Şuanda 354 konuk çevrimiçi
BugünBugün399
DünDün6244
Bu haftaBu hafta14367
Bu ayBu ay14367
ToplamToplam10482791
Suriye'de yeni anayasa nasıl hazırlanıyor? PDF Yazdır e-Posta


Önce T24’te bugün yayınlanan haberi okuyalım:

“Nihai şekli Rusya ve ABD tarafından verilen Suriye'nin yeni anayasa taslağının detaylarının ortaya çıktığı öne sürüldü. Gulf News muhabiri Sami Moubayed'in haberine göre, taslakta, Suriye Arap Cumhuriyeti'nin adının "Suriye Cumhuriyeti" olarak değiştirildiği iddia ediliyor. Böylece ülkenin, 1932-1958 yılları arasında kullanılan ismine geri döneceği belirtildi.

Hürriyet’te yer alan haberde; taslağa göre ayrıca, yeni Anayasa ile birlikte Beşar Esad'ın oturduğu cumhurbaşkanlığı koltuğunun yetkileri azaltılıyor, iktidar gücü Bakanlar Kurulu'nun lehine yeniden paylaştırılıyor.

İlk hali Şam'daki milletvekillerince yazılan yeni anayasanın taslak metninin Mart ayında değişikliklerin Rusya Dışişleri BakanıSergei Lavrov'a sunulduğu belirtildi.

Lavrov'un da daha sonra taslağı ABD'li mevkidaşı John Kerry ile paylaştığı ve metnin Nisan-Mayıs aylarında Moskova ile ABD arasında müzakere edildiği aktarıldı.

ABD ve Rusya'nın, yeni anayasayı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararının öngördüğü 1 Ağustos tarihine yetiştirmeye çalıştığı bildirildi.“

Sonuçta haberdir, tümüyle doğru olmayabilir ama olaylara uygun bir haber olduğunu da belirtmek gerekiyor. Rusya Federasyonu, ABD, Türkiye, İran ve bölgenin diğer ülkelerinin tamamı Suriye’nin bütünlüğünden yanadır. Suriye ulusunun zayıf olduğunu, ülkede Alevi ve Sünni Araplarla Kürtleri bir arada tutabilecek politik bir irade bulunmadığını görüyorlar ama ülkenin parçalanması daha büyük sorunlar yaratacağı için bugünkü durumunun korunmasından yanalar.

Ülkenin adının değiştirilmesi bu yönde bir adımdır. Suriye Arap Cumhuriyeti demek, bu ülkere Arap olmayana yer yok anlamına gelir. Türkiye Türklerindir sloganı gibi Suriye Arap Cumhuriyeti de ırkçı bir isimlendirmedir. Geçmişte çok sayıda Kürde vatandaşlık verilmemesini bu temelde düşünmek gerekir. Kürtlere yönelik bu uygulamayı Türkiye 12 Eylül döneminde bile yapmadı. 12 Eylül döneminin adı belli, 1958 sonrasında Suriye’nin adı daha da beterdir. Bir ülkenin adı Cumhuriyet’ten Arap Cumhuriyeti’ne değiştiriliyorsa, bunun anlamı bellidir.

Haberde Suriye’nin yeni anayasasının iki emperyalist ülke, ABD ve Rusya Federasyonu tarafından hazırlandığını da öğreniyoruz. Bu bilgi de gelişmelere uygundur. Ülkedeki Arapçı ve başkancı anayasa ile gidilemeyeceğini görmek hiç zor değildir. Ülkenin adından Arap çıkarılacak, babadan oğula geçen başkanın yetkileri de azaltılacaktır.

Suriye’de padişahlık türü başkanlık sistemi bulunuyordu. Başkanlık baba Hafız Esad’dan oğluna geçti.

Bir başka ilginç nokta, bazı çevrelerce emperyalizme karşı savaştığı iddia edilen Suriye’nin yeni anayasasının iki emperyalist güç tarafından hazırlanmasıdır.

Şimdikine göre ilerici bir anayasa, bunu belirtmek gerekir.

Sadece ülkenin adının değiştirilmesi bile önemli bir adımdır.

Eskiden beri söylerim: Baas rejimi emperyalizmden daha kötüdür.

