Şuanda 294 konuk çevrimiçi
BugünBugün344
DünDün6244
Bu haftaBu hafta14312
Bu ayBu ay14312
ToplamToplam10482736
Doping ve şükür namazı PDF Yazdır e-Posta


2012 Londra Olimpiyatları’nda kadınlar 1500 metrede altın madalya kazanan Aslı Çakır Alptekin’in doping yaptığı daha önce anlaşılmıştı. Şimdi de aynı yarışta ikinci gelerek gümüş madalya kazanan Gamze Bulut’un da dopingli olduğu anlaşıldı.

Bu durumda her ikisinden de madalyalar geri alınacağı gibi uzun süre de yarışmalara katılamayacaklar.

Daha önce de Süreyya Ayhan –adı yanlış hatırlamıyorum umarım- doping nedeniyle bir yarıştaki madalyasını geri vermek zorunda kalmış ve daha sonra da atletizmi bırakmıştı.

Aslında 1500 metre kadınlar yarışına katılan ve favori olarak görülen İngiliz atlet, Türk atletlerin doping yaptığını yarış sonuçlanır sonuçlanmaz söylemişti. Bu iddia sporcular tarafından hemen yalanlandığı gibi, Hürriyet gazetesi de “çirkin iftira” diye manşet atmıştı.

Zamanın başbakanı Recep Tayyip Erdoğan yarıştan hemen sonra telefonla Aslı Çakır Alptekin’i aramış ve karşılıklı söyleşi televizyonlardan canlı yayınlanmıştı.

Unutmayayım, Aslı Çakır Alptekin yarışı kazandıktan sonra “şükür namazı” kıldığını da açıklamıştı.

Dopingin ardından “neyin şükrü bu?” diye sorabilirsiniz.

“Şükür, nasıl kandırdım ama” namazı olsa gerek…

Görüldüğü gibi her taraftan sahtekarlık akıyor.

Bu kadınların da yakında atletizmi bırakması kuvvetle muhtemeldir.

Doping yaparken az biraz kafası çalışan insanlar, doping öncesi dereceyle sonrasındaki yarış dereceleri arasında ciddi fark olmamasına dikkat ederler. Bunu nasıl yapacaklardır, bilemem. Spor alanındaki tıp iyice geliştiği için dopingi üzerinden zaman geçtikten sonra bile bulabilmek mümkün oluyor. Hele de dereceleriniz arasında ciddi fark varsa, bunun anlamı “doping yaptım” diye bağırmak demektir. Madalya kazanan sporculara para ödülü ve yanlış hatırlamıyorsam ev veriliyordu. Eh artık onları da geri alırlar herhalde!

Hürriyet haberi verirken “dünyaya rezil olduk” demiş!

Sanki yeni rezil oluyormuşuz gibi…

Sporda durum böyle!

Aklıma Avrupa standartlarına uyalım diye bir dönem kadınlara dağıtılan otomobil ehliyetleri geliyor. Bizde ehliyetli kadın sayısı azmış, böylece çoğaltılmıştı.

Sadece dincilerin değil ülkemizde geniş bir kesimin başarıları hep kısa vadelidir. Ya hilyeyle kazanılmıştır ve ortaya çıkar ya da birkaç günlük böbürlenmenin ardından unutulup gider.

Sonra yenisi yapılmaya çalışılır ve bu böyle sürüp gider…

Bazı durumlarda başarının üstüne “şükür namazı” bile kılınır!