Şuanda 310 konuk çevrimiçi
BugünBugün1350
DünDün6244
Bu haftaBu hafta15318
Bu ayBu ay15318
ToplamToplam10483742
Bir demokrasi oyunu... PDF Yazdır e-Posta


Sosyalist harekette yıllardan beri “demokrasi söylemi” bulunuyor. Buna göre; örgütler demokratik olmalı, herkesin fikri alınmalıdır. Şeflik sistemi son bulmalıdır. Gençlere yer açılmalı ya da örgütler gençleştirilmelidir. Bu önlemler bazen “doğrudan demokrasi” deyimi kullanılarak savunulur.

Savunulur ama bir türlü yapılamaz.

“Demokratik” denilen toplantılar insanların bol miktarda konuştuğu ama iş üretilmediği toplantılar olmaktan ileriye gidemez. Bazı örgütsel kuruluşlarda yönetim gönüllülük esasına göre şekillenir. İnsanlar gönüllü olur ve yönetimde yer alırlar ama bu insanların en az yarısını bir daha görmek mümkün olmaz. Gönüllü olup seçilmişlerdir ama sonra işleri çıkmıştır ya da başka bir şey olmuştur.

Çok sayıda örgütsel soruna çare olarak sunulan “demokrasi” neredeyse iş üretememenin gerekçesi durumuna gelmiştir. İşleyiş bazen oldukça demokratik olur ama sonuçta ortada iş yoktur. Bol konuşma ve tartışma vardır ama iş yoktur.

Bu konuda Almanya’daki ilginç bir olayı konuşmakta yarar bulunuyor. Almanya demokratik işleyiş bakımından sadece yasal çerçevede değil, hangi türden olursa olsun örgütsel işleyiş bazında da bize göre hayli ilerdedir.

Buna rağmen ne olmuştur?

2006 yılında Die Piraten (Korsanlar) adlı bir parti kuruldu ve kısa sürede büyüdü. Partiyi kuranlar genellikle genç insanlardı ve özellikle de gençlerin partiye ilgisi vardı. Partide bütün işler internet üzerinden yürütülüyordu. Herhangi bir konu üyelerin onayına sunuluyor, hangi görüş çoğunluksa belirleniyordu. Taban demokrasisi vardı, şu veya bu düzeyde yönetici yoktu.

Parti kısa sürede büyüdü ve Almanya genelindeki seçim tahminlerinde yüzde 10 oy oranına kadar yükseldi. Federal Meclis’e giremedi ama çok sayıda eyalet meclisinde milletvekilleriyle yer aldı.

Parti bir süre sonra hızlı bir şekilde çözülmeye başladı. Parti içindeki bitmez tükenmez tartışmalardan insanlara bıkkınlık geldi. Bir bölüm kadro “sizinle mi uğraşacağım” diyerek daha soldaki ya da sağdaki partilere gitti. Bir ara 34 bine kadar çıkmış olan üye sayısı azalmaya başladı.

Bunun sonucunda parti eyaletine göre 4-5 yılda bir tekrarlanan bölge seçimlerinde eskiden kazanmış olduğu milletvekilliklerini kaybetmeye başladı. Bu hafta sonunda Almanya’nın en kalabalık eyaletinde –Kuzey Ren Vestfalya- eyalet meclisi seçimi var ve sahip oldukları milletvekilliklerini kaybedeceklerine kesin gözüyle bakılıyor.

Partinin desteği ölçülemeyecek kadar düştüğü için seçim tahminlerinde yer almaz oldu.

Bir “demokrasi” denemesi bu şekilde sona eriyor.

Bu partinin “bürokrat”, “anti demokratik”, “yaşlı üyelerle dolu” dediği partiler sürüyor, ama bunlar siliniyor.

Seçim tahminlerinde bir ara yüzde 10’a kadar yükselmiş olan parti artık dikkate alınmayacak kadar güçsüzleşmiş durumdadır.

Bu yok oluş temel olarak iki nedene bağlanabilir:

Birincisi: sanal alemi fazla abarttılar ve hayatı sanal alemin bir parçası sandılar. Gerçekte olan ise tersidir; sanal alem hayatın büyük olmayan bir parçasıdır. Esas olarak sanal alem temelinde var olunmaz.

İkincisi: politika üretemediler. Üyeleri gençti, aktifti ama bunlar her konuda politika üretebilmek için yeterli olmuyor. Politika üretmeden ve bunu insanlara onlarla doğrudan temas kurarak anlatmadan parti politikası yapılamaz.

İyi bir çıkış yapmak yetmez, bunu sürdürebilmek gerekir. Bu ise ancak ciddi birikimle mümkündür.

Demokratik olmak üretmenin ve iş yapmanın yerini almamalıdır.

Aksi durumda kağıt üzerinde varolmakla sınırlı kalmak kaçınılmaz oluyor…