ABD’nin Irak’a müdahalesini destekleyen Kürtlere neden böyle davrandıklarını sorduğumda şöyle demişlerdi: “ABD emperyalisttir, biliyoruz, ama bizi gazlayıp öldürmez herhalde.“

ABD’nin Irak’a müdahalesi çok sayıda can kaybına neden oldu. Doğru, ama bunu söyleyip Saddam’ın Enfal katliamı hakkında susmak ancak şaşkın anti emperyalistlerin işi olabilir.

Suriye’de beş yıllık savaşta 250 binin üzerinde insan öldü. 1982’de Hafız Esad ordusunun yaptığı Hama katliamında ise kısa sürede 40 bin kişi öldürülmüştü.

İlkini belirtip ikincisinde susmak ancak şaşkınların işi olabilir.

Aslında şaşkın kelimesi doğru değildir. Bilinçli olarak böyle yapıyorlar. Kendilerine ilerici, anti emperyalist süsü vererek bu kesimin desteğini kazanacaklarını düşünüyorlar. Beş yıl önce durum böyleydi denilebilir ama yıllardır süren çaba sonucunda değişti. Solda artık İşçi Partisi ve DHKP-C dışında Esad rejimini açık olarak destekleyen kimse kalmadı. Belki bilmediklerim de vardır ama sayı beş yıl öncesine göre epeyce azaldı. Bir de Alevilerin katledilmesine karşı çıkan, Sünnilerin katledilmesine ise sesini çıkarmayan bir bölüm Alevi bulunuyor…

Emperyalizme karşı esip gürlemek gerici, katliamcı ve hatta faşist olmayı engellemiyor. Irak ve Suriye’deki Baas rejimleri bunun örneğiydi.

Yeni Suriye anayasası aynı zamanda Baas rejiminin sonu anlamına geliyor. Fiili olarak zaten bitmiş olan bu rejimin bitişi onaylanıyor.

Baas rejimleri 1960’lı yıllarda SSCB ile dayanışma içinde olan, iç yapılarında devletin belirleyici rol oynadığı ilerici rolü olan rejimlerdi. O zamandan beri iki önemli değişiklik gerçekleşti:

İlk olarak; SSCB dağıldı, dolayısıyla da iki kutuplu dünyada sosyalist olmasalar bile onların yanında yer alarak sınırlı da olsa ilerici bir rol oynamak işlevi sona erdi.

İkinci olarak; bu değişiklik daha da önemlidir. 1960’lı yıllarda bu ülkelerde kapitalizm az gelişmişti, burjuvazi zayıftı. Burjuvazi güçlendiği oranda asker-sivil-aydın zümre’nin iktidarı üzerindeki etkisi arttı, giderek iktidarı geri aldı. Burjuvazi iktidara uzandı ve iktidardakiler de burjuvalaştılar.

Asker-sivil-aydın zümre terimi 1960’lı yılların tartışmalarında bize özgüdür. Ülkede kapitalizmin az gelişmiş olduğunu, bu nedenle de işçi sınıfının ön plana çıkamayacağını, sosyalizmin uzak geleceğe ait bir mesele olduğunu savunan Doğan Avcıoğlu ve Mihri Belli tarafından öne sürülürdü. TİP ve Mahir Çayan ile bu kesim arasında önemli polemikler yaşandı. Mahir’in görüşleri evrimleşerek ülkenin dışa bağımlı kapitalist olduğu sonucuna ulaşacaktı.

Suriye’de savaşın başladığı 2011 öncesinde yapılan özelleştirmeler, kısılan devlet sübvansiyonları ve halkın artan yoksulluğu bu temelde değerlendirilmelidir. Suriye’de kapitalizm hakimdir ve böyle bir ülkedeki Baas Partisi de 1960’lı yıllardaki işlevinden uzakta olacaktır.

Emperyalistlerin yaptığı yeni anayasa eskisine göre daha ilericidir. Kendisi ilerici değildir, eskisine göre böyledir. Bizdeki 1961 Anayasası gibi… 141. ve 142. maddeleri içeren, Türklüğü yücelten 1961 Anayasası yine de öncekinden daha iyiydi ve toplumsal muhalefetin gelişmesinin yolunu açmıştı. 12 Eylül faşist dikkatörlüğünün yaptığı ilk iş de, 1971 askeri darbesi sonrasında bir oranda değiştirilen bu anayasayı yeniden hazırlamak olacaktı.

Suriye bugünkü durumuyla süremezdi, yeni anayasayla ne kadar sürebilir, göreceğiz, ama yenisiyle halkların bir arada yaşama ihtimali eskisine göre daha fazladır.