Şuanda 270 konuk çevrimiçi
BugünBugün1395
DünDün6244
Bu haftaBu hafta15363
Bu ayBu ay15363
ToplamToplam10483787
Müslümanlık işleri... PDF Yazdır e-Posta


İstanbul’da Alman Lisesi/İstanbul Lisesi’nde Noel’in derslerde konu yapılmaması, Noel şarkıları söylenmemesi konusunda milli eğitim müdürlüğü tarafından öğretmenlere iletilen istek, tepkiler üzerine geriye alındı.

Her zamanki açıklama tarzı: böyle bir şey yokmuş, yanlış anlaşılma varmış vb.

Yasağı savunanlar da oldu…

Müslüman ülkede Hıristiyanların bayramı okulda konuşulabilir miymiş?

Yasak Almanya’da büyük tepki görünce sessizce geri alındı.

Almanya’da Berlin’de ve Bayern eyaletinde ramazan ve kurban bayramlarında Müslüman öğrenciler bir veya iki gün izinli sayılıyorlar.

Karşılıklılık ilkesi uyarınca bu uygulama iptal edilebilirdi.

Bizdeki Müslümanlar önce konuşup sonra düşündükleri için ne kadar vahim bir uygulama yaptıklarını sonra fark ettiler.

Almanya’da Diyanet İşleri’ne (DTİB) bağlı imamların casusluk yaptıkları, Türkiye’nin isteği uyarınca kişiler hakkında bilgi topladıkları, kendilerine gönderilen ilgili emrin bulunup yayınlanmasıyla güncellik kazandı. Bu imamların sınırdışı edilmesi gerektiği konuşuluyor.

Hiç Müslüman böyle şey yapar mı? denilecektir ama yapar, durum açık…

Konunun Almanya ile sınırlı kalmayacağı, Noel’e getirilen yasağın bütün Avrupa ülkelerinde tepki göreceği anlaşılınca –bunu düşünmek hiç zor değildi aslında- yasak sessizce uygulamadan kaldırıldı.

Dün Zürih’te bir camiye saldırı oldu ve birkaç kişi yaralandı.

Hıristiyanlar “sevgi dini” olduğu iddia edilen İslam’dan gittikçe daha fazla nefret ediyorlar.

Yalan bunlarda, casusluk bunlarda, benzeri her numara bunlarda…

Camilerin kapatılması konusu yeniden gündeme gelmeye başlarsa şaşmamak gerekir.

Evet, din özgürlüğü var ama İslam dinden çok politikadır.

İslam’ın politika olduğunu anlamamışsanız, İslam’dan bir şey anlamamışsınız demektir. (Belirleme Humeyni’ye aittir.)

Noel yasağı konusu kafalarda duruyor; baktılar pabuç pahalı, şimdilik uygulanmıyor. İlerde uygun bir zamanda uygulanabilir.

Buna bütün İslamcıların hocası Erbakan taktiği deniliyor. Rüzgar sert esiyorsa bir saz gibi yatarsın, rüzgar geçince doğrulup yine aynısını yaparsın.

Kitapta ne yazdığı değil, neredeyse 1400 yıldır ne yapıldığı önemlidir.

İslam’ın çağdaş değerler sistemiyle, insan haklarıyla ilişkisi zayıftır ve fırsat bulduğu zaman bunları yok etmeye yönelir.

Ne demiş Anayasa Mahkemesi Başkanı: adalet herkese eşit davranmak değildir, demiş. Mevlana’nın sözünü de örnek vermiş: güle su verirseniz güzel olur, dikene su verirseniz zulüm olur! Demek ki, herkese konumuna göre davranmak gerekir!

Su ile adaletin ne ilgisi var derseniz, bu tipik islamcı düşünce tarzıdır. Basit benzetmelerden hareketle genelleme yaparsınız.

Türkiye’nin dünyadaki en eğitimsiz ülkeler arasında yer alması boşuna değil…

Çaresi basit: başarılı birkaç örnekten söz edip, buradan hareketle genelleme yaparsınız ve böylece de ne kadar başarılı olunduğunu gösterirsiniz!

İmam Hatipler arttıkça eğitimin düzeyi iyice düşecektir.

Teknolojinin son düzeyini kullanan ilkel ve tehlikeli bir kafa!

İslam’ın ürettiği insan tipi budur.

Berlin’de şu anki rakamlara göre on kişinin öldüğü kamyonlu saldırıyı yapan kişi Müslüman mıydı (Afgan olduğu söyleniyor), bu bir terör saldırısı mıydı; henüz kesin açıklama yapılmamış durumdadır. Bizde olsaydı Müslüman basın olayın faillerini çoktan bulmuştu bile! Eğer terör saldırısı ise ve kamyonu kullanan da gerçekten Afganlı ya da Pakistanlı bir Müslüman ise, birkaç gün sonra İslam kuruluşlarından “Bu İslam değil, İslam sevgi dinidir” gibisinden kendilerinden başka kimsenin inanmadığı açıklamalar duyabilirsiniz.

Ankara’da Rusya Federasyonu büyükelçisini öldüren çevik kuvvet polisi “Allahu Ekber” diyerek İslam ile “sevgi dini” arasındaki bağlantıyı güzel bir şekilde sergiledi.

Bu kişiler İslamcı eğitimin tipik sonuçlarıdır.

Farklı açıklama çabası İslam’ın düşünce tarzında sık görüldüğü gibi kandırmadan ibarettir.

Avrupa ülkelerinde İslamcı kuruluşlara karşı bazı adımlar atılacak gibi görünüyor.

Bunların anladığı başka dil de bulunmuyor ve bakın o zaman nasıl –geçici olarak- yumuşayacaklar...