Şuanda 256 konuk çevrimiçi
BugünBugün1407
DünDün6244
Bu haftaBu hafta15375
Bu ayBu ay15375
ToplamToplam10483799
İslam'da cinsel hayat ve hayvanlar PDF Yazdır e-Posta


İslam’da cinsel hayat başlıklı yazıda önemli bir özneyi eksik bırakmışım: hayvanlar.

İslam’da cinsel hayatın özneleri sadece yetişkin kadın ve erkekler değildir; erkek ve kız çocuklarının yanı sıra bazı hayvanların da özneler arasında sayılması gerekir.

Bu konuda örnek sıralamanın gerekli olmadığı görüşündeyim. Gazete haberlerinde hayvana tecavüz ederken yakalananları arada bir de olsa okuyoruz. Bu fiilleri nedeniyle ceza alanlar da bulunuyor ki, çocukların cinsel istismarı konusunda getirilmesi düşünülen affa kendilerinin de dahil olmasını istiyorlar.

Diğer İslam ülkelerinde de benzeri bir durum var mıdır, bilmiyorum, ama kuvvetle muhtemeldir diye düşünüyorum.

Eşeğe ve köpeğe tecavüzün yıllardan beri gizli ya da açık olarak normalleştiği ülkemizde arada bir tecavüz edilen kedi haberlerini de okuyoruz. Bir haberde de kişi ata tecavüz ederken yakalanmıştı.

Bu tür olayların küçük bir bölümünün basına yansıdığını belirtmek gerekir.

Burası Almanya değil, bu nedenle de eşeğe tecavüz ederken yakalanan kişi gazete manşetlerine çıkmaz.

Mizah bazen abartarak da olsa gerçeği yansıtır. “Türklerin ilişkiye girdiği nesneler” müzesinde damacana başköşede duruyordu.

Burada hayvan da olsa canlı varlıktan uzaklaşıp, nesneler dünyasına giriyoruz.

Son durumu bilmiyorum ama bir dönem satışlarının patladığını gazetelerden okuduğumuz “şişme kadın” da aynı kategoride düşünülebilir.

Hayvanlarla cinsel ilişki konusunun yanı sıra kız ve erkek çocuklarına yönelik taciz, tecavüz gibi eylemlerin artmasını ve bunların dinen caiz görülmesini tutarlı buluyorum.

Neden derseniz: cinsellik insan hayatının önemli bir bileşenidir. Kadın ve erkeğin bulunduğu mekanları eğitimden başlayarak küçük yaştan itibaren ayırırsanız, iki cinsin birlikte değil de ayrı sosyalizasyon yaşamasını sağlarsanız; cinsellik için başka yollar açmanız gerekir. Bu yollar da her iki cinsten çocukların yanı sıra hayvanlarla cinsel ilişkidir.

İstenildikten sonra her şeyin gerekçesi bulunur.

13-15 yaşında hatta daha küçük yaşta evlendirilen kız çocukları hangi döneme aittir, aradan kaç yüzyıl geçmiştir diye düşünmezsiniz; geçmişi bugüne taşırsınız.

İslamiyet toplumsal konularda çözümü geçmişte arar. Onun bugün ve gelecek projesi, geçmişin küçük değişikliklerle taşınmasından ibarettir.

Teknoloji taşınır, gerisi aynen bırakılmaya çalışılır.

Önceki bir yazıda söylemin ve giderek düşüncenin dincileşmesinden söz etmiştim. Çözümü geçmişi bugüne taşımakta aramak burada temel önem taşır. Çok sayıda sosyalist için de aynısı geçerlidir. 1917 Ekim Devrimi’ni ya da sonrasındaki önemli bir sosyalist gelişmeyi şu veya bu küçük değişiklikle bugüne taşımaya çalışıyorlar. İnsanlık da Müslümanlardan ibaret olmadığı için olmuyor tabii…

İslam kültürüne biraz geniş bakarsanız onun çok sayıda alanı etkilediğini görürsünüz.

