Şuanda 307 konuk çevrimiçi
BugünBugün1357
DünDün6244
Bu haftaBu hafta15325
Bu ayBu ay15325
ToplamToplam10483749
Kiminle dans ettiğine dikkat etmek! PDF Yazdır e-Posta


AKP yönetimi ve devlet başkanı kimlerle dans ettiklerini bir türlü anlamadıkları için, tipik Ortadoğu politikası gereği bağırıp çağırmakla yetiniyor. Başkaları yöntemi buldular: sen bağırıp çağır, biz yaparız! Aynı düzeyde cevap vermiyorlar, belli belirsiz gülüyorlar ve yapıyorlar!

Rus uçağının düşürülmesinin yıldönümünde bir Suriye uçağı ülkedeki Türk askerlerini bombaladı, üç kişi öldü.

Bunun ancak Rusya’nın izniyle yapılabileceğini düşünmek hiç zor değil…

Suriye hükümeti Rusya ve İran’ın onayı olmadan nefes bile alamaz.

Suriye’deki savaşta ölen İran askerlerinin sayısının bini geçtiği açıklandı. Aralarında yüksek rütbeliler de bulunuyor.

Hizbullah’ın kayıpları en az birkaç yüz kişi.

Rusya’nın hava kuvvetleri, İran ve Hizbullah’ın askerleri olmadan Suriye ordusunun bir şey yapabilmesi mümkün değil.

Suriye uçağı Türk askerlerini bombalıyorsa, bu ancak Rusya’nın onayıyla olabilir.

Tam da Şanghay Beşlisi’ne girmek için konuşurken yapılır mı böyle, demeyin!

Kiminle dans ettiğine dikkat etmezsen fena yaparlar.

Yılı tam hatırlamıyorum ama 1990’lı yıllarda olması gerek, Türkiye Azerbaycan’daki yönetimi devirmeye kalkmıştı. Bu ülkede seçimle gelen ve Türkiye yanlısı Elçibey, Haydar Aliyev tarafından darbeyle devrilmiş, ardından da Türkiye darbe yapmaya kalkmıştı.

Darbe kısa sürede bastırılmış ve TC elçisi apar topar ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı. Cumhurbaşkanı Demirel, Başbakan da Tansu Çiller’di o zaman…

Kimdi bu Haydar Aliyev?

SBKP Politik Büro üyesi ve burada KGB’den sorumlu kişi…

Kime karşı darbe yapmaya kalktığının farkında mısın?

Bugüne gelelim…

Vladimir Putin kim?

Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nde KGB’den sorumlu kişi…

Bu insanlar bu işleri bizimkilerden çok daha iyi bilirler.

Nedir bu eski komünistlerden çektiğiniz yani!

Başbakanlık için yeniden aday olacağını açıklayan Angela Merkel da Erdoğan’ın esip gürlemelerine aldırmadan politikasını sürdürüyor.

Merkel, DAC’deki gençlik örgütü FDAJ’nin yönetim kademesindendir.

Müslüman mültecileri ülkesine sokmamaya kararlı, muhalif basını susturan politikalarıyla Avrupa Birliği içinde tepki çeken Orban kimdir derseniz; o da Macaristan Sosyalist İşçi Partisi’nin gençlik örgütü başkanıydı.

Bu ve sayılabilecek başka insanların hepsi, Erdoğan sınır kapılarını ne zaman açıp mültecileri salacak diye bekliyorlar.

Sınır kapıları yanlış bir belirleme oldu aslında.

Trakya’dan Yunanistan ve Bulgaristan’a gitmek mümkün değil…

Doldur mültecileri otobüslere, sınıra götürüp bırak; karşı taraf da içeriye almadı; ne yapacaksın?

Ülke onun değil mi, almaz almaz!

Tek yol var, Ege üzerinden Yunanistan adalarına gidiş...

Bu yol açılırsa, ki tam kapalı da değil zaten, halen az da olsa gidenler bulunuyor; Almanya ne söyleyeceğini açıkladı bile: Cumhurbaşkanı ve AKP yönetimi insan tacirleriyle işbirliğiyle suçlanacak…

Talep azlığı nedeniyle şu an yolculuk ücreti hayli azalmış: 500 Dolar. Talep artarsa yine en az 1000 Dolar olacaktır…

Bu parayı sadece insan kaçakçıları almıyor.

Yüzlerce insan Ege sahillerine geliyor, insan kaçakçılarını buluyor, motorları bekliyor, biniyor ve yolda boğulmazlarsa eğer bir Yunan adasına çıkıyor…

Polisin, jandarmanın ve sahil güvenliğin ise bu olup bitenden haberi bulunmuyor!

Olacak şey değil…

Bu paranın tamamı insan kaçakçılarına gitmiyor, bölüşülüyor…

Kim ne kadar yüzde alıyor bilmiyoruz ama başka bir açıklama mümkün görünmüyor.

18 Kasım tarihli Frankfurter Rundschau gazetesinde İzmir’deki Suriyeli mültecilerle yapılmış iki sayfalık bir röportaj yayınlandı. Herkes “bu ülkede gelecek yok” diyordu. Küçük çocukların üçte ikisi eğitim göremiyordu. Gönüllü doktorların hizmeti olmasa basit bir muayene için aylarca sıra beklemek gerekiyordu. Yaşanılan sefaletten de söz ediliyordu. Herke bir yolunu bulup Avrupa’ya gitmek düşüncesindeydi.

Nasıl gidilecekti, belli değildi.

Yunanistan’daki bir adaya ulaşmak yetmiyor. Buradan ana karaya gidebilmek gerek ki, gidemiyorsunuz. Ana karaya gidilebilse ve yaya olarak yola düşülse bile başka engel var: Yunanistan’dan Makedonya’ya geçiş yok, sınır mültecilere kapalı.

Avrupa Birliği ülkelerinin Erdoğan’ın tehditleri karşısındaki sakinliği de buradan kaynaklanıyor: Balkan yolu kapandı. Pahalı ve tehlikeli bir yolculuktan sonra mülteciler şu veya bu Yunan adasına ulaşsalar bile, Avrupa içlerine gidemezler.

Başka bir yol bulunur mu, bilinmez, ama şu an bilinen bir yol yok.

İnsan kaçakçılarının fazla parası olanlara sunduğu hizmetler var: en az 5.000 Dolar verebilen Almanya’ya götürülüyor mesela ama bunların sayısı çok azdır.

Ve bilinen bir gerçek: Türkiye mültecilerden iyi para kazanıyor. Ucuz emek gücü olarak kullanıyor. Ev sahipleri, tüketim malları satanlar ve daha sayılabilecek birçok kişi mültecileri sömürüyor. Mülteciler için özel fiyatlar var; daha düşük değil yüksek fiyatlar…

Geriye dönmeleri de mümkün değil çünkü dönülecek ülke kalmadı, her taraf yıkılmış durumda…

Suriye sınırına da 911 kilometrelik duvar örülüyor…

Yeni mülteciler gelmesin diye…

Sözüm ona Kasım ayı sonuna kadar TC vatandaşları için AB ülkelerine gidişte vize serbestliği sağlanmazsa, mültecilerle ilgili olarak yapılan anlaşma feshedilecekti.

Kasım sonu geldi.

Bırakın vizenin kaldırılmasını, Avrupa Parlamentosu tarafından Türkiye ile yürütülen üyelik müzakeresinin dondurulması için tavsiye kararı da alındı.

Ne yapacaksanız yapın bakalım!