Şuanda 276 konuk çevrimiçi
BugünBugün327
DünDün6244
Bu haftaBu hafta14295
Bu ayBu ay14295
ToplamToplam10482719
CHP ve aklın sömürgeleşmesi PDF Yazdır e-Posta


Sosyalistlerin bir bölümü CHP’den ne bekliyor, anlamak mümkün değil.

CHP sık sık kendisinden beklentisi olanlara dersini veriyor, ama bir bölüm sosyalist anlamıyor.

CHP’ye yönelik hastalıklı bir aşkları mevcut, CHP ne yaparsa yapsın sevmekten kendilerini alıkoyamıyorlar.

Kandil, AKP’ye karşı HDP ile CHP’nin işbirliği yapması gerektiği çağrısı yapar; CHP, YPG’nin terörist olduğunu açıklar. Ona göre PKK zaten terörist…

HDP ikide bir CHP’ye demokrasi mücadelesi için çağrı yapar; CHP ise Sosyalist Enternasyonal’e HDP’nin üye olmaması için çalışır.

Aleviler oldum olası CHP’yi pek sever; Deniz Baykal, CHP’nin bu önemli ismi, Halep’in bir Sünni kenti olduğunu açıklar.

Halep herkesin kentidir dese sorun yok, ama ona göre Sünni kentidir.

Marksist Leninist bazı komünist partileri CHP’ye umut bağlar.

Birleşik Haziran Hareketi’nin bileşenlerinden birisi de CHP’li solculardır.

CHP’de solcu var mı; var.

Ne yapar bunlar?

Bunlar, sokakta “bul karayı al parayı” oynatan üçkağıtçının adamlarına benzer.

Bu kişiler üçkağıtçıya ilgi çektikten sonra numaradan para yatırır ve kazanırlar.

Amaçları bu yolla çevredeki avanakların da oyuna para yatırmasını ve doğal olarak kaybetmesini sağlamaktır.

CHP’deki solcuların işlevi de budur: bir bölüm sosyalistin ilgisini çekmek, ardından “gelin de partideki solu güçlendirin” diye onları çağırmak ve onları parti içinde kendilerine benzetmektir.

Demokratik anayasa için sosyalistler ile HDP ve CHP işbirliği yapmalıymış, diyor bazıları…

CHP kurultayında Kürtçe “barış” yazan pankart indirildi.

O pankartta “Yaşasın CHP” de yazsa önemi yoktu, önemli olan Kürtçe yazmasıydı.

Bu parti ırkçı ve gerici olduğunu her fırsatta gösteriyor, ama bazı sosyalistler onu hastalıklı bir aşkla sevmeyi sürdürüyor.

Burada yanlıştan değil, aklın sömürgeleşmesinden söz etmek gerekir.

Bu sosyalistlerin aklı sömürgeleşmiştir. Batı Avrupa’nın sosyal demokrat partileriyle ilgili okuduklarıyla beyinleri dolmuş ve kapanmıştır.

CHP ile bu partilerin ilgisinin bulunmadığını göremez durumdadırlar.

Dünyanın en büyük sosyal demokrat partisi olan Almanya SPD’si, bu CHP’nin yanında komünist partisi sayılır.

1960’lı yılların sonlarında Mahir Çayan bir yazısında “kafasından tek akım geçen geri zekalı”lardan söz ederdi.

Bu söz, CHP’yi hastalıklı bir aşkla seven sosyalistler için geçerli değildir, çünkü onların kafasından hiç akım geçmemektedir. Kafa başka bir dünyaya ait okunanlarla dolmuş ve kapanmıştır.

Geçenlerde bir tip, AKP için “imam hatip kafasıyla yapılan politika bu kadar olur” belirlemesi yapıyordu.

Burada tipik bir kemalist kafa görüyoruz.

Biz modern eğitim gördük, politikayı da başka konuları da bu imam hatiplilerden iyi biliriz, diye düşünüyorlar.

Bu kafa, on yıldır AKP karşısında CHP’nin neden varlık gösteremediğini sorgulamıyor. Görmüyor, farkında değil ki, sorgulasın.

RTE, başbakan olduğu yıllarda, “böyle muhalefet dostlar başına” demişti ve doğru söylemişti.

Halkının büyük çoğunluğunun Müslüman olduğu ülkelerde komünistlerle İslamcılar arasındaki mücadeleyi neden sürekli olarak ikincisi kazanmıştır?

