeydir” demiş ve güzel söylemiş…

Makyavel bile bu İslamcılardan daha ilkelidir.

Ateist bir insanım ama İslam kültürünün içine doğdum. Ailem inanırdı ama o kadar… Ortaokulda din dersine girmezdim (o zamanlar mecburi değildi).

İslamı öğrenmek gerekir, lazım olur…

İslamı öğrenmek bu dindeki muhtelif yolları da öğrenmeyi içerir.

Ateist olarak günahkar biriyim, hatta Suudi kralına göre terörist filan da oluyorum, ama işimi garantiye almışım. İslam doğruysa, öteki dünya da varsa, doğrudan cennete gidiyorum.

Nasıl mı, anlatayım:

Bir köre kırk adım attıranın bütün günahları affedilirmiş.

Bunu nerede okudum, hatırlamıyorum. Sanırım Hz. Muhammed’in bir belirlemesiydi.

Benim arabaya sık sık yolcu olarak körler de biner, inince de tabii yardımcı olurum.

Bazılarını gittikleri yerden biraz uzakta indiririm, önünde durursam 40 adım olmuyor çünkü… Numara yapıyorum ama sevap işlemek için yapıyorum yani…

Görme engelliye yardım ederek kırk adım yürümesini sağlarım ve böylece tüm günahlarım bir kere daha silinir.

Bu konuda epeyce alacaklı olduğumu sanıyorum ve doğrudan cennete gidiyorum…

Siz derdinize yanın!