Şuanda 292 konuk çevrimiçi
BugünBugün1888
DünDün6244
Bu haftaBu hafta15856
Bu ayBu ay15856
ToplamToplam10484280
68'liler pastadan pay değil, fırını istediler! PDF Yazdır e-Posta


Uzun zamandır bu kadar güzel bir söyleşi okumamıştım. Bir Almanya gazetesinde 30 yaşında bir kadınla 68 hareketi üzerine yapılan bir söyleşi… Kendisi küçük bir sol gruba mensup aktif bir militan ve kendisinin henüz doğmamış olduğu o yıllar hakkında ne düşündüğü soruluyor.

Yazının başlığı kadının yaptığı harika belirlemeyi ifade ediyor: 68’liler pastadan pay almak istemediler, fırını istediler!

Bunu 68 ve sonrasındaki kadın özgürlüğü bağlamında söylüyor. Avrupa ülkelerinde 68’in önemli bileşenlerinden bir tanesi kadın özgürlüğüydü. Eksiklikler bulunmakla birlikte 68 sonrasında kadınların toplumsal konumunda önemli gelişmeler yaşandı.

“68’liler şirket yönetim kurullarında kadınlara eşit temsil hakkı için mücadele etmediler. Erkek egemen düzenin kaldırılması için mücadele ettiler.”

Muhabir soruyor: “Sonuçta reformlara razı oldular…”

“Sadece reformlar için mücadele etselerdi, hiçbir şey yapamazlardı.”

Muhabir 68 hareketine katılanların toplumun azınlığı olduğunu söylüyor.

“Evet, azınlıktılar ama çok kişinin katılabileceği eylem tarzları buldular ve talepleri toplumu sardı. Bugün de yeni bir 68’e ihtiyaç var.

Kadın kendisini “21. yüzyılın komünisti” olarak tanımlıyor.

Muhabir soruyor: ”20. ve 21. yüzyıl komünizmleri arasında ne fark var?”

Kadın başlıca iki fark belirtiyor: radikal demokratik olmak ve çevre sorununu dikkate alarak sınırsız büyümeden vazgeçmek…”

Sınırsız büyümeden vazgeçmek demek, komünizmin sınırsız bir tüketim toplumu olmasından vazgeçmek demektir. “Herkese ihtiyacı kadar” ilkesini kaldırmak demektir. Bu ise marksist sosyalizm-komünizm tanımından uzaklaşmak anlamına gelir. Eski yazılarımı okuyanlar hatırlar, yıllardan beri bunu savunuyorum.

Benden 37 yaş küçük, tanımadığım, örgütüyle hiç ilişkimin olmadığı bir kadından bunları duymak doğrusu hoşuma gitti.

Ekliyor: “Komünizmin amacı üretim araçlarının, kültürel zenginliklerin, enerjinin, barınacak yerlerin vb. herkese ait olmasıdır.”

Hiç itirazım yok ve bunları anlatırken bir kere bile marksizm kelimesi geçmiyor; buna gerek de bulunmuyor. Komünizm kelime olarak marksizmden daha eskidir. Bu kelimenin içeriğinin değişmesi gerekiyor.

Bir başka güzel belirlemesi silahlı mücadeleyle ilgili… Karşı değil ama yürümüyorsa zamanında vazgeçilmesi ve başka mücadele yollarına gidilmesi gerekir, diye düşünüyor.

Bunu zamanında yapabilmek çok zor… Bir yandan mücadele insanı alıp götürebiliyor, bir yandan da “başkaları ne der” endişesi oluyor. Yürümeyen bir mücadele tarzında fazlasıyla ısrar ettiğinizde de sonuç değerli insanların kaybedilmesi oluyor.

Bir mücadele tarzının bir dönem yürümemesi başka şartlarda da yürümeyeceği anlamına gelmez. Bütün mesele neyin ne zaman yürüyeceğini iyi görebilmektedir.

30 yaşında bir insanın bu kadar bilgili ve akıllı olacağını düşünemezdim. Kendi yaşıtlarından oldukça farklı, tabii ki azınlıkta ama böyle insanlar da bulunuyor ve bunlar azlar ama tek tük de değiller.

Politik olarak aktif olması bu bilgi ve olgunluk düzeyine önemli katkıda bulunmuş…

Söyleşinin son bölümünde Almanya’da 68’in bazı aktif militanlarının düzenle nasıl bütünleştikleri oldukları üzerinde duruluyor. Bu tür insanlar her yerde bulunuyor ama bunu yapmayan 68’liler de var.

Sonuçta bu insanların o zaman değil şimdi ne oldukları önemlidir.