İran’da mollalar bir dönem güçlü olan İran komünistlerini neredeyse tasfiye ettiler. Komünistler kendilerini iyi eğitimli, karşılarındakileri ise kasaba politikacısı sanıyorlardı ve fena halde yanıldıklarını gördüklerinde iş işten geçmişti.

Irak’ta bir dönem güçlü olan komünist partisi artık yok gibidir.

Suriye’de sadece Esad’ın butik komünistleri vardır; muhalif olanlar sürekli saldırıya uğramıştır.

Lübnan’da komünistler Hizbullah ile işbirliği yapar ve ittifakın hakim kanadı Hizbullah’tır.

Mısır’da komünistler yıllarca muhalefet gücü olarak gördükleri Müslüman Kardeşler ile işbirliği yaptılar.

Filistin’de ise komünistler bir dönem vardı ama değil onlar El Fetih bile Hamas karşısında sınırlı ölçüde etkin olabildi.

Bu marksist leninistler iyi eğitim görmüşler, işçi sınıfının önderliğinde emekçi halkın kurtuluşunu örgütlüyorlar ama ne hikmetse İslamcılar karşısında sürekli kaybediyorlar.

Bunun başta gelen nedeni karşındakini tanımamak ve ciddiye almamaktır.

Başka ülkelere ait teoriler okumuşlar, oradaki partileri öğrenmişlerdir. Beyinleri başka bir dünyanın sömürgesi durumuna gelmiştir, durmuştur. Sürekli kaybettiklerinin farkında bile değildirler.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en yetkin kadrolara sahip partisi AKP’dir. İçlerinde yüksek eğitimli ve hatta doktoralı hayli insan bulunduğu gibi, modern yöntemler kullanıyorlar.

Siyasi tarihimizde hangi parti her hafta kamuoyu araştırması yaptırmış ve tutumunu da sonuçlara göre düzenlemiştir?

Her ülkedeki İslamcıların kitle çalışmasında sosyal dayanışma ağı yaratılması önemli yer tutar. AKP de bunu gelişigüzel olsa da işleyen sosyal yardım anlayışıyla hayata geçiriyor. CHP ve sosyalistler bunun “sadaka kültürü” değil başka bir şey olduğunu ancak beş yıl sonra anlayabildiler.

AKP’nin yaptığı batı ülkelerindeki sosyal yardım anlayışını islamcı kitle çalışmasıyla birleştirmektir.

AKP iktidarı döneminde kadınlara yönelik suçlarda büyük artış oldu. Bunu sürekli tekrarlayıp AKP’nin kadın yanını görmemek ise ancak bakar körlükle açıklanabilir.

AKP’yi erkeklerden çok kadınların seçtiği bir seçim araştırmasında ortaya konulmuştu. Ek olarak, AKP’nin taban çalışması ya da mahalle çalışmaları kadınlar olmadan mümkün değildir.

Bu nasıl oluyor, sorulmuyor. Böyle bir sorun olduğu bile görülmüyor ki, sorulsun.

Yirmi yıl kadar önce antropolog ve sosyalist bir kadına, “MHP’de neden az olmayan sayıda kadın bulunduğunu” sormuştum. Bunun için araştırma yapılması gerekmez miydi?

Cevabı aydınlatıcıydı: “Bunu hiç düşünmemiştim!”

Deniliyor ki, AKP kadın düşmanı bir partidir.

Tamam, fazlasıyla örnek var, ama bu partinin yıllardan beri çok sayıda kadın militanı da var. Bu nasıl oluyor? Bilinmiyor, çünkü soru sorulmuyor ki birileri araştırma yapıp cevap arasın.

Özgür kemalist kadının beyni sömürgeleşmiş; bildikleriyle toplumu açıklayamıyor; neden böyle olduğunu da anlamıyor ve ajitasyonla günü kurtarmayı tercih ediyor.

Son bir nokta: başka bir ülkede ve sosyal demokrat olması şart değil başka bir partide, Deniz Baykal gibi davranan ve parti genel başkanına laf eden bir kişiyi anında disiplin kuruluna verip partiden atarlardı.

CHP bunu yapamaz çünkü Baykal tek kişi değil, parti içinde ciddi bir güce sahip…

CHP’yi hastalıklı bir aşkla seven, aklı sömürgeleşmiş sosyalistlere hayırlı ve uğurlu olsun…

Baykal da CHP de haklı aslında; ne yapsalar bu aşk bitmeyecektir!