Şuanda 265 konuk çevrimiçi
BugünBugün1875
DünDün6244
Bu haftaBu hafta15843
Bu ayBu ay15843
ToplamToplam10484267
Afrin ve ötesi PDF Yazdır e-Posta


Savaştan gelen haberlere, kimin tarafından gelirse gelsin, ihtiyatla yaklaşmak gerekir. Bu ihtiyat çerçevesinde söylenirse, Afrin’in büyük oranda TSK ve ÖSO’nun eline geçtiği söylenebilir.

Türkiye burada durmayacak ve Afrin’in ele geçirilmemiş beldelerine yönelecek…

Bundan sonra başka hedefler de gündeme gelebilir.

Afrin ile ilgili olarak bugüne kadar yapılan bazı saptamalar üzerinde durmak istemiyorum. Burada yapılan gerilla savaşı değil sabit bir alanın savunulmasıydı. Ek olarak burasını Stalingrad’a benzetmek Stalingrad’da ne olduğunu bilmemekle eşdeğerdir. Orada korkunç bir kış vardı, ek olarak da Kızıl Ordu kış boyunca çok sayıda ek birlik toplayarak saldırıya geçmişti.

Savaşın genişleyen bir alanda süreceği söylenebilir. Artık YPG’nin alanı da TSK için savaş bölgesidir.

Olaylara takılmadan önemli bir durumun belirtilmesi gerekiyor: PKK’nin Ortadoğu’da şimdiye kadar –gerilemelerle birlikte de olsa- başarıyla yürüttüğü varolma stratejisinin sonuna gelindi. Bunu birkaç yıl kadar önce de belirtmiştim; o zamandan görünüyordu, şimdi iyice açığa çıktı.

PKK, Ortadoğu’da bu alanda güç olanlardan birine veya birkaçına dayanıp diğerlerini karşısına alarak varlığını genişletti.

1980’li yıllarda Suriye ile Türkiye arasındaki Fırat suları sorunundan hareketle Suriye tarafında yer aldı; bu alanda barındı, kurumlaştı.

Birinci Körfez Savaşı sırasında Saddam’ın iktidarı sona ermedi ama önemli darbe yedi. Irak’ta bir bölge uçuşa yasaklandı. Kandil’in ortaya çıkması bu dönemdedir. Zamanın genelkurmay başkanı durumu değerlendirirken, “PKK hortlak gibi ortaya çıktı” demişti.

Öcalan aynı politikayı AKP ile de sürdürmeye çalıştı. İmralı ile açık görüşmeler yapıldığı dönemde, “Misakı Milli’yi birlikte genişletelim” önerisi geldi. Türkiye, PKK ile birlikte hareket ederse Ortadoğu’da kimse önünde duramazdı.

AKP buna yanaşmadı. PKK güçlü olanla birlikte yükselirken ona destek olur, yeterli güce ulaştığına inanınca kendi yoluna gitmeye yönelirdi. PKK komünistlerin yıllarca tekrarladıkları aynı yanılgıyı sürdürdü denilebilir: sürekli aynı taktiği kullanmak…

Karşı taraf öğreniyor, bunun unutmamak gerekir.

Yine de gelişmeler bir dönem iyi gitti denilebilir.

Türkiye’nin Esad rejimini zayıflatması Rojava’nın ortaya çıkmasının önemli nedenidir. Bu alanda önceden çalışma ve örgütlenme vardı ama Esad rejimi zayıflamadan Rojava ortaya çıkılamazdı; rejim ezmeye yönelirdi.

Esad rejimi askeri olarak zor durumda olduğu için alandan çekilmeyi tercih etti ve Rojava kuruldu.

YPG aynı politikayı sürdürdü; bölgede hakim olan güçler arasında oynamak ve birini diğerine karşı kullanmak… YPG bir dönem ABD ordusunun askeri oldu. Türkiye, “Onları bırakın, biz olalım” dedi ama dinletemedi.

Rusya Federasyonu ve ABD kim daha fazlasını verirse, kim daha fazla işine yarıyorsa onu destekler. Türkiye’nin Rusya’ya neler verdiğini bilmiyoruz (nükleer santral anlaşmaları, füze alımı, enerji nakil boru hatları biliniyor ama muhtemelen bilinmeyen fazlası da vardır) ama görülen odur ki Rusya ikna oldu ve Afrin harekatına izin verdi.

Rusya’yı Kürtleri satmakla suçlamak anlamsızdır, çıkarı neredeyse ona göre davranacaktır.

Afrin sonuçta yenilgidir ama iyi bir yenilgidir. İyi yenilgiler devam etmek için önemli imkanlar sağlar. Çatışma daha geniş bir alana yayılarak sürecektir.

Burada asıl önemli olan, 1984’ten beri süren politikanın sonuna gelinmiş olmasıdır. Bölgedeki güçlerden bazılarıyla işbirliği yapıp, onların iç çelişkilerinde bir tarafın yanında ötekine karşı olarak yer alıp var olmak politikası sonuna gelmiş görünüyor.

Bölgedeki çelişkiler bitmediği için bu politika her zaman kendisini yeniden üretir ama başka bir düzlemde üretir.

Suriye’nin Afrin’e yönelik bir şey yapamayacağı bekleniyordu. Her zaman olduğu gibi ileri geri konuşmakla yetindiler… Suriye ordusunun mecali mi vardı da Afrin’de savaşa girecekti?

TSK’nın yaptığı açıklamada belirtildiği gibi, “Savaş Suriye’nin toprak bütünlüğü gözetilerek sürdürülmektedir”. Gerçekte ise Türkiye, Suriye’nin bir bölümünü ilhak etmiştir ve bu ilhakın sınırları büyüyecektir.

Afrin, Suriye’ye verilmeyecek çünkü burada denetim sağlayamayacağı biliniyor.

Türkiye ilerde çekilir gibi görünse de Suriye’deki geniş bir alanda varlığını sürdürecektir. Başka bir deyişle Türkiye-Suriye sınırı resmiyette olmasa bile fiili olarak daha güneye kaymıştır.

Irak’taki merkezi hükümet bu arada “PKK’ye karşı işbirliğine hazırız” açıklaması yaptı. Bunu Barzani yönetimi de destekleyecektir.

Bunun anlamı “Kandil’e de saldırabilirsiniz” demektir.

Türkiye de biliyor ki PKK yok edilemeyecek kadar yaygındır, ancak zayıflatılabilir.

Zaten amaçlanan da budur, belirli bir gücün üzerine çıkmamasını sağlamak ve çatışmalı olarak birlikte yaşamak…

Savaş yeni bir döneme giriyor.

Barış ufukta bile görünmüyor…

Soçi’de kararlaştırılan ateşkesi hatırlayan kaldı mı?

Kim takar Soçi’yi? demiştim o zaman…

 

Gerçekten de takan var mı?