Şuanda 232 konuk çevrimiçi
BugünBugün1723
DünDün6244
Bu haftaBu hafta15691
Bu ayBu ay15691
ToplamToplam10484115
Bilinçdışını kullanmak... PDF Yazdır e-Posta


Başlığa dikkat, bilinçaltından değil bilinçdışından söz edilmektedir.

Genellikle çocuklukta ama sonraki yaşlarda da olabilir yaşanılan kötü olayların etkilerinin unutulmak amacıyla bastırılması ya da bilinçaltına itilmesinden söz edilir.

Bilinçdışı ise başkadır.

Bedendeki çok sayıda faaliyet bilincimizin dışında olur. Kan dolaşımı, sindirim ve beynin değişik faaliyetleri gibi… Elinizi uzatmaya karar verdiğinizde bunun için beyinden gerekli emrin sinir hücreleri yoluyla giden elektrik akımıyla ilgili kaslara iletilmesi gerekir. Karar verdiğinizi bilirsiniz ama bu kararın nasıl pratiğe geçtiğini hissetmezsiniz ve hatta konuyu teorik olarak bilmiyorsanız açıklayamazsınız da…

Keza beyindeki çok sayıda kimyasal reaksiyon da haberimiz olmadan gerçekleşir.

Beyin için evrenin en karmaşık makinesi denilir ki, evren ve beyin hakkındaki şimdiye kadar kazanılan bilgiler ışığında yapılmış doğru bir değerlendirmedir.

Bilinçdışı öğrenme, bulma ve hatırlamada önemli bir faktördür ve nasıl kullanılabileceği hakkında düşünülmesi henüz yenidir denilebilir.

Mesela bir ismi bir türlü hatırlayamadınız diyelim. Hatırlamadığınız için konuyu unutursunuz ya da öyle olduğunu sanırsınız. Bir süre sonra, bu süre birkaç gün de olabilir, isim aklınıza geliverir. Siz konuyu unuttuğunuzu sanırken beyin hafızayı taramış ve ismi bulmuştur.

Arama çalışmalarında da bu durum ortaya çıkabilir.

Che Guevara’nın 50. ölüm yıldönümüyle ilgili bir kitap hazırlıyorum. Bulduğum ad hoşuma gitmemişti ama daha iyisi de aklıma gelmiyordu.

Diyeceksiniz Che hakkında anlatılmayan bir şey mi kaldı? Evet, kaldı. Kalmamış olsaydı zaten yazılmış olanları tekrarlamak gerekmezdi. Che 1960’lı yıllarda sosyalist ülkelerdeki sosyalizmin geleceği konusundaki tartışmalarda önemli bir isimdir. Bu konudaki görüşlerini doğru veya eksik bulabilirsiniz. Kendisi Küba’da Sanayi bakanlığı yaptığı dönemde görüşlerini hayata uygulamak fırsatı da buldu.

Doğru cevabı bulamadı ama soruyu doğru sordu.

Kitapta Che’nin hayatı çerçevesinde bu konuda geniş bir bölüm yer alacak.

Ve birdenbire uygun bir isim aklıma geliverdi. Konuyu sonra düşünmek amacıyla bıraktım ama beynin bir bölümü bırakmamış, değişik isim alternatiflerini gözden geçirip birisini öne çıkarmış.

Beynin daha iyi nasıl kullanılabileceği konusunda genel kuralların yanı sıra –güçlü hafıza gibi- kişiye göre değişen özellikler de bulunuyor. Bir noktadan sonra kendinizin bulması gerekiyor. Epeyce uğraştıran ve yorucu bir iştir ve hiçbir zaman sona geldiğinizi hissedemezsiniz. İnsan beyninin küçük bir bölümünü kullanabiliyormuş. Oranı tam olarak hatırlamıyorum ama yüzde 10 civarındaydı. Tabii beynin kullanılması sadece kişisel değil aynı zamanda yaşadığınız çevreyle, yaptığınız işle doğrudan ilgilidir. Mesela Londra’daki taksi şoförlerine adres verildiği zaman kafalarında otomatik olarak kent haritasının belirdiği ve bulunulan yerden gidilecek yere rotanın çizildiği belirlenmiştir. Müzikle yoğun olarak uğraşan bir insanın beyni ise daha farklı çalışır. Başka uğraşlar için de aynısını söylenebilir.

