Şuanda 351 konuk çevrimiçi
BugünBugün397
DünDün6244
Bu haftaBu hafta14365
Bu ayBu ay14365
ToplamToplam10482789
Kazanmak ve kaybetmek... PDF Yazdır e-Posta


Çatışmalı günler, ülkenin bir kesimiyle sınırlı bile olsa, insanların psikolojilerinin daha açık ortaya çıkmasını da sağlar. Aşağıda sözünü edeceğim bazı devrimci tipleridir. Bunların bir kesimine Kürt milliyetçisi demek daha doğru olabilir.

Birinci kesim, iyice pusulayı şaşırmış. Pusulayı şaşırmak savundukları görüşten kaynaklanmıyor. Doğru olabilir veya yanlış olabilir, sorun bu değildir.

Kürt Özgürlük Hareketi –PKK’nin kullandığı diğer isim- ne yaparsa yapsın bunu savunmak ihtiyacını duyuyorlar. Bu, psikolojik bir ihtiyaçtır çünkü Türkiye devrimci hareketinin durumu hiç iyi değildir. Eskisine göre toparlanma var ama daha alınması gereken hayli yol bulunuyor. Bu eksikliği sınır tanımaz bir PKK hayranlığıyla örtmek insanı hem psikolojik olarak rahatlatır hem de sorunlara çözüm aramak zahmetinden kurtarır. İnşallah kazanacaklardır ve biz de rahat edeceğizdir!

Bu insanlar o derecede yaşadıkları toplumdan habersizler ki, “Kürt halkına akıl vermeyelim” diyebiliyorlar.

Burada söz konusu olan TC sınırları içinde Kürtlerin yaşadığı coğrafyanın bir bölümündeki çatışmalarla ilgili olarak yapılan değerlendirmelerdir.

Kafasını Kürt hareketine endekslememiş insanlar böyle bir görüş savunabilir mi?

O Kürtlerle, şu veya bu dönemde yaptıklarını onaylayalım veya onaylamayalım, aynı ülkede yaşıyoruz.

Aynı ordunun, aynı polisin, aynı devletin; kısacası aynı baskı aygıtının karşısındayız.

Gündemlerimiz bire bir örtüşmese bile Kürtlerin bir bölümünün kazanması ya da kaybetmesi bizi yakından ilgilendirir.

Politikayı Kürtlere yağ yakmanın ötesinde değerlendirebilen herkes böyle düşünür.

Aynı görüşleri savunmayabilirler ama orada kaybedilmesi ya da kazanılmasının bizi yakından ilgilendirdiğini bilirler.

Bunun tersi de doğrudur.

Türkiye devrimcilerinin ağır bir başarısızlık yaşaması durumunda PKK’nin işi kolaylaşmaz, tersine zorlaşır.

Türkiye devrimci hareketinin bir bölümü maalesef politikayı PKK güzellemesine indirgemiş durumda…

Psikolojik olarak buna ihtiyaçları bulunuyor. Bu güzelleme karşımızdaki büyük zorluklardan kaçmanın kolay ama sonuçsuz kalacak yoludur.

Bunların bir bölümü düzelemeyecek kadar bozulmuş durumdadır…

Sözünü edeceğim diğer kesim, sürekli karşılaştığımız Kürt milliyetçileridir.

Hareketin gölgesini kendi gölgesi gibi pazarlayan, çoğunun başlıca pratiği Facebook’tan kurşun sıkmak olan tipler…

Bunlar bizim sorunumuz değil. Neden derseniz: yaklaşık olarak 30 yılda değişik dönemler yaşadık ve PKK’nin her sorunlu döneminde bu tiplerin nasıl döndüklerini görebildik.

Fırıldak bile bu kadar iyi dönemez doğrusu…

Bir bölümü Barzanici ama açığa vuramıyorlar.

Kürt hareketinin içinde herhangi bir prestijleri bulunmuyor çünkü herkes birbirini gayet iyi biliyor.

Tahmin edilebileceği gibi Türk devrimcilerine özellikle karşılar.

Hareketin gölgesini kendi gölgeleri gibi pazarlayıp veryansın ediyorlar.

Aman etsinler, bunlardan bir şey olmaz…

Başa dönersek…

Bu topraklarda verilen her mücadele hepimizi ilgilendiriyor.

Eleştiririz de, akıl da veririz ve bunun için de kimsenin fikrini sormayız.

Bunun tersi de geçerlidir.

“Böyle yapmayın” diyenlere, “bize akıl verme, işine bak” diyemeyiz.

Aynı yerde yaşıyoruz, aynı baskı aygıtı karşısındayız…

Ona karşı yaşanılan başarısızlık da kazanılan başarı da bizi ilgilendirir.

Bazılarının bunu anlaması mümkün gözükmüyor.

Ne yapalım, anlamasa da olur, diyeceğiz artık…