Erdoğan sürekli olarak hayvanseverlere mavi boncuk dağıtıyor. Şimdi de İstanbul adalarda fayton kullanımını yasaklama kararı alındı. Erdoğan’ın talimatı üzerine İstanbul Büyük Şehir Belediyesi adalarda artık fayton kullanılmayacağını ve böylece de atların özgürleşeceğini açıkladı. Bu talep birkaç gün önce adalara feribotla çok sayıda atın nakledilmesine karşı çıkan ve faytoncuların saldırısına uğrayan bir grup hayvan hakları savunucusunun isteği üzerine alındı.

Eskiden olsaydı “başka işimiz mi kalmadı” denilip ilgilenilmezdi. Şimdi ilgilenilmesi ise Erdoğan ve AKP’nin ne kadar sıkıştığını gösteriyor. Hayvan hakları savunucularından birkaç oy alınabilirse kötü mü olur yani?

Durum hiç parlak değil yani…

Ne çare ki hayvanlara eziyet konusu bununla bitmiyor.

Müslüman Türkiye hayvanlara tecavüzde dünya birincisi imiş…

İlk cinsel deneyimini eşekle –daha doğrusu sıpayla- yaşamak yeni değil, uzun bir geçmişi bulunuyor. AKP döneminde hayvanlara tecavüzün artığı söylenebilir. Geçenlerde bir imam köpeğe tecavüz ederken yakalanmıştı. Bu tür vakalar sürekli oluyor, bir bölümünü duyuyoruz.

Hayvanlara uygulanan şiddet konusunda da toplumun sicili oldukça kirlidir. Hemen her gün öldürülmüş köpekler ve kediler bulunuyor. Bir bölümüne işkence yapıldıktan sonra öldürüldükleri anlaşılıyor.

Erdoğan ve AKP’nin bugüne kadar hiç ilgilenmedikleri hayvanlara yönelmesi çok insanı sarsan bir gelişmeyle gerçekleşti: yavru bir köpek dört ayağı ve kuyruğu kesilmiş olarak bulundu, ameliyat edilmesine rağmen yaşamadı. Köpeğin bakışları çok insanı epeyce etkiledi. Bakış yorumlanabilir, bence “Bunu bana neden yaptınız?” diye soruyordu.

Birkaç hafta önce olsa, “Ortalık başıboş köpek kaynıyor, birisi ölmüşse ne yapalım yani!” denirdi. Şimdi otları biçerken köpeği de biçtiği iddia edilen makinenin operatörü tutuklandı. Adam yanlış zamanda yavru bir köpeğin ölümüne neden olmuş, birkaç hafta önce olsaydı gazetelerde yine haber olur ve öylece kalırdı.

Dedim ya fena sıkıştılar!

Karşındakini değerlendirirken söylenene değil yapılana bakacaksın…

Hayvanlarla bugüne kadar hiç ilgilenmeyip şimdi hayvansever kesildiyseniz sizi buna mecbur eden bir şey vardır…

Okura ters gelebilir ama yine de belirteyim: hayvanlara karşı özel bir sevgi beslemiyorum. Çocukluğumdan beri sevdiğim tek hayvan vardır: fil. O kadar ki üniversiteyken masamda sürekli olarak camdan yapılmış küçük fil heykelleri bulunurdu. Filleri anlatan dokümanter filmleri de çok severim.

İmkanım olsa beslerdim ama mümkün değil…