Şuanda 194 konuk çevrimiçi
BugünBugün1841
DünDün6244
Bu haftaBu hafta15809
Bu ayBu ay15809
ToplamToplam10484233
BİR 4.0 ÖRNEĞİ PDF Yazdır e-Posta


Tarihteki önemli gelişmelerin nedenlerinin incelenmesinde olduğu gibi, kapitalizmdeki yeni gelişmeler konusunda da somut örnekler önemlidir. Bunların mekanizmalarının da anlaşılması gerekir.

Tarihe yönelik örneklerden bir tanesi SSCB’nin dağılmasıyla ilgilidir. Bu konuda esas olarak akıl yürütmeyle sonuca varılamaz, bilgi temeline dayalı örnekler gerekir. Sadece bilgiyi aktarmak yetmez ama bilgi olmadan akıl yürütmek de fantezilere yol açar.

Bir başka örnek, sosyal emperyalizm tezinin temelini oluşturan SSCB’de Stalin döneminden Kruşcev dönemine geçiştir. İddiaya göre büyük başarı kazanan Stalin’in 1953’te ölmesinden sadece üç yıl sonra, 1956’da Kruşcev’in 20. Kongre’de yaptığı konuşmayla SSCB’de revizyonizm işbaşına gelmiştir.

Arada sadece üç yıl var, bu iş nasıl olmuştur; açıklanmaz, açıklanamaz.

Önümüzdeki birkaç ay bu konu üzerinde çalışacağım.

Stalin’in ölümünün ardından SBKP içinde bazı değişiklikler yapıldığını, yönetim kademesinde sert bir mücadele olduğunu biliyorum. Eski polis şefi Beria tasfiye edilir. Bu çatışma ve tasfiyelerin nedeni ve kapsamı nasıldır konusunun araştırılması gerekir.

Bu konuda bilgi Kruşcev’in ardından SBKP Genel Sekreteri olan Brejnev’in biyografisi incelenerek yapılabilir. Almancada birkaç ay önce ilk kapsamlı Brejnev biyografisi çıktı. Büyük boy 660 sayfalık bu kitap Brejnev’in hayatına ve yaşadığı döneme ilişkin ayrıntılı bilgi içeriyor.

SSCB tarihi hakkında yazılmış kapsamlı incelemelerden sayılan Geschichte der Sowjetunion 1917-1991 (SSCB Tarihi) de keza önemli bir kitaptır.

Bir başka önemli kitap İngilizceden yeni çevrilen Mannschaft (Ekip) başlıklı kitaptır. Stalin’in yakın kadrosunu anlatan bu inceleme özellikle önemlidir.

Tarihte önemli işler yapmış olan bütün kişiler içinde bulundukları ekiple birlikte değerlendirilmelidir.

Buradaki değerlendirmeleri bire bir kabullenmek zorunda değilsiniz, kendi değerlendirmenizi yapacaksınız. Bu kitapların önemi konuyla ilgili ayrıntılı bilgi vermeleridir ve değerlendirme de ancak bilgi temelinde yapılmışsa anlam taşır, aksi durumda sadece fantezi üretilmesine yol açar.

Bu örnekten kapitalizmdeki 4.0 olarak da adlandırılan dördüncü sanayi devrimine geçelim…

İçinde kendimizin de yaşadığı kabaca 1975-1985 döneminde gerçekleşen, üretim ve hizmet sektöründe bilgisayarlaşmaya geçişle karakterize olan 3. sanayi devrimi, sonraki devrim için de geçerli olabilecek önemli özellikler içerir.

Üretim birimlerinin yapısı değişti, daha az insan istihdam edilmeye başlandı ama buradan hareketle çalışanların sayısı azalmadı. Eğitim düzeyleri ve çalışma alanları değişti. Başka bir deyişle 3. devrim öncesindeki klabik üretim birimlerindeki çalışan sayısı azaldı ama yeni çalışma alanları ortaya çıktı ve sayıda artış oldu.

Kapitalizmdeki her önemli gelişme eski üretim ve hizmet alanlarında önemli değişmelere neden olur, buralardaki çalışan sayısı azalır, üretim birimleri kaybolur, yerlerine yenileri kurulur ve başka üretim alanları çıkar.

Ne üretim birimleri eskisi gibidir ne de bu birimlerde çalışanlar eski özelliklere sahiptir, yokolmanın yanı sıra yeniden oluşma gerçekleşmiştir.

