Şuanda 297 konuk çevrimiçi
BugünBugün349
DünDün6244
Bu haftaBu hafta14317
Bu ayBu ay14317
ToplamToplam10482741
Nezahat Erkiner PDF Yazdır e-Posta


 

 

Okurlar bilirler, fotoğraf paylaşmak gibi bir özelliğim bulunmuyor. Karşı olduğumdan değil, bana anlamsız geliyor, bu nedenle de yapmıyorum.

Aşağıda bağlantısı verilen fotoğrafı ise paylaşmak istedim.

İki bağlantıdan birisini açın. İlkinde sol taraftaki yazı listesinin en altında fotoğraf yazıyor, ona basın veya ikinci bağlantıyı açın.

Fotoğraf Nezahat Erkiner…

Yılı bilmiyorum ama 1950’li yılların başları olmalı…

Yer Adana Kız Lisesi’nin Seyhan nehrine bakan duvarı…

Solda Taş Köprü vardır, nehir biraz aşağıda kalır ya da yukardan bakmış olursunuz. Duvar ile nehir arasında küçük kumsal gibi bir şerit vardır.

Annem lisede tarih öğretmeniydi. Altı yaşında ilkokula gitmeden önce günüm bu lisede kızlar arasında geçermiş. Hatırlamıyorum ama kızlar arasında çok sayıda fotoğrafım var. 3-4 yaşında olmam gerekiyor.

Bu duvarı da iyi hatırlıyorum çünkü lisedeki kızlar buradan nehirde yıkanan erkekleri gözlerlerdi.

Akla, Adana nerden çıktı gibi bir soru gelebilir çünkü annem İstanbul doğumludur.

Anne tarafından dedemin iki kızı varmış, ikisi de 1940’lı yıllarda üniversiteyi bitirmiş.

Annem anneannemle geçinemediği için mezun olduktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı’ndan tayinini istemiş ve evi terk etmiş. Tarih 1945 civarı olmalı…

Annem olsun, teyzem olsun cumhuriyet kadınlarıydı. Başına buyruk, insiyatifli ve despot… Teyzem daha yumuşaktı ama annem despottu diyebilirim.

Annem zaten cumhuriyetle yaşıttır.

İnat bir kadın…

“Bu devlete 30 yıl hizmet ettim, 30 yıl emekli maaşı almadan ölmem” derdi ve 30 yıl emeklilik dolduktan sonra öldü.

Ailede herkes öğretmen, tek ben değilim…

Annem, babam, anneannem –çalışmamış ama öğretmenmiş-, kız kardeşim…

Babamdan söz etmiyorum, hiç geçinemezdik. Bir süre sonra ilişkiyi de kopardım, konuşmuyordum.

Küçük yaştan başlayarak sinir savaşları içinde büyüdüğüm için sinirlerim iyidir.

Alışması ve öğrenmesi hiç kolay olmuyor ama öğrendikten sonra çok işe yarıyor.

1970’in ilk yıllarında bana “kadınların neden feminist olduklarını“ sormuş, ardından da eklemişti: “Ne istiyor feministler? Kadınların erkeklerle eşit olmasını… Biz o kadar düştük mü?“

Hayatta yaptığım büyük işlerden bir tanesi olan Yazın Dergisi’nin iki-üç yıl kadar daha uzun süre çıkmasını sağlamıştı. Dergi yaklaşık 20 yaşına ulaştıktan sonra ekonomik sıkıntı başlamıştı ama “bu dergi çıkacak“ deyip, gerekli kaynağı emekli maaşından sağlamıştı.

Aşağıdaki bağlantılardan birisine bastığınızda bazan fotoğraf çıkmayabiliyor.

Bu durumda Google Chrome veya benzer bir arama motoru açın, bağlantıyı kopyalayıp buradan bakın, fotoğraf çıkıyor.

 

http://wp.me/P1uGzm-d8

https://enginerkiner.wordpress.com/fotograf/