Şuanda 200 konuk çevrimiçi
BugünBugün3664
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11388
Bu ayBu ay11388
ToplamToplam10479812
Geçiş'in incelenmesinde birkaç önemli bilgi PDF Yazdır e-Posta


Öncelikle Sosyalizmden Kapitalizme Geçiş – Bulgaristan ve Romanya Örnekleri kitabının yayınlanmasıyla ilgili övgüler için teşekkür ederim. İki günde sayı 150 kişiyi aşmıştı. Kitabın yazıldığını bir yıl kadar önce duyurmuştum ve anlaşılan bekleniyordu.

Bu kitaptaki incelemenin başlıca dört önemli yanı vardır.

Birincisi; politik yöntem yerine politik-etnolojik yöntemin tercih edilmesidir. Bulgaristan özelinde örneklenen bu yöntemde sosyalist ülke halkı –sanıldığı gibi- kararlara katılmayan, sadece belirlenmiş olanı hayata geçiren pasif bir özne değildir. Halk uygulamada karara katılır ve uygun bulmadığı kararlara aktif direniş göstermeden bunu yapar. Davranışlarıyla kararın hayata geçirilmesine –en azından alındığı içerikle- engel olur. Bir süre sonra da merkez komitesi uygulanamadığı için kararı değiştirmek zorunda kalacaktır.

İkincisi; tabanın kararı değişmeye zorlamasının belirgin örneği işyeri disiplinidir. Bulgaristan’da –ve diğer sosyalist ülkelerde- çalışma disiplini zayıftır. İşçi işe geç gelir, erken gider, bazen sarhoş gelir, kamu malının kullanımında özensizdir…

Politik Büro ve merkez komitesi verimli çalışmanın artırılması için kararlar alır ve bunları alt organlara iletir ama bunlar yeterince uygulanamazlar çünkü işten çıkarmak zordur, zaten işçi açığı bulunduğu için yeni iş bulmak kolaydır. Bulgaristan’da işçilerin işyeri değiştirme oranı –diğer sosyalist ülkelerde de- oldukça yüksektir. Bu ise verimin önemli oranda düşmesine neden olmaktadır.

Kapitalizmde işyeri disiplini, günlük hayatın disipline edilmesiyle sağlanır. E. P. Thompson İngiliz İşçi Sınıfının Oluşumu adlı kitabında bu süreci inceler. Sosyalist ülkeler üretim araçlarında özel mülkiyeti kaldırarak kapitalizmin zorlayıcı yöntemlerini (işsiz bırakmak, açlıkla terbiye etmek gibi) de kaldırmışlar ama bunların yerine etkili olan başkalarını koyamamışlardır.

Sosyalist ülkelerdeki işçiler çalışma disiplini konusunda kapitalist ülkelerdekinden geridedir.

Konu Bulgaristan örneğinde rakamlarla açıklanmaktadır.

Üçüncüsü; kitapta iki ülke özelinden hareketle komünist partisi yönetimleri ve çevrelerinin burjuvaziye dönüşmesi ve kendi içinde ayrışmaları, birbirleriyle çatışmaları somut olarak –isimler temelinde- açıklanmaktadır. Nasıl zenginleştiler, hangi yöntemleri kullandılar?

Son olarak, kitap Romanya örneğinde gerçekleşenin önemli iç nedenlerini açıklamakta, Çavuşesku’nun devrilmesi ve idamının darbe çerçevesinde açıklanamayacağını göstermektedir.

Bu ülkede “ekonomik durum iyiydi” görüşünde olanlar Romanya’da temel yiyecek maddelerinin karneye bağlandığını herhalde bilmiyorlar. Romanya 1989’daki rejim değişikliğinde küçük bir iç savaş yaşanan tek sosyalist ülkedir. Ordu ve komünist partisindeki ayrışma yıllar öncesinden beri mevcuttur.

Kişinin idamı sırasındaki tavizsiz tutumundan hareketle önceki politikası hakkında çıkarsamalar yapmak gibi yanlış ve gerçek dışı duygusallığa kaçan bir anlayış vardır. Romanya yıllardan beri SSCB ile ayrı çizgi izliyordu ve ABD tarafından “sosyalist sistemin zayıf halkası” olarak görülürdü. Mesela 1967 savaşından sonra sosyalist blok ülkeleri İsrail ile diplomatik ilişkilerini bir süre keserlerken, Romanya böyle yapmamıştı. Romanya IMF ve Dünya Bankası’na Çavuşesku’nun sağlığında üye olan ülkedir. Başka örnekler de verilmektedir.

Konuların kaynaklar üzerinden tartışılması ve sonuçlar çıkarılması kitabın yapmaya çalıştığı en önemli katkıdır denilebilir.

Tartışma gereklidir ama bilgi temelinde tartışma…

Diğeri boş oluyor…