Başlıca özelliği robotlaşma olan dördüncü sanayi devriminde de benzer gelişmeler gerçekleşiyor. Robotlar üretimde insan emeğinin yerini alıyor, üretim birimlerinde çalışan insan sayısı azalıyor ama buradan insanın üretimden dışlanması sonucu çıkmıyor. Üretim için gerekli eskiden bulunmayan başka alanlar ortaya çıkıyor. İnsanın üdetimden tümüyle dışlanması söz konusu değildir.

Türkiye ile ilgili bir örneğin bağlantısını veriyorum. Buradan Türkçe olarak okuyabilirsiniz.

 

http://www.haberturk.com/fatih-altayli-vestel-city-i-gezdi-1729398-ekonomi

Vestel’in sahibinin büyük iddialarına inanmak zorunda değiliz ama 4.0 uygulaması karşısında bulunduğumuz da açıktır. Üretim birimleri boşalmış, çok az insan görünüyor ama “çalışan sayısı arttı“ deniliyor. Sadece bu söyleşiden bile iki alanda artış olduğu görülüyor: robotların çalışmasını sürekli denetleyenler ve program yazanlar.

Çalışma programı olmadan robot sadece demir yığınıdır. Robotları Çin’den alıyorlar ama programı kendileri yazıyor. Bu programların sürekli geliştirilmesi gerekiyor ve denildiğine gore robotun asıl masraflı yanı da burasıdır. Tamiri, bazan tümden yenilenmesi gerekiyor ama asıl önemli olan robotun faaliyetini düzenleyen programdır.

Bu programların ihtiyaca gore sürekli geliştirilmesi gerekiyor. Bu nedenle de programcıların sürekli yeniden eğitimi gerekli oluyor. Okul bitirildikten sonra yeniden okula ya da kurslara dönmemek eskidendi. 1990’lı yıllardan başlayarak sürekli eğitim söz konusudur. Üniversite bile sadece temel bilgiyi verir, sonraki gelişmeleri kurslarla izlemek gerekir. Vestel’de de aynısı yapılmak zorundadır.

Vestel patronu “kişi başına verim arttı“ diyor ki, önceki sanayi devrimlerinde de görülebilen bir özelliktir. Bunu kişi başına düşen kazanç, kişiyi sömürü oranı olarak da okuyabilirsiniz.

Kapitalistin kapitalist olmaktan çıkması söz konusu değildir.

Burjuvazi ortadan kalkıyor, artı değer artık söz konusu değildir, insan üretimin dışına düşüyor gibi sonuçlar bilgiye değil akıl yürütmeye dayanır; fantastik sonuçlardır.

Vestel örneği en gelişmiş örnek değildir, ABD ve Almanya’da daha gelişmiş örnekler vardır. Söyleşinin önemi Türkçede konuyla ilgili somut bilgi vermesinden kaynaklanıyor.

İşyerlerinin yapısı yine değişiyor, kalifiye işgücü ve sürekli eğitim daha büyük önem kazanıyor; eskileri kaybolurken yeni iş alanları ortaya çıkıyor ve sonuçta insan yine üretim sürecinde bulunuyor ama eskisinden farklı olarak…

Sadece belirli ülkeler ve üretim alanlarına değil dünya geneline baktığınızda robotlaşmanın hakim olmasının 20 yıldan fazla zaman alacağı görülebiliyor. Bazı ülkelerde insan emeği o kadar ucuz ki, robotlaşmaya geçmeye gerek bulunmuyor. El emeğinin yoğun olduğu tekstil gibi sektörlerde üretim yıllardan beri bu nedenle emeğin ucuz olduğu ülkelere kaymış durumdadır. Ulaşımın ucuzlaması bu kaymanın önemli etkenlerinden bir tanesidir. Uzak bir ülkede üretilen ürünün satış ülkesine ulaştırıması masrafı da üretim masrafına dahildir.

Türkiye’de akıllı teknoloji denilen “bilgiden bilgi üretme“ sisteminin günlük hayatta yoğun olarak uyguladığını belirtmek gerekir. Bu teknoloji öncelikle denetimde kullanılıyor. Büyük bir bilgi yığını gözetlemeyle toplanıyor ve bunu elektronik beyin analiz edip sonuç çıkarıyor. Bu teknolojiyi dünyada en yoğun uygulayan Çin’dir. Çalıştığınız binaya girerken bile yüzünüz taranıyor, elde edilen bilgi hafızada varsa kapı açılıyor. Bilgi-analiz ve sonuç ilişkisi kuruluyor.

 

4.0 önemli bir konudur. Bizde de üretim dahil değişik alanlarda artan oranda uygulanıyor. Mümkünse bu konudaki gelişmeleri ingilizceden izleyin, olmuyorsa Türkçedekilerle yetinin ve bilgi temeline dayanmayan fantastik değerlendirmelerden kaçının.