Şuanda 326 konuk çevrimiçi
BugünBugün376
DünDün6244
Bu haftaBu hafta14344
Bu ayBu ay14344
ToplamToplam10482768
Kadının kurtuluşu sosyalizmde imiş! PDF Yazdır e-Posta


 

Burada sosyalizmden kastedilen marksist-leninist sosyalizmdir.

8 Mart’ta yeniden bol miktarda aynı söylemi duyduk: kadının kurtuluşu sosyalizmdedir.

Gerçekten öyle midir acaba?

Sosyalizm hayata geçmeden önce “şöyle olacak, böyle olacak” diye belirlemelerde bulunmak kolaydı. Ve unutmayın: ne Marx-Engels ne de kısa süre dışında Lenin sosyalizmi yaşamadılar. Bu nedenle de kadınların sosyalizmde kurtuluşuyla ilgili olarak savundukları görüşün ne oranda gerçekleştiğini görmeleri mümkün olmadı.

“Kadının kurtuluşu sosyalizmdedir” diyenler ya sosyalizmin hayata geçtiğini, SSCB’de 74 yıl, Doğu ve Orta Avrupa ülkelerinde 44 yıl, Çin’de, Vietnam’da,  Kuzey Kore’de, Küba’da yaşadığını unutmuş görünüyorlar.

Sosyalizm yaşanmadan önceki belirlemeleri tekrar ederken dikkatli olmak gerekir, yoksa zor duruma düşersiniz.

Sosyalizm kadınlar için ne yaptı, ne yapmadı?

Sosyalizm kadınlar için çok şey yaptı, ama bu yapılanlar kadınların eşit insanlar olmasına yetmedi. Sosyalizm sonuçta bir erkek toplumu olarak kaldı.

Gelişmiş kapitalist ülkelerde de kadınlar çok sayıda hakka sahiptir ama bu toplumlar sonuçta yine erkek toplumudur.

İki örnek vereyim:

Birincisi: bu örnek sadece sosyalist ülkelerle ilgili de değildir. Komünist partilerinin politik bürolarında –en yüksek yönetici organdır- ne kadar kadın vardır?

Araştırın, çok az olduğunu göreceksiniz.

SSCB’de de farklı bir durum ortaya çıkmamıştır.

İkincisi: kadının mücadelesinin hiçe sayılması erkek toplumunun göstergelerinden bir tanesidir. Burada kadınlara ayrıcalık yapılması değil, kadının zaten yaptığının tanınması söz konusudur.

İkinci Dünya Savaşı sırasında SSCB’de çok sayıda kadın orduya katılır ve değişik alanlarda görev yapar. Tarih yazımında bu kadınlardan genellikle söz edilmez.

Swetlana Alexijewitsch, “Der Krieg hat kein weiblisches Gesicht” (Savaşın Kadın Yüzü Yok” başlıklı yapıtında –Türkçeye çevrildi mi, bilmiyorum) savaşa katılmış ve kendilerinden söz edilmeye değer bulunmamış kadınlarla yaptığı söyleşileri yayınlar.

Sosyalizmde kadın eşittir, kadın kurtulmuştur, ama savaş tarihinden dışlanmıştır!

Sormak gerekir: sosyalist ülkelerin herhangi birisinde Kuzey Kürdistan’da kadının uyanış ve eşitlik mücadelesinin benzeri var mıdır?

Hangi sosyalist ülkedeki yönetici organda kadın ve erkeğin eşit temsili söz konusu olmuş, eşbaşkanlık sistemi hayata geçmiştir?

Hangi sosyalist ülkede kadın savaşçı birlikleri kurulmuştur?

Yoktur, olmamıştır!

Üstelik bu insanların marksist olmak gibi bir iddiası da yoktur.

Sadece sosyalist ülkeler değil, genel olarak işçi hareketi de erkek hareketidir.

İçinde çok sayıda kadının olması bunu değiştirmiyor.

Bunun son örneğini SPD’de yaşadık.

SPD eski bir parti olduğu gibi işçiler arasında da örgütlüdür.

Bu partiden ayrılan bir kesim ile PDS (Demokratik Sosyalizm Partisi) birleşerek Sol Parti adıyla yeni bir örgüt çıkardı.

Birleşme öncesinde yapılan görüşmelerde en sıkıntılı konulardan bir tanesi, PDS’teki yüzde 50 kadın kotasının SPD’den gelenler tarafından kabul edilmemesiydi.

Bu insanların bir bölümü sendikacı bir bölümü işçiydi ve partide her konuda yüzde 50 kadın kotasını zorlanarak kabul edebiliyorlardı.

Kadının kurtuluşu sosyalizmedir derken, o sosyalizmin hayata geçmiş olduğunu, iyi ve kötü yanlarını herkesin gördüğünü akılda tutmakta yarar bulunuyor.

Sosyalizm hakkında konuşmak eskisi kadar kolay değildir!