İslam’da her şeyi kitabına uydurmak mümkündür.

İran’dan örnek vereyim. Buradaki İslam Sünni değiş Şii islamıdır.

Bu ülkede evlilik dışı cinsel ilişki yasaktır ama genelevler de çalışmaktadır. Nasıl oluyor derseniz, erkekle kadın arasında birkaç saatlik nikah yapılır; böylece hem günaha girilmemiş hem de yasaya uyulmuş olur.

Burada olanın herhangi bir ülkedeki genelevde olandan farkı yoktur, sadece nikahlı yapılmaktadır.

Bunun büyük bir yaratıcılık olduğunu kabul etmek gerekiyor!

Günümüzde insanların artan oranda eklektik düşünmeleri ve davranmalarını hayretle karşılayanlarımız oluyor. Sol da dahil olmak üzere insanlarda eklektik düşüncenin yaygınlaşmasını islamın etkisinin artmasıyla bağlantılı olarak düşünmek gerekir.

İslam’da neyin neye uyduğu önemli değildir, her şey kitabına uydurulabilir.

Eklemek gerekir: dünyadaki durum da böyle bir gelişme için fazlasıyla uygundur. Geçmişe duyulan büyük özlem bize özgü değildir. Macaristan ve Polonya’da benzerini görebilirsiniz. İlk ülkede 1920 öncesinin “büyük Macaristan” hayalinin sağcı Orban Hükümeti tarafından nasıl savunulduğunu ve büyük taraftar topladığını sonraki bir yazıda anlatacağım. Macarca ve Türkçe aynı dil kategorisinde bulundukları gibi, bu ülke yıllarca Osmanlı işgali altında da yaşamıştır. (1526’daki Mohaç savaşı sonrası)

İslamcılık da geçmişe dönüş, geçmişe özlem, geçmişin bugüne taşınması çerçevesinde düşünülmelidir.

İslam bu konuda özel bir örnek ama anlayış olarak yalnız değildir. Ortak anlayış, çözümün geçmişte aranmasıdır. Farklı geçmişler farklı çözümler demektir. Macaristan’daki hükümet de çözümü geçmişte arıyor ama İslam’a hiç de iyi gözle bakmıyor.

İslam’ın teknolojik yenilikleri kullanmak dışında toplum için bugün ve gelecekte getirebileceği yeni bir şey bulunmuyor.

İslam’da belirleyici olan cinslerin birbirinden ayrılması ve ayrı sosyalizasyon yaşamasıdır. Bu sadece kadınları değil erkekleri de derinden etkiler.

Bu nedenle, cinslerin birbirinden ayrılmaması gerektiğinin savunulması bu anlayışa karşı mücadelenin ana noktasını oluşturmak durumundadır.

İki cinsin eğitim de dahil olmak üzere hayatın her alanında birlikte yaşamı paylaşmasına “ahlaksızlık” diyenlerin, kendi ahlaklarına bakmasında yarar vardır. Modern insanların çocuklara ve hayvanlara tecavüz gibi bir özelliği yoktur.

Çocuklara ve hayvanlara yönelik cinsellik, İslam’da cinslerin ayrılmasının neredeyse doğal sonucudur.

Cinslerin hayatın her alanını paylaştığı ülkelerde de çocuklara ve hayvanlara yönelik cinsellik yok değil, vardır ama çok azdır. Bunların bir bölümünü de eşekle yakalanan Türk işçisi gibi Müslümanlar oluşturmaktadır.

Bizim gibi ülkelerde hayvan haklarının savunulması oldukça ileri bir eylemdir.

Hayvanların cinsel istismardan korunması yönünde bir kampanya açılırsa çok yerinde olur.

Sadece kız ve erkek çocukları değil bazı hayvanlar da cinsel istismarın hedefidir.

Ülkemizdeki İslam bu konuda kendi içinde tutarlıdır. Bazı yolları kapatıyorsanız, başkalarını açmanız gerekir. Yapılan da bundan başkası değildir.