Şuanda 349 konuk çevrimiçi
BugünBugün105
DünDün6244
Bu haftaBu hafta14073
Bu ayBu ay14073
ToplamToplam10482497
İstanbul'da bu fark nereden çıktı? PDF Yazdır e-Posta


İl Seçim Kurulu’nun açıkladığı gayrı resmi oy sayılarına göre İmamoğlu 4.741.868 oy, Yıldırım ise 3.935.453 oy almış. Aradaki fark 806.415.

İki aday üç aydan kısa süre önceki 31 Mart seçiminde 4.171.118 ve 4.149.656 oy almışlar. O zamanki fark ise sadece 22.000.

Fark kabaca üç ayda 22.000’den 806.415’e çıkıyor.

Bu durum açıklamaya muhtaçtır.

İmamoğlu’nun oyları aynı süre içinde 570.750 artarken Yıldırım’ın aldığı oy 214.203 azalıyor.

Her seçimden sonra olduğu gibi burada da oy analizleri yapılacak, kim kime oy verdi ve ne oranda oy kayması oldu yaklaşık olarak açıklanacaktır. Bizdeki kamuoyu araştırma şirketleri malum, para aldıkları yerin isteğine göre araştırma yaparlar ve sonuç açıklarlar; aralarında az sayıda ciddi şirket de bulunuyor. Bu tür şirketler dünyanın bütün ülkelerinde vardır ama tahminleri yaklaşık aynıdır; bizde ise alınan paraya göre sonuç değiştiği için büyük farklılıklar vardır.

Yukarıdaki rakamlardan hareketle şöyle bir açıklama yapılabilir:

İlk seçimde oy kullanmayanların önemli bölümü bu kez oy kullandı ve İmamoğlu’nu seçti, öyle anlaşılıyor. Ek olarak bazı küçük partiler İmamoğlu lehine seçimden çekilmişti. Yine de 570.750 gibi büyük oy artışını açıklamak için bunlar yeterli değildir.

Daha da önemlisi Yıldırım’ın aldığı oylardaki 214.203’lük düşmedir. Daha önce bu adaya oy veren kabaca 214.203 kişi bu sefer ya seçime gitmemiş ya da Yıldırım’ı seçmemiştir.

Buradan çıkarılabilecek tek sonuç; AKP ve MHP seçmeninin bir bölümünün İmamoğlu’nu seçmesidir. Bu oy kayması bekleniyordu ve işaretleri de vardı.

Bu kaymanın ağırlık oranlarını bilemeyeceğim üç nedeni olabilir.

Birincisi; 31 Mart seçiminden sonra yapılan komik gerekçeli iptaldir. Bu sefer mağdur İmamoğlu oldu.

İkincisi; Yıldırım’ın düşük aday profilidir. Nereden buldular bu adayı, anlamak zor. İmla hatası yapmadan basit bir cümleyi bile yazamayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı!

Üçüncüsü ise, AKP’de en başta Erdoğan’a MHP’de ise Bahçeli’ye muhalefet edenlerin bir bölümünün seçim boykotu veya diğer adaya oy vermesidir. Bu tutumlarıyla AKP’deki muhalifler de Erdoğan’a iyi bir ders vermişlerdir.

Bu seçimin İmamoğlu ile Erdoğan arasında olduğu ortadadır. Asıl kaybeden az oy alan aday değil, Erdoğan’dır.

HDP’nin desteği önemliydi ve ilk seçimde sandığa gitmeyen Kürt seçmeni de ikna edebildikleri anlaşılıyor ancak bu ikna sonucu gelen artış aradaki büyük farkı açıklamak için yeterli değildir. AKP ve MHP’den oy kayması vardır.

Hayret bir şey ama gerçektir, Erdoğan’ın çok sayıda danışmanı bulunuyor ama basit gerçeği göremeyip aynı taktikte ısrar ediyorlar: kutuplaştırma taktiği.

Siz çoğunluktaysanız bu taktiğin tutma şansı yüksektir, taraftarınızı konsolide edersiniz, korursunuz. Ama ilk seçimin de gösterdiği gibi çoğunlukta değillerdi ve aradan geçen zaman içinde sürekli yapılan araştırmalarla farkın gittikçe büyüdüğünü gördüler. Bu durumda kazanmanın yolu karşı tarafı bölebilmekten geçer ve bu da kutuplaştırmayla yapılamaz. Kutuplaştırdığınız zaman sadece kendi safınızı değil, karşı tarafı da konsolide edersiniz; bölme imkanınız iyice azalır.

İster Abdullah Öcalan’dan mektup getirin, ister Osman Öcalan’ı konuşturun, ister çok sayıda Kürt din adamını İstanbul’a getirin; başarılı olamazsınız.

Bunların dağarcığı bu kadarmış, yeni bir şey üretemiyorlar…

Tencere tava, hep aynı hava ve bu sefer yapamadılar.

AKP’deki iç çatışmanın iyice ortaya çıkacağını tahmin ediyorum.

Ne çare ki biz bundan yararlanabilecek durumdan uzaktayız…