Şuanda 279 konuk çevrimiçi
BugünBugün331
DünDün6244
Bu haftaBu hafta14299
Bu ayBu ay14299
ToplamToplam10482723
ABD Başkanı ve el işareti PDF Yazdır e-Posta


 

 

RTE’nin ABD ziyaretinde yaşadığı kepazelik bana yıllar öncesinde Clinton’un Türkiye ziyaretini hatırlattı. O sırada Başbakan Tansu Çiller idi. Clinton konuşurken elini Tansu Çiller’in omzuna atmış ve bu davranış da basında ABD ile yakın ilişkimizin göstergesi olarak öne çıkarılmıştı.

Hürriyet’teki o fotoğrafı hatırlıyorum. Gazete eli Çiller’in omzunda Clinton’un fotoğrafını çekmiş ve kalabalık arasında belki görünmez diye okla da “el” diye işaret etmişti.

Adını hatırlamadığım bir başka gazete, “Nihayet bizim de bir Katherinamız oldu” demişti.

Rivayete göre Çariçe Katherina 1711’deki Prut savaşı sırasında Osmanlı ordusunun komutanı Baltacı Mehmet Paşa ile yatarak zor durumdaki Rus ordusunu kurtarmıştı.

Osmanlı’nın da Çarlık Rusyası karşısında görüp göreceği tek başarı bununla kalacaktı.

RTE nereyi ziyaret etse protesto ediliyor. Almanya’daki televizyon kanallarına bile karışmaya başladığı için resmen dalga geçiliyor. Başka ülkelerin basın yayın organlarında da farklı bir durum olduğunu sanmıyorum.

Bunları hiç mi görmüyor, diye sorarsanız, durumu anlamamışsınız derim.

İlk olarak, güvenilen kozlar var. Bunların da başında mülteciler geliyor. Avrupa Birliği ülkeleri ve özellikle de Almanya, yollara düşen mülteci sayısını azaltmak için Türkiye ile anlaşmak zorundadır. Almanya hükümeti bu nedenle “bizde basın özgürlü dokunulmazdır” demenin ötesine gitmiyor.

RTE ile ilgili şarkı yayınlayan NRD Televizyonu, bu nedenle, “eleştiri duymak isterseniz bizi, iltifat isterseniz Başbakan Merkel’i izleyin” diyor.

ABD’deki durum biraz farklı…

AKP, ABD’nin YPG’yi engellemesini istiyor, ABD yanaşmıyor.

YPG ve ABD koordineli olarak İslam Devleti’ne karşı operasyon yapıyorlar. Birisi havadan bombalıyor, diğeri karada savaşıyor. Bu durumda neden engellesin ki…

Sadece YPG’nin belirli sınırlar içinde kalmasını, Türkiye’yi fazla kızdırmamasını istiyor.

ABD için hava hoştur. Bölgede birbiriyle çelişki içinde bulunan ne kadar çok politik aktör bulunursa, o kadar iyidir. Bazen birisiyle bazen ötekiyle kendi çıkarları doğrultusunda iş yapar.

Ordu YPG’ye arada bir ateş açıyor ve aslında daha fazlasını yapmak istiyor, ama bunun için ABD’den izin alınması gerekiyor. ABD açık tavır koyarsa, Rusya karşı çıksa bile Türkiye daha aktif saldırılar örgütlemeye başlar; ama olmuyor.

RTE’nin ille de Obama ile görüşmeye çalışması boşuna bir çabadır.

Görüştü, diyelim; ABD’de işler farklı yürür. Obama’nın hesap vereceği kurumlar vardır, karar alırken bunların eğilimlerini dikkate alır ve zaten kararı da kendisi vermez. ABD Başkanı alınmış kararı açıklayan kişi olarak ortaya çıkar.

ABD’de başkanlık sistemi vardır ama bu sistem bölgesel özerklikle birliktedir.

Başkanın yetkileri açık olarak belirlenmiştir. Bir yerde sigara içene karışamaz mesela… Karışacak olsa günlerce tefe koyarlar…

ABD, Almanya, Fransa, İngiltere ve sayılabilecek başka ülkelerde temel demokratik hak ve özgürlükler vardır. Bunların lütuf olmadığını, onlara dokunulmaya kalkıldığı zaman anlayabilirsiniz. Basına yönelik herhangi bir kısıtlama söz konusu olduğunda sadece basın kuruluşları değil, ülkedeki çok sayıda kurum ayağa kalkar. Kalkmak zorundadır çünkü herkes bilir ki, ses çıkarmazsanız arkası gelecektir.

Bu nedenle ABD’de Watergate skandalını ortaya çıkararak Başkan Nixon’u istifa etmek zorunda bırakan gazeteciler çıkabilmiştir.

Yakın zamana kadar çok sayıda kişinin sağlık sigortasının bulunmadığı ABD’deki kapitalizm, Batı Avrupa ülkelerindeki örneklerine göre vahşi kapitalizm sayılır, ama açık kuralları vardır. Başkan bile olsa bu kuralları çiğneyemez. Sistem sağlamlığı ve işlemesini bu kurallara borçludur.

Kuralları çiğneyenler yok mudur; olmaz olur mu, vardır; ama bunların ortaya çıkarılması ve sorumlulardan bir bölümünün yargılanması ihtimali de her zaman vardır.

Bu kurallar her alanda aynı oranda işlemez ama basın özgürlüğü ve vergi konusunda işlerler. Hele de kamunun gözü önünde olanlar bu kurallara uymaya dikkat etmek zorundadırlar.

AKP iktidarı döneminde başka devletler tarafından hükümet üyelerine ve cumhurbaşkanına değişik hediyeler verilmiştir. Kural olarak bunların hazineye devredilmesi gerekirken, cebe indirmek tercih edilmiştir.

ABD başkanı aynısını yapamaz, yakalanırsa fena yaparlar.

İltimas, rüşvet, adam kayırma her yerde bulunur ama bu ülkelerde bizdeki kadar açık yapılmaz, yapılamaz.

Türkiye kapitalizmi önemli oranda kuralsız bir kapitalizm olduğu için bizde basit gibi görünen, üzerinde durulmayan uygulamalar, başka ülkelerde duyulduğunda alay konusu olmaktadır.

Oradaki de kapitalizm, bizdeki de kapitalizm ama politikacılar, kurumlar ve halk farklı…

RTE’nin Washington ziyareti için şu söylenebilir: Hiç kimse mecbur kalmadan bu kadar alay konusu olmaya tahammül etmez.

 

YPG’ye, PKK’ye ve “makul olmayan Kürtler”e daha fala kızacağı söylenebilir.