Önceki bir yazıda da belirtmiştim: hatırlama sadece beyne ait bir fonksiyon değildir, çevreyle de ilgilidir. Mesela not almak beynin işlevine destektir. Konuları birbirine bağlayarak hafızada depolamak hatırlamayı geliştirir. Konuları belirli cisimlerle birlikte hatırlayabilirsiniz. Mesela bir sokağı veya evi gördüğünüzde aklınıza başka olaylar da gelebilir. Bir şey başka şeyleri çağrıştırır, tek tek hatırlamazsınız.

Afrika’da kölecilik üzerine yaklaşık 20 sayfalık bir ev ödevi yazmam ve bunun için de konuyla ilgili en az 30 kitaba referans vermem gerekiyordu. Sıkıntılı başladı ama neredeyse bitti, 15 gün ancak sürdü. Birkaç yıl önce aynı işi bir ayda yapamazdım. Bu arada 30 kitabın en az 20 tanesinin aradığım bölümlerini de okudum.

Tamam son birkaç yılda yoğun bir Almanca pratiği yaşadım ve bu da yazı dilinin gelişmesini sağladı ama bu kadar değil. Dil öğrenmenin sinir hücreleri nöronların dizilişiyle ilişkili olduğunu, çocuklukta henüz diziliş yeniyken birkaç dilin birlikte öğrenilebileceğini, sonraki yaşlarda ise eski diziliş direndiği için yeni dil öğrenmenin zor olduğunu okumuştum.

İlk yabancı dili öğrenmek zordur. İngilizce öğrenirken hayli zorlanmıştım. Kafa dili başka türlü kullanmayı reddediyordu.

Her yeni dilin dili başka türlü kullanmak demek olduğunu bilince çıkardığınızda iş biraz kolaylaşıyor. Eski format ya da formatlardan çıkmanız gerekiyor. İnsanı insan yapan dildir. Dil size sınırsız bir öğrenme imkanı sağlar.

Şempanze ile insanın kromozomları arasındaki uygunluk konusunda en azından bir makale mutlaka okumuşsunuzdur. Akılsızca bir benzetme çünkü kültürü dışarıda bırakıyor. İki canlı varlık arasında biyolojik olarak büyük benzerlik olması bu ikisinin benzediği anlamına gelmiyor. Kültürel gelişme çok farklı ve büyük ayrımı da bu sağlıyor.

Bu nasıl oldu diye sorarsanız konu daha yenidir ama yoğun olarak araştırılıyor.

Birkaç yıl önce Aklın Arkeolojisi başlıklı bir yazı yazmıştım, Düşünbil Dergisi’nde de yayınlanmıştı. Konuya özet bir giriş sayılabilir, internette bulabilirsiniz.

İnsan zihninin tarihsel gelişimi nasıl saptanabilir?

İnsan zihni geliştiği oranda bunu çevresini ve maddeyi şekillendirerek gösterir. Arkeoloji bu nedenle önemlidir ama değişik bir arkeoloji…

Aynı sorun Afrika’da kölecilik konusunda da ortaya çıkıyor. Yazılı kültürün zayıf olduğu 800-1200 yıl öncesinde köleciliğin varlığını ve değişik özelliklerini o zamandan bugüne kalan maddi varlıkların yorumlanmasından nasıl çıkarabilirsiniz?

Arkeolojide geçmişten kalan maddi varlığı bulmak kadar yorumu da önemlidir.

Bunun için çok disiplinli arkeolojiye geçilmiş ya da arkeoloji, sosyoloji ve etnoloji birlikte uygulanmak zorundadır.

Arkeoloji geçmişten bugüne gelirken, etnoloji bugünden geçmişe gider ve ikisinin bileşimi daha aydınlatıcı sonuçlar ortaya çıkarıyor.

Burada mutlak gerçek yok tabii… Arkeolojik bulguların yorumu zaman içinde değişebiliyor. Yeni bilgi yeni yorum getirebiliyor.

Öğreneceksiniz ve yeniye uygun yorumlayacaksınız.

Bu yorum da daha sonra değişebilir tabii…

Hepsinin beynin esnekliğiyle ilgisi bulunuyor.

Mahir Çayan’ın “kafasından tek akım geçen geri zekalı” diye bir belirlemesi vardır.

Bu belirleme bir süredir geçerli değil çünkü bazılarının kafasından hiç akım geçmiyor!