Şuanda 179 konuk çevrimiçi
BugünBugün454
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8178
Bu ayBu ay8178
ToplamToplam10476602
mihrac ural ve malak fadal PDF Yazdır e-Posta


 
İkinci isim kim diye soracaksınız. Anlatmaya çalışayım...
 
Suriye'de dört ay kaldım. 1980 yılı Aralık sonlarından 1981 yılı Nisan ayı sonuna kadar...
Muhtemelen 1981 yılının Mart ayıydı, zira dışarıda hava soğuk ve rüzgarlıydı ve ben de bu ülkeye geleli biraz olmuştu. Kaldığımız Bassit Köyü'nde Liva İskenderun gecesi yapılıyordu. Düzenleyen Cemil Esad ve adamlarıydı. Biz de birkaç kişiyle orada bulunuyorduk.
 
Gecede "Liva İskenderun"dan başka kelimesini anlamadığım konuşmalar sürerken, katılanlara pişmiş tavuk dağıtıldı. Nedendir bilmiyorum, biz yemek almadık. Geceye ara verilmiş, bir kenarda birkaç kişi duruyoruz. Bir kadın elinde tabakla geldi, önümüzde yavaşlayıp tavuktan bir parça kopardı, göstere göstere denir ya, öyle ağzına attı. Sonra dönüp bir daha geldi, aynısını yaptı.
 
Böylesini de görmemiştim! Sonradan görme insan görmüştüm ama bu kadın sonradan da görmemişti anlaşılan... Hiç görmemişti... Bizi imrendireceğini filan mı zannediyordu acaba...
 
Yanımdakilerden birisine, "Kim bu?" diye sordum.
 
Cemil Esad'ın Kırdaha Köyü'nde arkadaşlara Arapça öğretiyormuş. Aynı zamanda Cemil Esad'ın sekreteri imiş. Kim olduğunu şimdi hatırlamadığım arkadaş, "aynı zamanda Cemil Esad'ın şeyi" diye de eklemişti.
 
Sonra kadını unuttum. Zaten hatırlamam için de bir neden yoktu.
Ama Mihrac Ural unutturmuyor ki...
Kırdaha'ya sık sık gidip geliyor ve her geldiğinde de Cemil Esad ile bu kadın arasındaki ilişkiyi anlatıyordu. Kadının adını o zaman takma isim olarak Faize diye biliyordum.
 
Mihrac'ın bir gün yaptığı espriyi halen hatırlarım:
Yine Kırdaha'dan gelmişti. Cemil Esad ile görüşememiş. Kendisi uyuyormuş... Mihrac gülerek, "herhalde Faize ile uyuyordur" demişti.
 
Mihrac böyle konuşur da öteki insanlar durur mu...
Kırdaha'da kursa gidip gelenler artık her gün Faize'den söz ediyorlardı. Gittikçe bu söz ediş kadınla ilgili çirkin terimlerle süsleniyordu.
 
Ben ilgilenmedim. Cemil Esad'ın kiminle ne yaptığı beni ilgilendirmez. Aslında kimseyi ilgilendirmemesi gerek ama bazı insanların neden bu kadar ilgilendiklerini de anlamış değildim.
 
Kenar mahalleler vardır. Bazı insanlar sabahtan akşama kadar pencerede oturup çevreyi gözlerler. Yakın evlerde kim kiminle ne yapıyor diye düşünürler ve düşündüklerini de herkese yayarlar.
 
Burada yapılan da onun gibi bir şeydi...
 
Sonra Suriye'den ayrıldım. Ve yıllar sonra bu kadınla ilgili başka şeyler öğrendim.
 
1. Mihrac bu kadınla evlenmişti. İş bu kadarla kalsaydı beni ilgilendiren bir durum yine yoktu. Ama iş bu kadarla kalmıyordu.
 
2. Kadın, asıl adıyla Malak Fadal, örgütün kasasıydı. Mihrac Almanya'ya gittiği sırada topladığı paralarla, Türkiye'den gelen paralarla, Suriye'de çok sayıda yoldaşın çalışıp kazanarak örgüte verdiği paralarla, Hollanda ve Libya'dan gelen paralarla alınan taşınamaz malları ya bu kadının ya da kadının kızkardeşinin üzerine yapıyordu.
 
Gerekçe, malların güvencede olmasıydı. Bu, sahte bir gerekçeydi. Mihrac'ın kendisi de Suriye vatandaşıydı ve dahası bu malların en azından bir bölümü Avrupa ülkelerinde de "güvenceye" alınabilirdi. Ama o zaman Mihrac'ın denetiminin dışında kalırlardı.
Malak Fadal örgütün kasası olduğu için beni ilgilendirmeye başladı.
 
3. 1982'de Suriye'de ayrılan gruptan arkadaşlar sonraki aylarda Paris'e geldiklerinde Adil bana, "bildiğin gibi değil, orada ahlak sükut etti" demiş, ben de artık ayrılmış olduğum bu insanların ahlakı beni ilgilendirmediği için ayrıntısını sormamıştım. Yıllar sonra bu sükut etmenin daha sonra da artarak devam ettiğini öğrenecektim...
 
Bu kadarı da olmaz ama olmuş...
 
Cemil Esad, Mihrac Ural'ı çağırıyor ve Malak Fadal'ı göstererek, "biriniz bununla evlensin" diyor.
Mihrac kadını pazarlamaya başlıyor... Arkadaşlardan birisine teklif ediyor, kabul görmüyor, başkasına teklif ediyor, o da kabul etmiyor.  Bu durumda emir de yüksek yerden geldiği için mecburen kendisi evleniyor.
 
Bu olayı iyi bilen arkadaşlar var, isterlerse ayrıntılarıyla anlatırlar.
 
Malak Fadal örgütün kasası olmasaydı, kiminle ne yaptığı beni hiç ilgilendirmezdi.
 
Pisliğin içine bir kere girdiniz mi, bunun her tarafa bulaşması kaçınılmaz oluyor...