Şuanda 270 konuk çevrimiçi
BugünBugün321
DünDün6244
Bu haftaBu hafta14289
Bu ayBu ay14289
ToplamToplam10482713
Olağan şüphelileri tutuklayın! PDF Yazdır e-Posta


Bu cümle, Casablanca filminin bitiş cümlesi sayılabilir. Uçağa binerek kaçanlara engel olmak isteyen Nazi subayını öldüren Humprey Bogart’ı korumak isteyen kentin emniyet müdürü Fransız komiser, olay yerine gelen polise böyle der.

Ankara’daki katliamın olağan şüphelisi hükümettir.

Önceki saldırılarda olduğu gibi bu saldırının da faili karanlıkta kalacaktır.

Başbakan gibi “failin yakalanmasından” söz etmiyorum çünkü iki canlı bombayla yapıldığı anlaşılan katliamdan sonra faillerin yakalanması zaten mümkün değildir. En fazla –o da doğru olarak yapılabilirse- kimlikleri belirlenebilir; o kadar.

Canlı bombayla gerçekleştirilen eylemlerin en önemli özelliği de budur: faili yakalayamazsınız, zaten ölmüştür; en fazla kimliğini bulabilirsiniz, ki bu da size arkadaki örgüt ya da eylemi düzenleyen gerçek güç konusunda fazla bilgi vermez.

Bu katliamı PKK’nin yapabileceğini düşünebilecek kadar salak olanlar da bulunuyor.

Bir örgütün paylaştığı bir söylem olan “barış kardeşlik” sloganlı bir mitingde, üstelik de “seçime kadar bize saldırılmadığı sürece saldırmayacağız” açıklamasını yaptığı bir günde, katliam yapması için aptaldan da daha öteye akıl fukarası olması gerekir.

Hatırlayacaksınız, benzer bir iddia Paris’te üç Kürt kadınının öldürülmesiyle ilgili olarak da günlerce konuşulmuştu.

Benzer bir iddia Suruç’taki katliam sonrasında da ortaya atılmıştı.

Böylesi olaylarda “bu eylem kimin işine yarar?” sorusundan hareket edilir.

Kimin işine yarayacağı ya da yarayacağının hesap edildiği açıktır: hükümet ve arkasındaki güçler…

Böyle bir eylemi yapabilecek kapasitede örgütler olarak PKK, DHKP-C, İslam Devleti sayılıyor ve kasıtlı olarak hükümetin ve devletin gizli servisleri unutuluyor.

Özellikle merak ettiğim başka bir nokta bulunuyor:

Canlı bomba eylemi islamcı örgütlere özgü değildir, Tamiller tarafından da kullanılmıştır ama en yoğun yapıldığı alan Ortadoğu’dur.

Canlı bomba eyleminin en önemli özellikleri; teknik olarak yapılmasının kolay olması ve arkada çok az iz bırakmasıdır. Eylemle eylemcinin ölümü birlikte gerçekleştiği için, en önemli bilgi kaynağı eylemci ortadan kalkmış olmaktadır.

Almanca olarak yayımlanmış “Mein Leben ist eine Waffe” (Hayatım Silahtır” adlı kitapta canlı bomba eylemcileri incelenir. Bu kitaptaki bilgiye göre, Afganistan’da Mücahitler, Kızıl Ordu’ya karşı kullanılmak üzere Tamiller’den canlı bomba isterler ve “Bu iş parayla yapılmaz” cevabını alırlar.

Canlı bomba olmayı kabul eden kişinin yapacağı işe kesin olarak inanması zorunludur. Ölmeyeceği, başka bir dünyaya gideceği inancı da bulunmakla birlikte, bu inanç –sanıldığının aksine- her zaman belirleyici değildir. Öteki dünyaya inanan çok sayıda insan canlı bomba olmadığına göre, demek ki başka belirleyiciler de vardır.

Bu belirleyicilerin başında davasına kesin olarak inanmak gelir.

Bir başka önemli etken; o güne kadar sıradan bir hayat sürmüş canlı bombanın artık –en azından bir kesim tarafından- sürekli anılacak bir kahraman düzeyine yükselmesidir.

Bir başka önemli nokta daha bulunuyor: büyük çoğunlukla erkek olan canlı bombanın ailesine eylemin arkasındaki güç tarafından gerekli maddi destek sağlanır.

Bu durumu Filistin’deki canlı bomba eylemlerinin tamamında görmek mümkündür.

İsrail’in canlı bombanın kimliğini belirleyince ailesinin evini yıkması bu nedenledir.

Böylece “eylemden sonra ailenize bakılacağını sanmayın” anlayışını yerleştirmeye çalışmaktadır.

Suruç’taki canlı bombanın kimliği belirlendi, ama bu kişinin ailesi hangi durumdadır, ilgilenen oldu mu?

Aileye maddi yardım yapılmışsa, buradan hareketle eylemin arkasındaki gücü somut olarak tespit etmek mümkündür.

Aynı durum Ankara katliamındaki canlı bombacılar için de söz konusudur. Kimlikleri ilan edilirse ve belirlenen kimlik de inandırıcı ise, ailelerinin durumunu gözlemek gerekir.

Canlı bomba eylemine giren insan bireysel olarak anlaşılamaz. O sosyal bir ortamın ürünüdür ve o ortamın da işleyiş kuralları vardır.